19 Eylül 2020 cumartesi günü Ayvalık ilçesi Badavut mevkiinde çıkan yangın sırasında yanan ayı.

Dünyanın çeşitli ormanlık alanlarında çıkan yangınlara bir türlü engel olunamıyor. Binlerce yıldır devam eden süreç bu. İnsanlar için zorunlu yaşam kaynağı olan bu yer üstü zenginliğin yok olması, aslında insanlığın yok olması anlamına da gelir. Ne acıdır ki insanlığın zorunlu yaşam kaynağı olan ormanlar, yine insanlar tarafından çeşitli nedenlerden dolayı yakılıyor, yok ediliyor.

Bilindiği gibi ülkemiz yüzölçümünün yaklaşık üçte biri ormanlarla kaplı. Yani 23 milyon hektar alan orman. Bu ormanlık alanlarda 2019 yılında çıkan yangınlar yaklaşık 12 bin hektarlık alana zarar vermiş durumda. Ormanlık vasfını kaybetmiş alanlardan bahsetmiyoruz. Bu sadece yangının verdiği zarar. Geçtiğimiz yıl, bin 345 yerde orman yangını çıktı. Ülkemize verdiği zararı biraz somutlaştırırsak 2 bin 765 futbol sahası büyüklüğündedir. Bu, şu demektir: çocuklarımıza bırakacağımız mirası biz kendi ellerimizle yok ettik.Bir de şu acı gerçeği not edelim:Bu çıkan orman yangınlarının yüzde 99'una bizim insanımız neden oluyor.

Oysa bilim diyor ki:

Ormanlar, ekolojik dengenin temelidir,

Ormanlar, sağlıklı ve kaliteli bir yaşamın en önemli yapıtaşıdır,

Ormanlar, kuşların göç yollarındadır,

Ormanlar, temiz su ve oksijen kaynağıdır,

Ormanlar, orman canlılarının yaşam alanlarıdır.

Peki, biz ormanla yaşamayı biliyor muyuz? Bütün ormanlarımızda yangın önlemleri aldık mı? İnsanımızı eğittik mi? Devlet yangını önlemek için ne kadar pay ayırıyor? Devletin, orman için görevlendirdiği kişiler sorumluluklarını biliyor mu? Yeteri ölçüde araç gerecimiz var mı? Ormanlarla ilgili meslek lisemiz var mı?

Yangın sonrası Badavut mevkiinde ortaya çıkan manzara korkunçtu.

Geçtiğimiz günlerde, 19 Eylül 2020 cumartesi günü Ayvalık ilçesi Badavut mevkiinde, geniş bir alanda, aynı anda birkaç yerde orman yangını çıktı. Şiddetli poyrazın etkisiyle 80 hektarlık alan yandı bitti kül oldu.

Aynı bölgede, 2006 yılında, Ayvalık Şeytan Sofrası Çamlık Dinlenme Tesislerindeki ormanlık alanda, piknik ateşinden çıktığı sanılan bir yangın daha yaşanmıştı. Yangın, yine kuvvetli rüzgarın denize doğru esmesiyle kısa sürede yayılmış, Badavut mevkiine kadar gelmiş, 168 hektar orman alanı yanıp kül olmuştu. Yangınla ilgili bir de dip not vereyim: Bu yangın, ormancılık tarihine denizi aşıp devam eden yangını olarak geçmişti.

Derler ki aynı bölgede yıllar önce de yine yangın çıktı, bu günkü alan kadar orman yanıp, kül oldu.

Evet, herkes kabul ediyor. Yangın çıktıktan sonra, ihbarı alan yangın söndürme grupları hemen geliyor, başlıyor yangını söndürmeye. Ellerinden gelenden fazlasını da yapıyorlar. Hatta görev başında şehit olan itfaiyeci kardeşlerimiz de var. Şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz.

Madalyonun bir de öbür yüzü var:

Badavut'ta, yangının olduğu bölgede, 35 yıldır yürüyüş yapan doğa sevdalılarının yüzlerce anısı var ormanlarla ve yangınlarla ilgili.

Yangın sonrası isin, kokunun tüm Badavut'a yayıldığı sabah herkes birbirine şu soruyu soruyordu: Bir dahaki yangın ne zaman? Henüz bir veya iki saatlik uykudan sonra, geceden arta kalan kömürleşmiş ormanlara bakarken en ilginç soru buydu çünkü.

Her şeyden önce bu doğa sevdalıları, bir zamanlar ve sürekli olarak ellerinde poşetler, eldivenler duyarsız insanlar tarafından çevreye atılan ne ne kadar kağıt, naylon, pet şişesi, paçavralar, ev eşyaları, giysiler varsa topluyor, çevre temizliği yapıyor, toplumda farkındalık yaratıyorlardı. Yine bu doğa sevdalıları ağaçlarda görülen hastalıkları, kurtlanmaları, çürümeleri ellerinde dilekçelerle yetkili amirlerin kapılarına kadar gidiyor, ihbar ve şikayet ediyorlar. Çok ilginçtir, yetkili amir, 'Bu bölgeye Bakanlık bakıyor, bizim sahamız değil!' diyor. Bakanlık amirlerine ihbar yapıldığında, 'Balıkesir valiliğine başvurunuz!' cevabı alınıyor.

…Ve hasta ağaçlar ölüme terk ediliyor.

Tıpkı 19 Eylül 2020 cumartesi günü, Sarmısaklı-Badavut yangınından önce, duyarlı vatandaşların, fırtınanın etkisiyle birbirine çarpan, kıvılcım çıkaran, ateş saçan, kopmak üzere olan elektrik tellerini 'Uludağ Elektrik' şirketine ihbar etmeleri gibi.

Evet, duyarlı vatandaşlar yangın öncesi ihbar yapıyor. Yangın 21.00 sularında alev alev. İhbarlar saatlerce önceden yapılıyor; ama şirketten gelen olmuyor. Şimdi duyuyoruz ki yangının nedeni, 'Elektrik kablolarının fırtınanın etkisiyle kopmasından kaynaklı!'

Ben şahsen bu yangının nedenini merak etmiyorum. Ya şu nedenle ya da bu nedenle çıkmıştır. Zaten aşağıdaki istatistik, her şeyi açıkça belirtiyor:

Bakınız, geçtiğimiz yıl toplam 883 ihmal kaynaklı orman yangını incelenmiş.

184'ünün anız,

46'sının sigara,

36'sının çöplük,

28'inin piknik,

6'sının avcılık,

6'sının çoban ateşi nedeniyle,

372'sinin ise doğal nedenlerle çıktığı anlaşılmış.

124 yangın kasıtlı olarak çıkarılırken,

42'si kundaklama,

1'i yer açma ve 81'i ise diğer kasıtlar nedeniyle meydana gelmiş.

………………………

İbretlik tablo.

Cehaletin tablosu.

Görevi ihmal etmenin tablosu.

Ehliyetli insanların görevinde olmamasının tablosu.

………………………


Devleti yöneten görevliler şunu iyi bilsin ki:

Yanan ormanlık alanın her karışını avuçları gibi bilen doğa sevdalıları diyor ki:

Bölge dünyanın en iyi zeytinlerinin yetiştirildiği bölgedir. Yağ ve yemeklik olarak binbir zahmetle ve sabırla yetiştirilen zeytinler, dünyanın en iyi zeytinleriyle yarışabilecek güçtedir. Yüzlerce yıllık anıtlık zeytin ağaçlarının bulunduğu, florası zengin bu coğrafyaya daha çok özen gösterilmesi gerekmez mi? Bu topraklar Türkiye'nin gurur kaynağıdır. Bu topraklarda bütün Türkiye'nin hakkı yok mudur? İhmaller sonucunda ya bu zeytin ormanlar yanarsa?

Bir gün ormanın yanmasına neden olan ihmal, yarın ülkenin yok olmasına da neden olabilir! Karış karış gezdiğimiz, 35 yıldır yürüdüğümüz ormanlarda hiçbir şey kontrollü değil. Ormanlar sahipsiz. Ormanlar bakımsız. İsteyen arı yetiştiricisi istediği yere kovan bırakabiliyor. İsteyen tası tarağı toplayıp ormanın herhangi bir yerinde yatıya kalabiliyor; çadır kurabiliyor. İsteyen istediği enkazı, molozu, otomobil lastiklerini ormanın herhangi bir köşesine atabiliyor.

…Ve isteyen istediği zaman ormanı yakabiliyor.

Yetkililerin, yangından sonra laf olsun diye konuşmalarını istemiyoruz.

Yanan ormanlık alandan 'Ayvalık Adaları Tabiat Parkı'nın görünüşü...

Yanan Ormanlık bölgede doğa harikası, kaderiyle başbaşa kalmış, 150 yıllık 'Tuz Gölü'...