0

Eğitim toplumsal bir işlevdir. Eğitim sistemimizin geliştirilmesi, desteklenmesi ve yetenekli, başarılı insan kaynağının yaratılması önemlidir. Bu konuda girişim, tasarım ve uygulamaları planlamak, eşgüdüm ve katılım sağlamak devletin görevidir. Toplumun aydınlanmasına, çocuklarımızın eğitimine, ülkemizin ekonomik kaynaklarının yönlendirilmesine öncülük edilmelidir. Çağdaş dünya ülkesi olmanın tartışmasız sorununun eğitim olduğunun bilincinde olunmalıdır. Eğitimde öncü rol bilimdir. Toplumun eğitim konusunda alınacak kararlar bilimsel çabanın gelişim sürecinden geçirilmelidir. Toplumumuzun tarihi, coğrafi, etik, estetik ve sosyal değerlerine özen gösterilmelidir. Türk insanının profilinin geliştirilmesine, çağdaş, aydın ve bilimsele yönelik projelere evet. Geriye dönüşe, karanlıklara gidişe hayır denilmelidir.

Atatürk, toplumun ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda, kalkınmasını sağlamanın ana aracının eğitim olduğunu belirtmişti. Bu nedenle de: 'Eğitim işlerinde mutlaka başarı sağlanmalıdır.' demiştir. Öğretmenlere bir söylevinde: 'Bir ulusun kalkınmasının temel unsuru eğitimdir.' diyerek çağdaş ve uygar kalkınma yolunun olduğunu çizmiştir. Cumhuriyetimizin kuruluşu aşamasında 'eski eğitim sisteminin milli bir karakter göstermemesi, çağın gereklerine uymaması, toplumun isteklerini yanıtlayamaması, ezbere dayalı, yaratıcılıktan ve bilimsellikten uzak olması,, nedenleriyle 3 Mart 1924'te Eğitim Birliği Yasası (Tevhid-i Tedrisat) kabul edildi. Bu yasanın gerekçesi: 'Yurdumuzda Cumhuriyet öncesi ikili eğitim-öğretim vardı. Bir ulusun kültür ve eğitim siyasetinde, düşünce ve duygusunda birlik sağlanmasında 'Öğretim Birliği' bilimsel, çağdaş ve yararlı görülmüştür. Bir ulusun bireyleri ancak bir eğitim görebilir. İki türlü eğitim, iki türlü insan demektir.' anayasanın 174. maddesinde Eğitimde Birlik (Tevhid-i Tedrisat) yasasına göre: 'Anayasanın hiçbir hükmü, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve Türkiye Cumhuriyetinin Laiklik niteliğini koruma amacını güden , inkılap kanunlarının, anayasanın halkoyu ile kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılmaz ve yorumlanamaz,, denilmektedir. 174. maddenin içeriğine aykırı bu yasayı ortadan kaldırmaya yönelik çalışmalar toplumda ayırıcı ve ikilemli bir eğitim sistemi demektir. Eğitimde Birlik Yasası ile 'Din hizmetlerinin yerine getirilmesiyle yükümlü memurların yetişmesi için ayrı ayrı okullar açılacaktır.,,denilmektedir. Açılacak bu okullar imam hatip liseleridir.

Bugün yapılmak istenen: İmam hatip okullarının alanlarının dışında yüksek öğretime geçişini kolaylaştırıcı çalışmalardır.

Yükseköğretim kurumlarının her alanı için öğrenci hazırlayan resmi, özel Anadolu, fen, yabancı dil ağırlıklı gibi liseler vardır. Meslek liselerinin amacı ve alanı da ayrıca belirlenmiştir. Durum buyken imam hatip liselerinin Eğitim Birliği Yasası'nın 4. maddesinde değişiklik yapmak 'Hem mesleğe hem de yükseköğretime öğrenci hazırlayan okul deyişiyle' yeni ve farklı bir yapılaşma getirilmek istenmektedir. Bu değişimler ayırıcı ve yararsız olup toplumsal değildir.

Bireysel ve kurumsal eğitimde ve öğrenmede değişim isteniyorsa: 'Korumaya muhtaç, eğitime muhtaç, özürlü çocukların eğitimi, teknik ve teknolojinin tüm okullara ulaştırılması, eğitimde çağdaş sistem, eğitimde kalite ve öğretmen eğitimi gibi konularla ilgili projeler hazırlanmalıdır..,, 92 yıldır aydınlık bir gelecek adına sürdürülen 'Eğitimde Birlik, Yasası ile oynanmalıdır. Dini ve ideolojik uygulamalar eğitimin içine çekilmemelidir. Devrim yasalarına aykırı uygulamalardan kaçınılmalıdır. 'Millet Mektepleriyle' başlayan 'Eğitimde Birlik' uzun bir çalışmanın sonunda 'Alnımızda bilgilerden bir çelenk,' diyerek yol alan öğretmenler, yüreklerinde taşıdıkları eğitim ışığı ile toplumu aydınlattılar. Köy Enstitüleri, öğretmen, yüksek öğretmen okulları gibi eğitim deneyimlerimiz dini ve ideolojik amaçlarla kapatıldı. Köy Enstitüleri işlevlerini bugüne kadar sürdürüyor olsaydı bugün okuma yazma oranı yüzde yüzü bulacaktı. Eğitimde Birlik 'Tevhid-i Tedrisat', aydınlanma, çağdaşlaşma ve yenileşme adına 92 yıl önce başlatılan önemli bir çığırdı. Amaç: Çağdaş ulusların seviyesine değil, onların ilerisine ulaşmak olmalıydı.

Böylece nitelikli bir eğitime ve kalkınmanın temeline ulaşacaktı.

Sonuç: Ulusumuzun ekonomik, kültürel, sosyal ve eğitim alanlarında önemli sorunları varken, ilerleme gösterilen alanları budamaya çalışmak, sorunlara sorun katmaktır. Eğitim ve kültür alanlarında akla, deneye ve uygulamaya öncelik verilmelidir. Konuların seçiminde aklın aydınlanması ön planda tutulmalıdır.

Özgür düşünebilen, sorgulayan, laik eğitim amacına yönelik sistemler toplumumuzun vizyonu olmalıdır. Sivil toplum örgütleri ve tüm kuruluşlar da bu irdeleyici konularda duyarlı olmalıdır.