Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Doğan Bekin, 'Rusya-Ukrayna Gerginliği ve Türkiye'nin Denge Politikası' konulu açıklamasında, özellikle Vladimir Putin'in; 'Avrasya Bütünleşmesi' kapsamında 2014 yılında Kırım'ı Rusya'ya ilhak ettikten sonra Ukrayna'ya yönelik benzer politikası ister istemez Karadeniz'de suların yeniden ısınmasına neden olabileceğini kaydetti.

Bekin, açıklamasında şunları vurguladı:

Rusya, merkeze bağlı 'perifer ülke' olarak tanımladığı Ukrayna, Kazakistan ve Beyaz Rusya gibi ekonomik ve yeraltı zenginlikleri bakımından önemli potansiyele sahip ülkeleri 'Avrasya Bütünleşmesi' kapsamında en öncelikli ülkeler olarak görmektedir.

Bu arada Rusya'nın bu planını bozmaya çalışan ABD ise; 2014 yılından bugüne kadar güvenlik ve güvenlik dışı konularda Ukrayna'ya toplam 5.4 milyar dolarlık yardım yanında 3 milyar dolarlık devlet garantisi de sağlama yoluna gitmiştir.

Bu arada ABD Dışişleri Bakanı Blinken'in yayınladığı bildiride; 'bir ülkenin sınırları ve toprak bütünlüğünün hiçbir şekilde zorla değiştirilemeyeceğini, krizin çözümünde diplomasinin tek sorumluluk yolu olduğunu' ifade ederek Rusya'ya göndermede bulunurken, benzer şekilde ABD'nin Irak ve Suriye ve Filistin gibi ülkelerin toprak bütünlüğünü hiçe sayan uygulamalarını ise görmezden gelmesi tam bir çelişki ortaya koymaktadır.

Özellikle Vladimir Putin'in; 'Avrasya Bütünleşmesi' kapsamında 2014 yılında Kırım'ı Rusya'ya ilhak ettikten sonra Ukrayna'ya yönelik benzer politikası ister istemez Karadeniz'de suların yeniden ısınmasına neden olabilir.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelensky yönetiminin 'Ukraynalaştırma' hamlesi çerçevesinde aynen Kazakistan'da olduğu gibi Rus dilinin birçok alanda kullanımını kısıtlaması ve Ukraynaca dilinin ön plana çıkarılması çalışmalarına ağırlık verilmesi hiç şüphesiz Rusya Devlet Başkanı Putin'in Ukrayna üzerindeki projesinin akamete uğramasına neden olabilecek bir gelişmedir.

Bu nedenle Rusya'nın etkisinden uzaklaşabilecek bir Ukrayna'nın, hızlı bir ivme ile ABD ve AB'nin kontrolü altına girmesinin jeopolitik ve jeostratejik açısından Rusya'ya büyük maliyet oluşturacağı bir gerçektir.

1954 yılında Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti'nden alınarak Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne bağlanan Kırım'ı 2014 yılında ilhak eden Putin, Dombas'ta Rusya yanlısı ayrılıkçılara destek verirken, Moldovya'nın toprağı sayılan Transdinyester'de tek taraflı bağımsızlık ilan eden ayrılıkçı güçlerin kurduğu 'Prinistrovya Cumhuriyeti'ni desteklemesi ister istemez Ukrayna'daki vahim gidişat konusundaki kaygıların artmasına neden olmaktadır.

Özellikle, Batı medyasının Ukrayna konusundaki gerginliği tırmandırmaya yönelik savaş çığırtkanlığının hiç kimseye fayda getirmeyeceği gerçeğinden hareketle Karadeniz'in yeni kriz bölgesine dönüşmemesi amacıyla Türkiye gibi ülkelere büyük iş düşmektedir.

ABD'nin olası bir çatışmada, Bush doktrini çerçevesinde NATO üyesi olan Türkiye'nin; 'Ya bizdensiniz ya da onlardan' yaklaşımıyla bu sorunun bir parçası haline getirilmeye çalışılması büyük açmazlara neden olabileceği bir gerçektir.

Bu konuda çözümsüzlüğe ve belirsizliğe doğru gelişme gösteren Ukrayna konusunda 'Milli Politika'nın takip edilmesi ve iki ülke arasındaki muhtemel çatışmayı önleyici adımların atılması kaçınılmazdır.