24 Haziran seçimlerinden önce, Türkiye'yi ekonomik açıdan sıkıştırmak için yapıldığı tahmin edilen hazırlıklar, Bakanların atanması tarihine yakın Başkanlık Hükümeti üyelerini kendi istekleri doğrultusunda dayatmak için dolar kurunu yükseltmeye başladılar. Dolar bazen hızlı yükseldi, ardından düzeltme yapar gibi düştü, ama hemen yine eski değerinin üstüne çıktı. Bu süreç içinde Hükümet adına yapılan açıklamalar ve söylemler ters tepmeye başladı.

Dedikodular, döviz piyasasının habercisi olmaya başladı. Özellikle Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Berat Albayrak'ın yeni ekonomi programını açıkladığı saatlerde ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Bayburt ve Gümüşhane'de halkın desteğini talep eden konuşmasının ardından dolar kurunun artması, Türkiye'ye ekonomi bağlamında savaş açıldığının göstergesidir. Bu konuda fazla söze gerek yok. Türkiye şu anda hedefte, kullanılan silah ise ekonomi. Bu gerçeği herkesin görüp, birlik ve beraberlik içinde hareket etmesi gerekir.

Hepimiz aynı gemideyiz. TL değer kaybettikçe başta dar gelirliler olmak üzere herkes kaybediyor. Göreceli olarak Türkiye, dünyada yaratılan katma değerden aldığı pay düşüyor. Ancak çözüm süreci ulu orta konuşarak değil, yaşanan belirsizliği yok edecek bir yaklaşımla yönetilmelidir.

Bu nedenle, iktidar da kendisinden olmayanlarla çözüm yollarını arama sürecini başlatmalıdır.