0

Darbe girişiminin gerçekleştiği 15 Temmuz gecesinde ve devamında demokrasiye ve Vatanına sahip çıkan vatandaşlarımızın, askerlerimizin ve emniyet güçlerimizin çabaları ile bu uğurda yaralanan ve şehit olanların fedakarlığı hepimizin malumudur. Bir diğer önemli hususu ise siyasetçilerin bu süreçte izlediği tavır oluşturmuştur. Özellikle TBMM'nin o gece toplanması ve akabinde Parlamentoda grubu bulunan dört partinin demokrasiye olan inancını ortak bir bildiriye imza atarak açıklaması etkili adımlar olmuştur. Ayrıca izleyen süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın daveti üzerine; Başbakan Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin birlikte görüşmeleri ve Yenikapı Mitingi'nde konuşma yaparak görüşlerini açıklamaları, birlik ve beraberlik açısından katkı sağlamış ve farklı siyasi partilerin liderlerini; o partilere oy verenin de vermeyenin de dinlemesine imkan veren bir ortamın yaratılması ayrı bir kazanım oluşturmuştur. Bu yaklaşım toplumsal mutabakat açısından çok olumlu bir hava yaratmıştır. Dolayısıyla, bu konuda oluşan konsensüs ortamının ve olumlu diyalogun devam ettirilmesi sağduyu sahiplerinin ortak düşüncesidir. Elbette ki bu süreçte ve özellikle de OHAL uygulamaları nedeniyle Parlamento içindeki ve dışındaki siyasi partilerin önerileri ve eleştirileri olacak ve siyasi iktidarın bunları değerlendirme ve sonuçlandırma çabaları kurulan güzel diyalogun kaderini etkileyecektir. Şu ana kadar ki gelişmeler umut vericidir. Bu kapsamda; TBMM'de ağırlıklı olarak yargıya ilişkin düzenlemelerin yer aldığı mini bir anayasa paketi oluşturmaya yönelik komisyonun çalışmalarına başlaması, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Yıldırım'ın açmış oldukları çok sayıda davayı geri çekmesi (CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun da karşı bir jestle Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında açmış olduğu davaları geri çekmesi) ve muhalefet partilerinin liderlerine (CHP ve MHP) bakan ve üst düzey kamu yöneticileri seviyesinde son zamanlarda yapılan ziyaretler, bu süreci besleyecek olumlu gelişme örnekleri olarak sıralanabilir. Söz konusu olumlu diyalogların devamı, toplumumuzda sık sık dile getirilen ötekileştirme söylemlerinin azalmasını sağlayacak, Devlet büyükleri ile siyasi parti liderlerinin saygınlıklarına ve sahiplenilmelerine katkı yapacaktır.

Siyasi iktidarın ve muhalefet partilerinin, geçmişten bugüne kadar yaşanan süreçte ifade ettiği görüşler ve yaptığı uygulamalar hafızalarda ve arşivlerde yer almıştır. Nitekim, siyasi iktidar da yaptığı bazı hataları açıkça söylemiştir. Bu hataların oluşma sürecinde muhalefet partilerinin de bu konularda uyarılar yaptığı bilinmektedir. Dolayısıyla, bundan sonraki sürecin muhalefet partileriyle işbirliği halinde ve toplumla paylaşılarak sağlıklı bir şekilde oluşturulması önem arz etmektedir.

Gelinen bu aşamada siyasi iktidarın ve muhalefet partilerinin, bir yandan da samimiyetinin sorgulandığı görülmekte ve bu ılımlı sürecin uzun sürmeyeceği, gösterilen uyumlu tavırların şimdilik herkesin menfaatine olduğu ve gelecekte bu uyumun bozulacağı şeklinde yorumlar da yapılmaktadır. Elbette ki farklı siyasi oluşum olmanın gereği olarak; bu diyalogun sıcaklığı zamanla azalma trendine girecektir. Önemli olan; Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyetimizin temel ilkeleri ışığı altında yarınlarımızı güvence altına almaktır. Bunun en güzel ve sağlam yolu, Anayasamızda yer alan tanımlama kapsamında; demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olmaktır. Bu konudaki eksikliklerimizi süratle gidermek için; oluşan bu ortam kaçırılmayacak bir fırsattır. Çünkü, bu gün için küçük çocuklarımızı ve torunlarımızı sevgimizle ve onların isteklerini yerine getirerek (Çikolata, dondurma, sakız, oyuncak vb.) mutlu etmek ve kendimizi de mutlu kılmak imkanımız olmaktadır. Ancak, onların gerçek mutluluğu ve yararı için; onlar büyüdüklerinde hangi siyasi parti iktidarda olursa olsun, demokrasinin ve hukukun evrensel ilkeleriyle geçerli olduğu bir devletin sınırları içinde yaşamalarını sağlayacak bir ortamı onlara hazırlamak ve sunmak, yapılacak en akılcı ve vicdani girişimler olacaktır.

Öte yandan, söz konusu olumlu diyalogların Ülkemizin gerginlikler yaşadığı ülkeler nezdinde de kurulmaya başlaması ve bu kapsamda Rusya'yla olan ilişkilerin düzeltilmesi umut verici olup, diğer bazı ülkelerle de benzer adımların atılması, Ülkemizin siyasi hareket alanını ve ekonomimizi rahatlatmak adına önemli stratejik girişimler olarak kabul görmektedir . Özellikle dış ilişkiler alanında yakın süreçte yaşanan olayların, alınan kararların, dikkate alınmayan eleştirilerin, siyasi iktidar tarafından yeniden değerlendirildiği ve yapılan bazı hataların giderilmek istendiği anlaşılmaktadır. Bu yeni yaklaşımın ekonomimize de çok önemli faydaları olacaktır.

Çeşitli olumlu diyalog serilerini, yaşantımızın her aşamasına yansıtmak konusunda Devletle birlikte bizlerin de çaba göstermesi ve Ülkemizde alışkanlık yapmış bulunan çeşitli gerginliklerin azaltılmasına hepimizin katkıda bulunması gerekir. Buna trafikte karşılaştığımız basit sorunları ciddi kavgalara dönüştürme gibi sorunlu yaklaşımlarımızı sorgulamakla başlayıp, aklımıza gelebilecek çeşitli alanlarda kamuoyunun bu yönde duyarlı olmasını ve çaba göstermesini sağlamalıyız. Örneğin; son günlerde medyaya yansıyan ve futbolseverleri yakından ilgilendiren 'Futbol seyircileri için uygulanan deplasman yasağının kaldırılması…' yönündeki haberler; olumlu bir gelişme olmakla birlikte, bu alanda da kararlılıkla ve sevgiyle atılacak bir çok adımın olduğunu bizlere hatırlatmıştır.

Bu vesileyle, sizlerle futbol konusundaki bir anımı paylaşmak ve kısa bir değerlendirme yaparak yazımı sonlandırmak istiyorum. Maliye Bakanlığı'ndaki (BÜMKO) görevim sırasında, Galatasaray taraftarı olan çok sevdiğim bir iş arkadaşım, benim Fenerbahçe taraftarı olduğumu bilmesine rağmen, Galatasaray ile Gençlerbirliği arasında Ankara'da oynanacak maça gelmem konusunda ısrar etmiş ve sevdiğim diğer arkadaşlarla birlikte bu maça gitmiş ve Galatasaray taraftarları arasında maçı izlemiştik. Maç sırasında bu arkadaşımın sık sık kulağıma eğilerek 'Senin Fenerbahçeli olduğunu etraftakilere söyleyeyim mi…' şeklindeki sataşmalarına karşılık gülerek; 'Aman yapma!' demiştim. Buradan şunu söylemek istiyorum; farklı takım taraftarı olmalarına rağmen, arkadaşlarıyla birlikte maçları izlemek isteyen çok sayıda futbolseverin bu isteklerini gerçekleştiremedikleri ve fanatiklerin kurmuş olduğu düzene boyun eğdikleri görülmektedir. Bu hususta da güzel diyalogların ve gelişmelerin yaşanmasını isteyen ve sessiz çoğunlukları oluşturan futbolseverlerin beklentileri karşılanmalıdır. Bu alanda sorumlu olan devlet yetkililerinin gereken tedbirleri alarak bu ortamı hazırlamaları ve kolay yol olan yasakçılığı tercih etmemeleri, kulüplerin yöneticilerinin ise söylem ve hareketleriyle bu zeminin oluşmasına katkı sağlamaları gerekmektedir.