İSTANBUL (AA) - İsrail tarafından uluslararası sularda saldırıya uğrayıp alıkonulduktan sonra Türkiye'ye dönüşleri sağlanan Küresel Sumud Filosu'nda yer alan yabancı aktivistler, İsrail'in filodaki teknelere saldırısında yaşadıklarını ve alıkonuldukları süreçte maruz kaldıkları fiziksel ve psikolojik şiddeti anlatarak, kendilerini İsrail'den güvenli şekilde getiren Türkiye'ye minnettarlıklarını ifade etti. Türk Hava Yollarının (THY) uçağıyla İstanbul Havalimanı'na getirilen Libya'nın eski başbakanlarından Ömer el-Hasi, filonun tüm gemi ve teknelerine yönelik müdahalenin, uluslararası kara sularda gerçekleştiğini belirtti.
Ömer el-Hasi, gemiye çıkan İsrail askerlerine, 'Sivil aktivistleriz. Ne Gazze kara sularında ne de uluslararası kara sularda sizinle hiçbir şekilde karşı karşıya kalmak istemiyoruz. Bizler, sizin için herhangi bir tehdit oluşturmuyoruz. Bizler, Cenevre ve Roma yasalarına göre, çatışma alanlarında zarar gören masum sivillere ulaşmak istiyoruz. Gazze'deki masum siviller, çocuk, kadın, yaşlı, hasta ve yaralılardan oluşuyor. Biz onlara gıda maddeleri, çocuk mamaları, halı, konaklama çadırları ve bazı vitaminlerden oluşan malzemeleri götürmek istiyoruz.' dediklerini anlattı. İsrail askerlerinin söylediklerini reddettiğini ve gemiyi ele geçirdiğini ifade eden el-Hasi, askerlerin kendilerini geminin bodrum katına hapsederek limana götürdüğünü dile getirdi.
El-Hasi, götürüldükleri limanda elleri ve ayakları kelepçeli halde bir süre tutulduklarını, yanlarına gelen İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in kendilerine 'Sizler Hamas'ı destekliyorsunuz.' dediğini, kendilerini hapsin yanı sıra işkence ve baskı altında tutmakla tehdit ettiğini belirtti. Avrupa, Türkiye, Kuzey Afrika, Latin Amerika ve ABD'dekilerin yanı sıra barıştan yana Yahudilerin gıda ve ilaçla geldiğini söyleyen el-Hasi, Ben-Gvir'in, diplomatik teamülleri ve siyaseti zedeleyerek, ırkçı, faşist söylemlerle konuştuğunu, uluslararası aktivistlere hakaret etmeye çalıştığını anlattı.
- 'Uçak Türkiye'nin bir armağanıydı'
Ömer el-Hasi, Ben-Gvir'in tehditlerinden sonra, işkence derecesine varan sıkı uygulamalara başlandığını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Aramızdaki yaşlılar da dahil acı çekeceğimiz şekilde ellerimizi arkadan bağladılar. Kadınlara hiçbir saygıları yoktu ve tutulduğumuz yer oldukça kötüydü. Liman civarındaki açık alanda bizleri 8 saat boyunca bu halde tuttular. Daha sonra da bizleri limanın hangarına alarak üst araması yaptılar. Tabii üst aramaları korkunçtu. Üstümüzdeki her şeyimizi aldılar. Çantalarımız ve özel eşyalarımız tümüyle burada kayboldu. Sabahın erken saatlerinden itibaren de zırhlı araçlarla bizleri mahkumlar gibi aldılar. Bizleri işgal altındaki Filistin topraklarının güneyinde yer alan hapishanelere naklettiler.' Nakledildikleri yerde koşulların daha da kötüleştiğini ifade eden el-Hasi, 'İçme suyundan mahrum bıraktılar. Kötü koşullarda sürekli soruşturmaya alıyorlardı. Hapishanede bizlere ne yiyecek içecek ne de ilaç verdiler. Hapishaneye girer girmez üstümüzü çıkarıp başka kıyafetler giydirdiler ve Türkiye'nin gönderdiği uçağa bininceye kadar bu kıyafetlerden kurtulamadık. Uçak Türkiye'nin bir armağanıydı. Bu güzel karşılama ve cömertlikleri için Türk yönetimi ve halkına teşekkür ediyoruz.' diye konuştu. Ömer el-Hasi, Türkiye'nin bu güzel karşılamasının kendilerine yaşadıklarının hepsini unutturduğunu vurgulayarak, 'Bizi üzen tek şey Gazze'deki Filistinli çocuklarla buluşamamamız oldu.' dedi.