Ekonomi bazen bir satranç tahtası gibi. Her hamle, sadece bugünü değil, yarını da belirliyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) geçtiğimiz günlerde aldığı yeni karar da tam olarak bu türden bir hamle. Artık ihracatçı, elde ettiği dövizin %35’ini Türk Lirasına çevirmek zorunda. Uygulama 5 Mayıs 2025’te başladı, 31 Ekim 2025’e kadar sürecek.

Kâğıt üzerinde basit görünüyor: İhracat bedelinin üçte biri, ihracatçının çalıştığı banka aracılığıyla Merkez Bankası’na satılacak; TCMB de bu dövizi işlem günü kurundan alıp, karşılığını Türk Lirası olarak ödeyecek. Ama mesele sadece rakam değil, denge.

İhracatçı diyor ki: “Ben kazandığım dövizi üretimime geri döndürmek için kullanıyorum.”
Haklı da. Çünkü birçok sektörün ham maddesi, enerjisi, lojistiği hâlâ dövizle fiyatlanıyor. Dövizin bir kısmını zorunlu olarak bozdurmak, kısa vadede nefesini kesebilir. Öte yandan devletin de bir hesabı var. Rezervleri güçlü tutmak, piyasadaki döviz dengesini korumak ve Türk Lirası’nın istikrarını sağlamak istiyor. Bu açıdan bakıldığında, bu karar da bir tür ekonomik savunma refleksi.

Belki de mesele kimin haklı olduğu değil; herkesin kendi açısından haklı olması. İhracatçı üretmek, kazanmak ve döviz getirmek istiyor. Devlet, bu dövizin içeride kalmasını. Fakat şu da bir gerçek: ekonomi, güvenle döner. İş dünyası öngörü bekler. Bugün %35 olan oran, yarın değişirse plan yapmak zorlaşır.

Aslında bu karar, Türkiye’nin son yıllarda izlediği para politikasının bir devamı. 2018’de başlayan “döviz gelirini yurda getirme” zorunluluğuna yeni bir halka eklendi. Fakat her yeni kural, sahada çalışan insanın hikâyesine dokunuyor. İhracatçı, artık sadece küresel pazarda değil, içerideki düzenlemelerde de ayakta kalmaya çalışıyor.

%35 meselesi bir oran değil, bir denge arayışı. Devletin, rezervlerini güçlendirmek için attığı adım; ihracatçınınsa nefesini planlama çabası. Sonunda kazanan kim olur bilinmez, ama bir gerçek değişmiyor: Türkiye ekonomisi, üretmeden, ihraç etmeden, değer yaratmadan güçlenemez. Ve belki de en büyük hedef herkesin güvenini kazanmak olmalı.