İSTANBUL (AA) - Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) Başkanı Davut Menteş, Zorunlu Afet Sigortası'nın yakın zamanda hayata geçeceğini belirterek, "İyileştirici adımlarla birlikte, 11 milyon seviyelerinde olan sigortalı sayısının önümüzdeki iki yıl içinde 16 milyonu aşmasını planlıyoruz." dedi.
13. Sigorta Haftası kapsamında düzenlenen 3. Uluslararası Sigorta Zirvesi, İstanbul'da başladı.
Zirveye, Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Osman Çelik, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı İbrahim Ömer Gönül, SEDDK Başkanı Davut Menteş, Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkanı Uğur Gülen, TSB Yönetim Kurulu üyeleri ve davetliler katıldı.
Zirvenin açılışında konuşan SEDDK Başkanı Menteş, son bir yıllık döneme bakıldığında finansal dayanıklılık konusunun kurum tarafından özellikle işlendiğini ve bu konuda taviz verilmeyeceğini belirtti.
Bu alandaki çalışmalara değinen Menteş, şunları kaydetti:
"Finansal dayanıklılığın başlangıç noktası, sektöre giriş sermayesinin, sektörümüzün güncel hacmine ki bu yıl 1 trilyona yaklaşmasını bekliyoruz, uygun seviyelere taşınmasıydı. İlk hamlemizi de bu yönde yaptık. Sektöre giriş sermayesini, yatırım bankası sermayesine eşitlemiş olduk. Bir diğer adımımız ise sermaye ve varlık yeterliliklerinin sıkılaştırılmasıydı. Burada risk konsantrasyonunu dağıtmaya yönelik önemli adımlar attık. Belirli branşlarda yoğunlaşma yerine, konsantrasyonu seyreltmeye önem verdik. Ayrıca aktif kalitesinin iyileştirilmesi, yani finansal kuruluşların varlıklarının büyük ölçüde likit kalemlerde tutulması bizim için önemliydi. Aksi durumlarda ise yüksek sermaye gereksinimlerini ortaya koyduk."
Menteş, finansal dayanıklılık kapsamında gayrimenkul ve iştirak hisselerine yönelik düzenlemeler, yüksek riskli branşlarda üretim ve sermaye sınırlamaları, katastrofik risklerle ilgili zorunlu stres testleri ve poliçe bazında risk ve sermaye testi otomasyonu çalışmalarının 9 aylık süreçte tamamlandığını vurguladı.
Orta Vadeli Program içinde yer alan Zorunlu Afet Sigortası (ZAS), Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) ve Katılım Sigortacılığı konularına değinen Menteş, Zorunlu Afet Sigortası'nın günün ihtiyaçlarına göre revize edildiğine işaret etti.
Zorunlu deprem sigortasının sadece binaları deprem riskine karşı koruduğunu hatırlatan Menteş, şu bilgileri paylaştı:
"ZAS ile deprem, yanardağ, sel, heyelan, fırtına, dolu, çığ ve orman yangınlarını kapsayacak şekilde kapsam genişletildi. Ayrıca acil ihtiyaç teminatı ekledik ki bu poliçeyi zenginleştiren önemli unsurlardan biri oldu. Köyleri de sigorta kapsamına dahil ettik. Kontrol noktalarına doğal gaz ve internet gibi unsurları da ekledik. Bu iyileştirici adımlarla birlikte, 11 milyon seviyelerinde olan sigortalı sayısının önümüzdeki iki yıl içinde 16 milyonu aşmasını planlıyoruz."
TES'in tasarımı için 20'den fazla ülkenin uygulama örneklerinin incelendiğini belirten Menteş, şöyle devam etti:
"Katılım, otomatik katılım sistemindeki gibi zorunlu olacak. Sistemden çıkışta önemli bir değişiklik yapmayı planlıyoruz. Devam zorunluluğu üzerine kurulu bir yapı olacak ve istisnai haller dışında çıkış öngörülmüyor. Devlet katkısı devam edecek ve en önemli adım olarak işveren katkısı da sisteme dahil olacak. TES'in devreye alınmasının 10. yılında, fon hacminin gayri safi yurt içi hasılaya oranının binde 2'den yüzde 10'a çıkmasını, katılımcı sayısının ise 20 milyona ulaşmasını hedefliyoruz."
Menteş, katılım sigortacılığı ve trafik sigortası alanında son 9 ayda gerçekleşen icraatlara da değinerek, yakında özel sağlık sigortası yönetmeliği, hasar yönetmeliği, üniBES projesi, devlet destekli alacak sigortası ve IFRS 17 (finansal raporlama sistemi) düzenlemelerinin hayata geçirileceğini söyledi.
"Koruma açığı ortak çözümler bulması gereken konuların başında geliyor"
TSB Başkanı Uğur Gülen de zirvenin, hem yerli hem de yabancı uzmanların katıldığı önemli bir toplantı olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Paneller dışında da ciddi işbirlikleri ve fırsat ortamlarının yaratıldığı bir etkinlik olması açısından büyük değer verdiğimiz bir toplantı serisi. Bu yılki zirvenin konusu, önceki iki zirvenin konularından daha kapsamlı. Dünyada değişen trendler ve ana akımlar, hayatımızı ciddi şekilde etkiliyor. Mevcut risklerin büyümesine ve yeni risklerin ortaya çıkmasına sebep olarak çok ciddi bir koruma açığına yol açıyor. Koruma açığı, sigortalanan risklerle sigortalanmayan riskler arasındaki farkı ifade eden bir terim. Örneğin Maraş depremini ele alırsak, resmi rakamlarla toplam ekonomik kayıp 106 milyar dolar civarında. Bu kaybın sadece 6 milyar doları sigorta sektörü tarafından karşılanabildi. Yani 100 milyar dolarlık bir koruma açığı bulunuyor. Başka bir deyişle toplam kaybın yüzde 96'sı sigortalanmamış durumda."
Gülen, bu koruma açığının vatandaşlara kişi başına 1300 dolarlık ek bir maliyet getirdiğini, olası bir İstanbul depreminde ise bu maliyetin kişi başına 6 bin doları bulacağını ve toplamda 300 milyar doların üzerinde bir koruma açığı oluşacağını vurguladı.
Dünyada sigortacılığı etkileyen dört ana koruma açığı olduğunu belirten Gülen, şu ifadeleri kullandı:
"Bu koruma açıkları, emeklilik, siber riskler, sağlık ve doğal afetlerdir. Bu dört ana akımı ve koruma açıklarını nasıl kapatabileceğimizi bilmemiz gerekiyor. Ancak şunu görüyoruz ki bu sadece kamu veya sigorta sektörünün tek başına çözebileceği bir mesele değil. Bireylerin, kurumların, sigorta sektörünün ve kamunun bir araya gelerek ortak çözümler bulması gereken konuların başında geliyor."
Gülen, TSB'nin gerçekleştirdiği arama konferansına da değindi ve burada belirlenen hedefleri hatırlatarak, "Türkiye için bir Türkiye Sigorta Platformu kurarak, tüm paydaşların sadece yılda bir kez değil, daha sık bir araya gelerek sorunları ve fırsatları birlikte tartışacağı bir platform oluşturmayı planlıyoruz. Bu ve benzeri projeler üzerinde çalışıyoruz ve 1-1,5 ay içerisinde kamuoyuyla daha detaylı olarak paylaşma fırsatı bulacağız." şeklinde konuştu.