0

Türkiye'de televizyonda düzenlenen ilk yarışma programı, 1963 yılında hazırlanan "Talih Kuşu" adlı yarışma. Aradan geçen elli yılı aşkın sürede televizyonlarda sayısız yarışma programı düzenlendi. Özellikle son yıllarda yabancı ülkelerden içeriği alınarak Türk televizyonlarına ve izleyicisine göre dizayn edilen yarışmalar rağbet görmeye başladı.

Yarışma programlarının hem düzenleyen hem de kazananlar için ekonomik boyutu var. Düzenleyen kuruluşlar izlenme oranlarını artırırken reklam geliri elde ediyorlar. Kazananlar için ise çeşitli ödül ve ikramiyeler söz konusu. Ayrıca, yarışmacılar bireysel yeteneklerini milyonlarca kişiye ulaştırıyor, 'yeni bir çevre ve yeni iş imkanları' doğuyor.

Yarışma programlarında kazanılan ödüllerin diğer bir mali boyutu ise vergi. Nitekim, yarışma programlarından kazanılan ödüller, 'Veraset ve İntikal Vergisine tabi'.

ÖDÜLLERİN VERGİLENDİRİLMESİ

Para ve mal üzerine düzenlenen yarışma ve çekilişler ile 5602 sayılı Şans Oyunları Hasılatından Alınan Vergi, Fon ve Payların Düzenlenmesi Hakkında Kanun'da tanımlanan şans oyunlarından kazanılan ikramiyelerin '2016 yılı için 3.918 TL'si vergiden istisna'. Kalan tutar üzerinden ise 'vergi tevkifatı' yapılıyor.

Yarışmalarda kazanılan ödüllerin vergilendirilmesinde, yarışmayı düzenleyen tarafından ödeme yapılmadan önce istisna tutarı düşülüp kalan tutar üzerinden 'yüzde 10 vergi tevkifatı' var. Diğer taraftan, bazı hallerde de kazanılan ikramiyeler nakdi olmayıp ayni nitelikte oluyor. Yani yarışmanın formatına göre ikramiyeler; ev, araba, beyaz eşya vb. olabiliyor. Bu durumda ise söz konusu ikramiyenin fatura bedeli esas alınırken, bu bedel üzerinden vergi tevkifatı gerçekleştirilmektedir. Ancak, belirtmek gerekir ki özellikle ikramiyelerin bazılarında (araba gibi) KDV ve ÖTV gibi mali yükümlülükler yarışmayı düzenleyen tarafından karşılanmakta ve bu vergiler, ikramiye sahibine yansıtılmamaktadır. Böyle bir durumda verginin hesaplanacağı tutar, KDV, ÖTV vb. vergiler indirildikten sonraki kalan tutar olmaktadır.