'Senelerce önem vermedik,

Umursamadık çevreyi.

Lüks saydık kravat takmış çöpçü gibi,

Attık çöpleri, boşalttık lağımları,
Gömdük zehir dolu varilleri toprağa,

Kirlettik ırmağı, çayı, dereyi.

Doldu çöplerle, atıklarla

Göllerin, denizlerin dibi.

Uyan yurdumun güzel insanı, artık uyan!

Kirlenen senin çevren, senin dünyan.

Eğer almazsan önlem hemen,

Ölecek havan, toprağın, denizin,

Ölecek!

Ne şimdin kalacak ne de gelecek (1).'

Değerli okurlar.

Çevre evden başlar ve giderek genişler, mahalle olur, semt olur, kent olur; kasaba ve köy olur sonunda yurt ve dünya olur. Bunların özeti de sudur, topraktır, havadır.

Her konuda rol modelimiz, örnek alacağımız Yüce Atatürk diyor ki: 'Dünyamız, topraktan, sudan, havadan oluşmuştur. Bunlardan birinin bozukluğu yaşamı olanaksız kılar (ASD II, s. 371).' Bu üç temel elemanın bozukluğu, hastalanması demek, bunların kirlenmesi demektir.

Canlıların yaşaması için havaya (oksijene), suya, besine gereksinme vardır. Havasız yaşanmaz, havasız alan bitki, hayvan ve insan kısa sürede yaşamını yitirir. Susuz da çok uzun süre yaşanmaz. İnsan ve hayvanlar belli bir süre susuz yaşayabilirler ama susuzluğun yarattığı bazı rahatsızlıklara uğrarlar. Bitkiler susuz kalamaz, çabuk kurur. Bu nedenledir ki SU HAYATTIR.

'Yeryüzündeki sular, güneşin sağladığı enerji sayesinde sürekli bir döngü içinde bulunur. İnsanlar, su gereksinmesini, bu döngüden alır ve kullandıktan sonra tekrar aynı döngüye iade ederler. Bu süreç sırasında suya karışan maddeler, suyun fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliğini değiştirerek SU KİRLİLİĞİ denilen sürece yol açar.'

'Su kirlenmesi, su kaynağının fiziksel, kimyasal, bakteriyolojik, radyoaktif ve ekolojik özelliğinin olumsuz yönde değişmesiyle meydana gelir. Su kirliliği, sularda yaşayan çeşitli canlıları da etkiler. Dolayısıyla su kirlenmesi suya bağlı ekosistemlerin etkilenmesine, dengelerin bozulmasına ve giderek doğadaki tüm suların sahip olduğu kendi kendini temizleme kapasitesinin azalmasına yol açabilir.'

'Çevre kirlenmesi denildiğinde hava, su ve toprağın kirlenmesi anlaşılır. Bunlardan en kolay ve en çabuk kirlenen sudur. Çünkü kirlenen her şey, su ile yıkanır ve temizlenir.

'Su kirliliğini oluşturan etmenlerin başında lağım suları, sanayi atık suları gelir. Ayrıca petrol atıkları, nükleer atıklar, sanayinin ve evlerin katı atıkları da kirlenmeye neden olur ( Ali Polat, Bir Damla Su, s. 155-156).'

'NEYE YARAR KİRLİ ÇEVRE?

Dökülüyor tonlarca pislik ve zehir,

Irmağa, göle, denize oluk oluk.

Tüm canlılar ölüyor, yaşamıyor balık,

Neye yarar böyle deniz, göl ve nehir?

Alamıyor insan rahatça bir nefes,

Gece gündüz kentlerin üstü kapkara,

İnsanlık için bu kanayan bir yara,

Neye yarar aynı düşünmezse herkes?

Ormanlar azalıyor, gelmiyor kuşlar,

Kirleniyor her geçen gün kara toprak,

Yetiştiremiyor bir çiçek, bir yaprak,

Neye yarar çorak topraklar ve taşlar?

Kalkınmak için fabrikalar kurulsun,

Atılmasın atıklar oraya buraya.

Alınsın önlem, kıyılmasın doğaya,

Çevre üzerinde önemle durulsun.

İstemiyoruz, gelmesin şöyle bir devre:

Dolmuş balık, kuşlar konmuş bir müze.

Korumak çevreyi, önemli bir görevdir bize,

Neye yarar maske taktıran kirli çevre?(2)'

Çevre kirliliği ve özellikle su kirlenmesi çok önemli bir sorundur. Su kirlenmesini önleyici çalışmalar yapılmalıdır. Her geciken gün doğanın ve canlıların aleyhine olmaktadır. Çevre Bakanlığı, belediyeler, sanayi kuruluşları, yurttaşlar çevreyi temiz tutmak, doğanın temel elemanları olan suyu, havayı, toprağı temiz tutmakla yükümlüdür ve 'bu bizi ilgilendirmez' diyemez. Herkes kendine düşen görevini titizlikle yerine getirmelidir. Çevre ölürse yaşam sona erer.

---------------------------

(1-2) Kazım Saymalı