Ey, arabandan keyifli keyifli sigaranı tüttürüp izmaritini iki parmağının arasından dışarı fırlatan insan! Çevreni zevkle seyrederek geçtiğin o cennet yolun kenarına attığın izmarit, cenneti cehenneme çevirdi. Artık, o cennet yolundan bir daha geçemeyeceksin, ağaçların iskeletleri arasından geçerken mutlu olur musun?

Ey, yemyeşil ağaçların altında piknik yapan, ciğerlerine tertemiz çam kokulu havayı dolduran insanoğlu! İçtiğin içecek ve alkol şişelerini güvenli biçimde ortadan kaldırmadığın için mercek görevi yaparak piknik yaptığın güzelim ormanları yaktı. O piknik yaptığın yerde bir daha piknik yapamayacaksın. Mutlu musun?

Ey, ormanda piknik yaparken etini pişirdiğin ateşini iyice söndürmediğin için yangına neden olan insan! Tam söndürmediğin ateş, güzelim ormanlarımızı yaktı, kül etti. Artık, piknik yapacak orman bulamayacaksın, mutlu musun?

Ey, rant uğruna kontrollü olarak orman yakıp arsa alanı açan aç gözlü insan! Yangın senin kontrolünden çıktı, tüm ülkenin akciğerlerini yaktın, üç beş kuruş kazanç için bu yıkımdan mutlu musun?

Ey, sabotajcı! İntikam için organize biçimde ormanları ateşe verdin. Sevincinden sırıtıyorsun. Felakete neden olmaktan sevinçli gibisin.

Ey, ormanı yakanlar! Yaktığınız orman ağaçlarının sessiz çığlıklarını işittiniz mi? Ağaçtaki yuvasında annesini bekleyen kuş yavrularının imdat çığlıklını duydunuz mu? Yavrularını kurtarmak için yuvası çevresinde dört dönerek kavrulan anne kuşu gördünüz mü?

Evi yanan kaplumbağanın iniltisini duydunuz mu, gözyaşlarını gördünüz mu? Yavrusunu kurtarmaya çabalayan ayının ağlayarak yanışını düşündünüz mü?

Bal arılarını yok ettiniz, bal kaynaklarını yok ettiniz, mutlu musunuz? Ormanın ekolojik, biyolojik dengesini yok ettiniz, mutlu musunuz? Toprağı yaktınız, görülen, görülmeyen orman canlılarının canına kıydınız, mutlu musunuz?

Sadece ormanları yakmadınız. Köyleri, evleri yaktınız, yaktınız, insanları evsiz barksız, köysüz bıraktınız. İnsanların geçim kaynakları olan evcil hayvanları yaktınız. Mutlu musunuz?

Senin yaktığın ormanları söndürmek için, yurdun dört bucağından gelen itfaiyecilerin yaşamlarını yitirmesine, söndürme çalışmasına katılan köylülerin, gönüllülerin zehirlenmesine, yanmasına neden oldunuz. Mutlu musunuz?

Güzel yurdumun güzel insanları! Çeşitli amaçlar uğruna ormanlarımızın tüm ülke çapında yanmasına ve bir felakete neden olanları bulmak, gerekli cezai işlemleri uygulamak devletin görevidir.

Toplumların başına gerek doğal yollardan gerekse insan eliyle çeşitli yıkımlar gelebilir. Önemli olan bu tür yıkımlardan ders çıkarmak, gereken önlemleri ve çözüm yollarını bulmak gerekir. Atatürk diyor ki: 'Felaket başa gelmeden önce, onu önleme ve ona karşı savunma çareleri düşünmek gerekir. Geldikten sonra üzülmenin yararı yoktur (Nutuk, s. 317).'

'Bilim ve irfan ile donanmış bir ulus, her türlü felakete, doğadan gelse bile, çare bulabilir (ATTB, s.555).'

'Bir ulusu aydınlatmak, felaketten kurtarmak için devlet adamlarının pek büyük önemi vardır (Ali Mithat İnan, Atatürk'ün Not Defteri, s. 93).'

'Felaketler (yıkımlar) insanları ve akılları başında ulusları sürekli azimkar (istençli, kararlı), iyi ve güzel atılımlara sevk eder (ASD II, s. 236).'

Ulusumuz ve ülkemiz geniş çaplı bir orman yangını felaketi yaşamaktadır. Aslında ülkemiz de her yıl büyük küçük (bu yılki kadar olmasa da) yangınlar çıkmakta ya da çıkarılmaktadır. Yıllardır ders çıkarılmadığı, gerekli önlemler alınmadığı için bu yıl felaket karsısında çaresiz kalınmıştır.

Her konuda örnek almamız, açtığı akıl ve bilim yolundan gitmemizi öneren büyük önderim Atatürk'ün de belirttiği gibi 'Bilim ve irfan ile donanmış bir ulus, her türlü felakete, doğadan gelse bile, çare bulabilir (ATTB, s.555).'

Orman yangınlarından en az zararla çıkmanın elbette çözüm yolları vardır. Yeter ki bilime, bilim insanlarımıza ve uzmanlarımıza kulak verelim.

Çözüm 1. Türkiye büyük ve güçlü bir devlettir. Güçlü devlet icraatla olur. Ülkemizin orman yangını riski yüksek olan Ege, Akdeniz ve Güneydoğu illerinin orman müdürlükleri veya belediyelerin emrine, her ile en az 20'şer adet söndürme uçağı satın alınıp verilmelidir. Yangın riski daha az olan illere de gereksinmeye göre beşten az olmamak üzere yangın söndürme uçağı verilmelidir. Bu büyük yangında da görüldü ki üç beş uçakla, bir iki helikopterle bu iş yürümüyor.

Orman müdürlükleri emrinde eğitimli orman söndürme birlikleri kurulmalıdır.

Çözüm 2. Orman, orman köylerine bırakılmalıdır. Eskiden olduğu gibi orman mühendisliği eğitimi için köy çocukları tercih edilmelidir. Ormanı en iyi tanıyanlar, orman köyleridir. Günümüzde de orman köylüleri, ormanlarına sahip çıkmaktadırlar.

Çözüm 3. Yangın alanlarının yeniden ağaçlandırılmasında bu konunun uzmanlarının uyarıları, yönlendirilmeleri göz önüne alınarak, zeytin ağaçlarının yetişebildiği yüksekliğe kadar olan kesimlerine zeytin ağacı; daha sonraki yüksekliklere de yetişme koşularına uygun olan gürgen, ıhlamur, meşe ve benzeri ağaçların dikilmesi uygun olur. Mümkün olduğu kadar kozalaklı ağaçlardan uzak durmak gerekir.

Çözüm 4. Daha önceleri kontrollü olarak yakılan ve yerlerine yapılan otel ve lüks siteler yıkılıp yerine ağaç dikilmeli, oralar ormana kazandırılmalıdır ki bir daha böyle girişimler olmasın.

Çözüm 5. 7334 Sayılı Turizmi Teşvik kanunu ile bazı kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun iptal edilmeli ve orman alanları imara ve turizm alanlarına açılmamalı. Bu kapı tümüyle kapatılmalıdır.

Akıl, bilim ve uzman görüşleri doğrultusunda bu felaketinde üstesinden gelmek, yurdumuzu cennete çevirmek elbirliğiyle mümkündür. Yeter ki rant peşinde koşulmasın, yangın alanları imara açılmasın.

Gerekli önlemlerin alınması, bir daha orman yangınlarının yaşanmaması dileğiyle geçmiş olsun Türkiye, geçmiş olsun Türk ulusu.

Not: Bir Devlet yetkilisi, 'yangın alanları, belediyelerin sorumluğundadır. Biz yanmasına müsaade ettik diyor.' Bir başka yetkili de, 'evi yanmayan vatandaş, keşke benim de evim yansaydı diyecek' diyor.

Vallahi ben, bu sözleri işitince utandım.