0

İhbarcının isminin açıklanıp açıklanmadığı meselesine gelince;

Öte yandan ihbarda bulunanın ismi ve diğer kimlik bilgileri hiçbir şekilde ifşa edilmemekte ve hele hele ihbarda bulunulan kişi ve kurumlarla asla paylaşılmamaktadır.

Bırakın ihbarda iddia olunan hususların doğru çıkıp neticesinde ilave vergi ve cezaların çıktığı, yani muhbirin haklı çıktığı durumları; ihbar neticesinde yapılan vergi incelemesinde herhangi bir vergi kaybının bulunamadığı durumlarda bile ihbarcının ismi hiçbir şekilde karşı tarafa bildirilmektedir.

Maliye İdaresi sadece Mahkeme kararı üzerine ihbarcının ismini açıklayabilir. O da ismin doğrudan ihbar edilene bildirilmesi ve hele tüm kamuoyuna ilan edilmesi şeklinde değil; yine belli bir mahremiyet içerisinde, ilgili Mahkemeye bildirilmesi yoluyla oluyor bu açıklama.

Mahkemelerin de öyle, ihbar edilenlerin her istediğinde İdareden ihbarcının ismini açıklamasına karar vermesine karar vereceklerin de düşünülemeyeceğine göre, ellerlinde ciddi deliller bulunup da bu, isim ifşası ihtimali karşısında tereddüt yaşayanlar müsterih olabilirler.

İhbarcının isminin açıklanabileceği istisnai diğer bir durumsa; 213 s. VUK'un 142. maddesi kapsamında, zaten mahkeme izni ve kararı doğrultusunda gerçekleştirilmekte olan aramalı vergi incelemeleridir.

Vergi mükelleflerinin ticari ve şahsi itibarı önemli ölçüde sarsma potansiyeli bulunan ve ancak mahkeme kararıyla gerçekleştirilebilen ve mali personelin yanında polis ve jandarma gibi kolluk kuvvetlerin de katıldığı, rutin vergi denetim ve incelemelerin boyutunu aşan, operasyonel mahiyetteki arama gerektiren ihbarlarda, mükellefleri asılsız ihbar ve şikayetler karşısında korumak amacıyla, dengeleyici bir düzenleme olması bakımından getirilmiş olan söz konusu düzenlemeye göre; mahkeme kararı üzerine yapılan aramada ihbarın doğru çıkmaması durumunda, nezdide arama yapılan kişinin, muhbirin isminin bildirilmesini talep etmesi halinde, idare bu ismi açıklamak durumundadır ki bunda yadırganacak bir durum yoktur.

Bu arada yanlış anlaşılmak istemiyorum, sevgili okuyucular.

Vergi kaçağının ihbarı konusunu işliyoruz diye olaya tek taraflı, yani sadece kamu gözlüğüyle, masanın bir tarafından baktığım sanılmasın. Kanuna uymayan kim olursa olsun, gereğinin yapılması için yetkililere yardımcı olunmasının erdemli bir davranış olduğunu söylüyorum. Vergi kaçıranların ihbar edilmesini salık verdiğim gibi; işini savsaklayan, hele de rüşvet almak gibi kanuna aykırı davranışlarda bulunan kamu personelinin de aynı şekilde şikayet edilmesini ve haklarında gerekli yasal işlemlerin yapılmasının sağlanması gerektiğini söylüyorum. Bu böyle biline.

Öte yandan, vergisel ödevlerini yerine getiren mükelleflerin de durup dururken tedirgin olmasına gerek yoktur diye düşünüyorum. Vergi kaybına sebebiyet veren gizli-saklı herhangi bir durumları yoksa eğer; eşim, dostum ya da yanımda çalışan elemanım bana kızar da günün birinde bana şantaj yapmak, benden haksız kazanç sağlamak ya da sırf ihbar ikramiyesi alabilmek için, haksız yere beni ihbar eder mi diye endişelenmelerine gerek yoktur.

Şekil şartlarını eksiksiz taşıyor diye işleme konulan her ihbar dilekçesinin üzerine yapılan vergi incelemesi neticesinde ille de vergi farkı çıkacak diye bir şey yok. Vergi kaybına neden olacak bir işlemimiz yoksa şayet, ne kadar incelenirsek incelenelim herhangi bir vergi farkı ve ceza çıkmayacaktır.

Rahat olalım onun için diyorum.

Saygılarımla…

(Bitti)