0

Tiyatro, güzel sanatların bir koludur. Aynı zamanda toplumun bir kültür ölçüsüdür. Tiyatro, öyle bir sanattır ki insan yaşamının her yönünü anlatır. Bu nedenle insan, toplum, ulus ve insanlık için tiyatronun büyük bir değeri vardır.

Tiyatro, insanlık kadar eskidir. İlkel insan, avcılık ve toplayıcılık ile geçimini sağlardı. Yaşamak için verdiği savaşım, onu doğaya karşı üstün kılmıştır. İlkel insan istediğinin yerine gelmesi için danslar, taklitler yapmış; korkularını yenmek ya da düşmanlarını korkutmak için maskeler, büyüler yapmaya başlamıştır.

İnsanoğlu, zaman ilerledikçe, yerleşik yaşama geçip işbölümü geliştikçe dinlenmek, eğlenmek, zaman geçirmek amacıyla çeşitli oyunlar, hareketler geliştirmiştir; güncel olayları, karşılaştıkları sorunları dile getirmeye başlamıştır. Böylece oyuncu ve onları izleyen seyirci ikilisi ortaya çıkmıştır. Tiyatro, güzel bir meslek durumuna gelmiştir. Oyuncu Zerrin Sümer, diyor ki: 'Tiyatro, insanı insanla anlatan bir meslektir.'

Günümüzde ise tiyatro bir okul durumundadır. Bir yandan toplumu eğlendirir, dinlendirir; bir yandan da toplumu eğitir. İzleyici, tiyatronun kapısından içeriye girdiği andan itibaren eğitim başlar: Öncelikle sessiz olmayı, gürültü çıkarmadan oturup kalkmayı, oyunu izlemeyi öğrenir.

Tiyatro, seyircinin gözüne, kulağına, ruhuna seslenir; ruhu iyileştirir. Tiyatro insanları karanlıktan kurtarır. Tiyatro düşünmeyi, yorum yapmayı, kurallara uymayı belletir. Topluca yaşayan insanı yine topluca katıldıkları bir anlatım aracıdır. 'Tiyatroda ahlakın, ruhun, sanatın eğitimiyle insanoğlu asilleşir. Toplumda yaşama görüşü genişler (Muhsin Ertuğrul).'

Tiyatro devlet tiyatrosu, şehir tiyatrosu, çocuk tiyatrosu, okul tiyatrosu, özel tiyatro gibi türlere ayrılır. Çocuk tiyatroları, çocukların sokaklarda başıboş dolaşmalarını önler. Çocukların kafaların ve ruhlarını geliştirir, disiplin altına alır. Çocuklar, tiyatroda gerçekleri öğrenirler. Elif Germiyangil'in söylediği gibi 'Tiyatro çocuklar için iyi bir sosyalleşme aracıdır.'

Okul tiyatrolarının eğitici ve öğretici yararı küçümsenemez. Söz gelimi toplu yaşamayı, dayanışmayı, düzgün konuşmayı, düşünebilmeyi, topluluk karşısında özgüven kazanmayı, öğretir; çocuklarda güzellik duygusunu geliştirir, özenli olmayı, sorunlara ve sanata eğilmeyi, ortak kültür anlayışını sağlar.

Her kentte birden çok tiyatro olmalı. Kasaba ve köylerde de tiyatro bulunmalıdır. Çünkü tiyatrolar düşünceleri, kanıları daha çok ortaya koyar; halka yeniden düşünme fırsatı verir. Tiyatro bir tür doktor ve hastane görevi yapar. Ahlak ve toplum sorunlarını inceler; sorunları çözücü ve iyileştirici yöntemler gösterir. Ünlü tiyatro insanımız Muhsin Ertuğrul'un vurguladığı gibi; 'Hastane gövdelerin, tiyatro ruhların şifa kaynağıdır.'

Tiyatrosu olmayan ya da tiyatroya gereği gibi önem vermeyen toplumlar, geleceklerini, kültürlerini, dillerini unuturlar; birbirlerini sevmez olurlar, sonuçta huzursuzluk başlar, toplum çözülür, dağılır. 'Kültür kalkınmasını gerçekleştirecek en kısa yol, tiyatrodur (Özdemir İnce).'

Tiyatro, toplum eğitiminin ve halk uyanışının en etkili aracıdır. Bu nedenle Atatürk, tiyatroya ve tiyatro sanatçılarına çok büyük değer vermiş, her fırsatta onları desteklemiştir. Oyunlarını halka götürmelerini istemiştir. Atatürk'ün buyruğu ile kurulan Ankara Devlet Konservatuvarında tiyatro ve opera bölümleri açılmış, ilk kez Türk operası olan Özsoy Operası hazırlanmış ve sahnelenmiştir. Yine Atatürk'ün buyrukları doğrultusunda kurulan Halkevleri ve halk odaları sayesinde tiyatro, köylere, kasabalara kadar girmiş, halkın aydınlanmasında büyük katkı sağlamıştır. Atatürk tarafından kurdurulan fabrikalarda işçiler ve aileleri için tiyatro salanları yapılmış ve oyunlar sergilenmiştir.

Unutmayalım ki: UYGARLIĞIN İKİ KANADI VARDIR: BİRİ BİLİM VE TEKNİK, DİĞERİ GÜZEL SANATLAR.

Dünya Tiyatrolar Günü'nü ve tüm tiyatro sanatçılarını kutlarım.