Son dönemlerde üzülerek görüyoruz ki ülkemizde hayvanlara karşı insanların yaklaşımı çok değişti, son örneğini Gebze’de gördük. Durum bu kadar vahim olunca konuyu ele almak düştü bizlere.
Ülkemizde 24 Haziran 2004 tarihinde “5199 sayılı Hayvan Hakları Kanunu” resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmişti, daha sonra 2 Ağustos 2024 tarihli resmi gazetede 7527 sayılı Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna rağmen hayvan katliamı maalesef devam ediyor, bu durumu şiddetle kınıyorum.
Tam da burada rahmetli Turgut Özal’ın söylemi geldi aklıma, Allah’ın Verdiği Canı Ondan Başka Alacak Yoktur. Bu söylemin dinimizdeki dayanağını araştırdığımda, İsa süresi 33. ayette, Özal’ın söylediği deyimi buldum.
Bu Sure’nin açıklamasına baktığımızda,
“Haklı bir sebep olmadıkça Allah'ın öldürülmesini haram kıldığı, saygıya lâyık bulduğu cana kıymayın. Bir kimse haksız yere öldürülürse, onun velisine hakkını alması için yetki verdik. Ancak veli de cahilce davranarak kısas gereği infazda şer’i-kanuni sınırları aşmasın.” denmektedir.
Bu sureye yorum yapmak haddimize değil, ancak bundan herkes kendine pay çıkarmalıdır. Ve unutulmamalıdır ki, hayvan katliamının bedeli bu dünyada vermeyenler öbür dünyada mutlaka bedelini vereceklerdir.
Şimdi gelelim ülke olarak hayvanlar için neler yapabileceğimiz konusuna:
1. Hayvan katliamlarına karşı yasal olarak alınabilecek önlemler
Bu husus hayvan haklarının korunması ve faillerin cezalandırılması açısından son derece önemlidir. Bu tür olaylara karşı daha etkili mücadele için yasalar güçlendirilebilir ve uygulamalar geliştirilebilir. İşte hayvan katliamlarına karşı yasal olarak yapılabilecekler:
2. Hayvanlara Karşı Suçların Ceza Kanununda Yer Alması
Suç Kapsamına Alınması: Hayvanlara işkence ve katliam gibi eylemlerin Türk Ceza Kanunu'na dahil edilmesi, ağır suç sayılması gereklidir. Böylece failler hapis cezası alabilir.
Cezaların Arttırılması: Hayvanlara yönelik katliam ve işkence gibi eylemler için hapis ve yüksek para cezaları uygulanabilir. Cezalar, suçun ağırlığına göre daha caydırıcı hale getirilmelidir.
3. Denetim ve İzleme Mekanizmalarının Güçlendirilmesi
Barınak ve Çiftlik Denetimleri: Hayvanların bulunduğu yerlerde (barınaklar, çiftlikler, laboratuvarlar) düzenli denetimler yapılmalıdır. Kötü muameleye uğrayan hayvanlar korunmalı ve failler cezalandırılmalıdır.
Sıkı Yasal Düzenlemeler: Hayvan ticareti, bakımı ve deneyleriyle ilgili yasalar güçlendirilmelidir. Özellikle pet shop ve hayvan ticareti yapan yerler sıkı denetimlere tabi tutulmalıdır.
4. İhbar ve Şikâyet Mekanizmalarının Kolaylaştırılması
Şikâyet Hatları: Vatandaşların hayvanlara yönelik kötü muameleleri kolayca bildirebileceği acil hatlar ve mobil uygulamalar geliştirilebilir. Kolluk kuvvetleri bu şikayetlere hızlıca müdahale etmelidir.
Hayvan Hakları Ombudsmanlığı: Hayvan haklarını korumak amacıyla devlet nezdinde bir ombudsmanlık sistemi kurulabilir ve vatandaşlar hak ihlalleri durumunda bu mercilere başvurabilir.
5. Eğitim ve Bilinçlendirme Kampanyaları
Toplum Bilinci Oluşturulması: Hayvan hakları konusunda kamuoyunu bilinçlendirmek amacıyla düzenli kampanyalar, konferanslar ve sosyal medya çalışmaları yapılmalıdır.
Okullarda Eğitim Programları: Hayvan hakları ve çevre bilinci konularında okullarda müfredata dersler eklenebilir, çocuklar bu konuda eğitilebilir.
6. Sivil Toplum Kuruluşlarının Desteklenmesi
STK'larla İş Birliği: Hayvan hakları konusunda çalışan STK'lar güçlendirilip, devletin ilgili kurumlarıyla ortak çalışmalar yapabilir. Bu kuruluşlara denetim ve raporlama süreçlerinde daha fazla yetki verilebilir.
Bağımsız Denetim Kurulları: Hayvan hakları ihlallerini izleyen bağımsız kurullar oluşturulabilir ve bu kurullar faillerin yargılanmasını sağlayabilir.
7. Uluslararası Sözleşmelere Uyum
Hayvan Hakları Sözleşmeleri: Türkiye, hayvan haklarını koruyan uluslararası sözleşmelere tam anlamıyla uyum göstermeli ve bu sözleşmeleri iç hukuk sistemine entegre etmelidir. Avrupa Konseyi Hayvan Hakları Sözleşmesi gibi uluslararası normlar dikkate alınmalıdır.
Bu adımlar, hayvan katliamlarına karşı daha etkili bir yasal çerçeve oluşturulmasına katkı sağlayabilir ve toplumsal farkındalık yaratarak bu tür olayların önüne geçebilir.