0

Bugünkü yazımda, geçen yazımda dört başlık altında gruplandırdığım vergiye karşı koymak yöntemlerini kısaca inceleyerek değerlendireceğim.

1- Bireysel olarak veya topluca kamu gücüne baskı yapmak:

Kamu gücüne karşı baskı yapmak yasal düzenleme sürecinde lobi oluşturma mücadelesi ile gerçekleştirilir. Bu baskı, vergi kanunlarının oluşumu safhasında kanun koyucu yani parlamento ya da vergilendirme işlemlerinin yönetilmesine ilişkin yorumların oluşumunda 'Vergi İdaresi' nezdinde suç niteliği taşımayan lobi yaparak veya mücadele yaparak gerçekleşir.

b- Hukuksal yollarla daha az vergi ödeme olarak vergiden kaçınmak: Vergi kanunlarındaki düzenlemelerden yararlanarak ve suç işlemeden vergiyi ödemekten kaçınmaktır. Başka bir değişle vergi peçelemesinden yararlanmaktır.. Bu tür vergiye karşı koyma olgusu, yasal çerçevede olduğu için suç sayılmamaktadır. Çünkü vergiden kaçınma, vergi kanunlarının vergi borcunun doğumunu bağladıkları olaylarla bağlantı kurulmaksızın vergilendirme alanının dışında kalınmasıdır. İşletmelerin vergi yükümlülüklerini vergi mevzuatı çerçevesinde asgariye indirmeye yönelik gayretleri bünyesinde toplayan, doktrinde ve uygulamada 'vergi işletmeciliği' ile 'vergi planlaması' olarak tanınan faaliyetlerin omurgası vergiden kaçınmadır.

c- Doğrudan doğruya vergi kanunlarının hükümlerine ve vergi idaresinin uygulamalarına karşı gelmek:

Bu tür vergiye karşı koyma, vergi kaçakçılığı olarak nitelendirilmektedir. Vergi kaçakçılığı, işletmeden çıkar bekleyen ilgililerden en büyük ve en önemli ilgilisi olarak devletin, işletmenin faaliyetlerinden pay olarak almak istediği vergiyi kaçırmaktır. Vergi kaçakçılığı, vergi yükümlülüğünden tamamen veya kısmen kurtulmak amacıyla vergi yasalarına karşı hareket etmek şeklinde de tanımlanmaktadır. Vergi kaçırma olgusu, bilerek veya bilmeyerek vergi kanunlarına aykırı hareketlerle verginin hiç ödenmemesi amacıyla beyanda bulunulmamasını veya zamanında ödenmemesini ya da eksik ödenmesini sağlayan eksik beyanda bulunmaktır.

Vergi kaçakçılığı sonucunda vergi kaybı (ziyaı) doğmaktadır. Vergi kaybı (ziyaı), yukarıda yapılan tanımlamalardan da görüleceği üzere, vergi yükümlüleri ve sorumlularının vergilendirmeye ilişkin ödevlerini hiç yerine getirmemeleri veya eksik olarak yerine getirmelerinin tabi bir sonucu olarak; ödenmesi gereken verginin ilgili vergi kanununun öngördüğü zamanda ödenmemesi, eksik ödenmesi veya hiç ödenmemesidir.

Vergi kaybına neden olan vergi kaçırma veya bir başka anlatımla vergi kaçakçılığı, özellikle gelişmiş ve gelişme yolundaki ülkelerin önemli bir kısmını meşgul eden konuların başında gelmektedir. Vergi beyanında bulunulduğu halde vergilerin ödenmemesi devlet açısından bir tahsilat sorunu olarak değerlendirilmekte, vergi kaçırma sayılmamaktadır. Ancak, devletin, harcamalarını karşılamak amacıyla borçlanmasının maliyeti dikkate alındığında; vergilerin zamanında ödenmemesi sonucunda dolaylı bir vergi kaybı ortaya çıkmaktadır. (Vergi ödemesinin gecikmesinden doğan bu kayıpların gecikme faizleri ile giderilmesi söz konusu olmakla birlikte, sık sık çıkarılan aflar nedeniyle tahsilattan doğan vergi kayıplarından yasal olarak vazgeçilmektedir.)

d- Sivil itaatsizlik veya ayaklanmaya yakın bir biçimde vergiye karşı koymak:

Sivil itaatsizlik vergi kanunlarına tamamen veya kısmen itiraz ederek ödemede bulunmaktan kaçınmaktır. Devlet yönetiminin adaletli ve istikrarlı bir uygulama yapmadığı görüşünde olan yükümlüler ayaklanarak vergi ödemeyeceklerini ilan edip devlete olan güvensizliklerini belli ederler. Bir başka anlayışa göre, vergi kaçakçılığı kayıtdışı ekonomi faaliyetlerinin bir unsuru olarak ortaya çıkmakta, dolayısıyla kayıtdışı ekonomi bir tür başkaldırı niteliğinde kabul edilmektedir.