İnsanlar değişir!

Flört döneminde her şey güzeldir.

Evlendikten sonra,

Tam ters dünyalar ortaya çıkabilir...

Aslında ortaya çıkan yeni bir şey yoktur,

Sadece görülmeye başlayan gerçek yüzlerdir...

Doğası gereği,

Kadın süslenip, püslenir,

İlgi ister,

Kıskanılmak ister,

Elinden tutulup sevdiğiyle gezmelere gitmek ister,

Bazen de, eş umursamaz,

Evde oturmayı sevebilir,

TV seyredip maç izlemeyi seçebilir.

Kadın, tek başına giderse gideceği yerlere,

Dönüşte tek başına dönmek zorunda kalırsa,

Biraz içi burkulur...

Kendisini yalnız bırakan o adama,

O eve dönmek istemez.

Ama sıkı sıkıya bağlıdır,

Kadın,

Sahip olduklarından kolay kolay vazgeçmez...

Başarılı dediğimiz evlilik,

Eşlerin uyumlu olmasından kaynaklanır...

Uyumlu olmak ise;

Değer yargılarının,

Yemek yeme alışkanlıklarının,

Giyim tarzlarının,

Sanata bakış açılarının

Eğitim seviyelerinin

Ve yatak odalarının renklerinin,

Ve zevklerinin,

Örtüşmesi demektir.

Evlilik hayatı,

Elmanın yarısı olmak değil,

İki ayrı elmayla aynı yola devam edebilmektir.

Tek taraflı sevenler asla mutlu olamazlar.

Sürekli eşlerden birinin her şeyi kabul etmesi,

Sorun çıkmasın diye sorunları tek başına çözmek istemesi,

Karşı tarafa bir iyilik gibi görünse de,

Aslında kişinin kendi kendine verdiği en büyük zarardır.

Bir an gelir ki her şey tuz buz olur,

Yapılan fedakarlıkların hiçbir önemi kalmaz,

Ve iç dünyada biriken,

Dile gelmeyen sessiz öfkeler kişiyi hasta eder.

Ve acı, her zaman bir tarafı daha çok yaralar...

Ve gün batımlarına doğru ağlayan kadın,

Gözyaşlarını kendi elleriyle siler...

Yalnızlık dediğimiz şey,

İnsanın içinin ezik kalmasıdır.

Varlığını bilip,

Kendisini yaşayamamaktır...

Hani ne kadar uzaklara baksanız da,

Ufukları bir türlü göremediğiniz gibi...

Ufuklar hep uzaklardadır...

Özlenen,

Derin aşklar gibi...