0
CHP Genel Başkanı'nın 'Adalet Yürüyüşü' dün sona erdi. Bugün yapılacak miting ile 'yürüyüşün kitleler ile birliktelik' içinde gerçekleştiği mesajı verilecek. Böylece 'adalet arayışının' yalnız Kemal Kılıçdaroğlu'nun talebi olmadığı, böylesi bir eylemi halkın içinde bulunduğu durumu açıklamak için fırsat olarak gördüğü kamuoyu ile paylaşılacak.
Kılıçdaroğlu'nun 25 gün süren adalet yürüyüşü için çeşitli değerlendirmeler yapmak mümkün. AK Parti yetkilileri yürüyüşü olumsuz etkilemek amacıyla yoğun bir şekilde açıklama yapmalarına ve yürüyüş haberleri yazılı ve görsel medyada fazla yer almamasına rağmen halkın büyük bir kesiminin gündeminde 'yürüyüş' konuşuldu ve yoğun bir şekilde desteklendi. AK Parti taraftarlarının bir kısmının da yürüyüşe sempati ile baktığı gözlendi.
Yürüyüş, demokrasi tarihinde demokratik direnişin ya da pasif muhalefetin aracı olarak başvurulmuş bir yöntemdir. Kılıçdaroğlu'nun adalet yürüyüşü, hem yürüyüş taraftarları tarafından hem güvenlik görevlileri tarafından gerekli önlemler alındığında kamu düzenini bozmadan amaca ulaşılabildiğini ve insan yaşamının tehdit altında kalmadan ve zarar görmeden demokratik direniş yönteminin önemli bir muhalefet aracı olduğunu gösterdi.
Demokratik direnişin bir diğer yöntemi 'açlık grevi'dir. Açlık grevi de kamu düzeninin bozmadan gerçekleştirilebilen bir demokratik direniş yöntemidir. Ancak bu yöntemde açlık grevi yapanların sağlığı bozulmakta ve uzun vadede vücut hasar görmektedir. Medya dışında kamuoyunda yaygınlaşma olanağı yoktur. Bu nedenle günümüz toplumsal yaşam koşullarına uygun 'yürüyüş' misali kamuoyunda yaygınlaşma olanağı olan ve kamu düzeninin bozmayan 'yeni pasif direniş yöntemlerinin' geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Bu bağlamda 'yürüyüş' yöntemine sahip çıkarak kamu düzenini bozmadan yapılmasının teorik ve pratik stratejileri ve eylem planları yapılmalıdır.