Türkiye'de uygulanmakta olan vergi sistemini yapılandıran vergi kanunlarında sürekli değişiklik yapılıyor. Özellikle son çeyrek yüzyılda yasama sürecinde uygulanmakta olan 'Torba Kanun' anlayışıyla gerçekleştirilen yasal düzenlemelerin birçoğu vergi kanunlarında değişiklik yapan düzenlemeleri içeriyor. Bu değişiklikler sonucunda belli bir mantığa dayanması gereken vergi düzenimizde eksen kayması yaşanıyor. Vergi kanunlarındaki değişikliklerin başlıca nedenleri; kaynak yaratmak, ekonomik sistemi teşvik etmek, vergi tahsilatını hızlandırmak vatandaşla uzlaşmak ve tahsilat sağlamak amacıyla vergi affı gelmektedir.

Vergi kanunlarındaki bu değişiklikler sonucunda ekonomide kullanılmakta olan sermayenin fonlanması zorlanmakta, mevcut sermaye dolaylı vergiler nedeniyle eksildiğinde ortaya çıkan fon ihtiyacının maliyeti artmakta ve nihai olarak ekonomi, vergi kanunlarındaki çarpıklık nedeniyle kilitlenmektedir. Bu süreç işletmelerin kapanmasına, bazılarının iflas etmelerine bile neden olmaktadır. Vergi uygulamaları adeta ekonomiyi bir çember içinde hapsetmektedir.

Ekonomideki bu sıkıntılar büyük ölçekli sermaye yapısına sahip işletmelerin ve yabancı sermayenin lobi faaliyetleri sonucunda bu kesimlerin işini kolaylaştıran teşvik tedbirleri getirilirken, küçük ve orta ölçekli işletmelerin ve özellikle mikro işletmelerin ekonomi içindeki payı her geçen gün azalmakta, hatta bazılarının ekonomi dışına çıkmalarına neden olmaktadır.

Yukarda anlatılan nedenlerle Türkiye'de ekonomik büyümeyi ve istihdamı arttıran bir vergi sisteminin yeniden inşa edilmesi ve yapılandırılması gerekmektedir. Bu bağlamda vergi kanunlarında büyümeyi arttıran etkiye sahip düzenlemelerin yanı sıra istihdamı arttıran etkiye sahip vergi düzenlemelerinin de yeniden inşa edilecek vergi sisteminin temel hedefleri arasında yer almalıdır. Bu amaçla vergi kanunlarında istisna ve muafiyetler düzenlenirken yalnız büyük ölçekli ve yabancı şirketler için değil, küçük ve orta ölçekli işletmeler ile mikro işletmeleri de kapsayacak nitelikte ve yeterlilikte olmalıdır.

Ekonomik büyümeye odaklanarak yapılandırılacak yeni vergi sisteminde vergi adaleti ihmal edilmemelidir. Gelir vergisi tarife basamakları, vergi adaletini esas alarak sosyal devlet ilkesine uygun olmasına özen gösterilmelidir. Bu çalışmalarda bölgesel kalkınmada denge gözetilmelidir.