Merhum Necmettin Erbakan'ın elinden İslami hareketi alıp, Fethullah Gülen isimli terör örgütü liderine teslim etme operasyonu olduğu kadar milletin kasasını namussuza, haramzadeye vermek olan,gençlerimizin, kızlarımızın hayallerini, geleceklerini çaldıkları gibi, Büyük İsrail'in, Büyük Ermenistan'ın, Kürdistan'ın ve daha önemlisi bayraktarlığını, müdafiliğini yaptığımız ehli sünnet dinamiğini yerle bir etmeyi amaçlayan 28 Şubat davasında 21 komutana müebbet hapis cezası çıktı. Ceza onanırsa rütbeleri sökülecek, hapis yatacaklar. Muhabbet kuşları gibi mi müebbet kişileri gibi ceza kesecekler bilinmez ama 28 Şubat mahkum edildi. Sanıkların vekili bile yargılamanın şüphe bırakmayacak kadar adil olduğunu, savunmaların sonuna kadar dinlendiğini söyledi. Kimini kazığa oturtmak isteyen, kimilerini bir kaşık suda boğan o kudretli generaller mahkum edildi. Tarihe rütbeleri sökülmüş şerefli Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bir mensubu olarak değil, şerefsiz devrimbaz kodamanların, haramzadelerin elinde piyon olmuş, nifaklarının münafıklarının elinde bozuk para gibi harcanmış vatandaş olarak geçecekler. Artık görev savcıların, devrimbazların, gavurun ekmeğini yiyip kalem sallayan kalemşörlerin, milletin parasını iç eden haramzadelerin peşine düşmeli…

Uzun yazmayacağım bugün. Çünkü aynada görünen bizim, ümmetin, milletin yansımasıdır artık. Slovak aydın Zizek der ki; 'Hikayeleri bilmedikleriniz en büyük düşmanlarınızdır' Bizim hikayelerini bildiklerimizi bırakın bildiklerimize bile gösterdiğimiz tahammülsüzlük neyin nesidir ? Olan biten hep bizim gözlerimizin önünde, atalarımızın, ecdadımızın gözleri önünde oldu. Olan biten, yaşanan hep orta yerdeydi. Ancak gene anlamadık. Kim var ? denildiğinde; sağına soluna bakmadan bir adım öne çıkacak gençler, inanmışlar, adanmışlar beklerken önünde kim varsa ileriye itekleyen, tekmeleyenler görmeye başladık. Biz ne zaman bu kadar kin ve nefret dolu olduk? Biz ne zaman 'İslam kardeşliği' nutukları atarken, birbirimizi, etrafımızı imar yerine imha eder hale geldik. Yalnızca bir kesime değil dediklerim…Bu toprağın çocuklarına… Aynı hamurun ekmeklerine, aynı kilimin desenlerine, aynı kolun parmaklarına…

Vallahi 50 yaşına geldim şu sözü hep duyar oldum: 'Ülkemizin geçtiği zor dönemeç…' ne dönemeçmiş ama? Bilirim. Bilmez miyim; bu topraklar her zaman zordu. Her zaman kan vardı. Her zaman parmak tetikte, el kılıçtadır. Her zaman göz birbirini kollar. Önünü arkanı, sağını solunu…Ama zor zamanda sırtını dayayacağın, can kardeşin, kan kardeşin, dava kardeşin vardı. Hani? Göster bana, hele bir say ! Sağdan kaç kişi, soldan kaç kişi…

Ne zaman sorsalar 'Gül, Erdoğan'a karşı aday çıkacak mı diye?' içim niye sız eder ? Hemen aklıma Cemel vakası gelir. Fitnenin iç savaşı…Yakın tarihimizde gelelim. Emir Kuşdemir'in 'Bizim Dergah' Dergisinin basılmasıydı. Basan ülkücü, basılan ülkücüydü. Mamak'ta C-5 adlı işkencehanede, insanlık dışı işkencelerin yapıldığı kişilerden biriydi Emir Kuşdemir…

Baskında yaralanmıştı. Elbette ileride görülecekti ki yaralanan yalnızca Emir Kuşdemir değildi. Yangını gören üzerine benzin döktü, yarayı gören gelip gidip kabuğunu kanattı.

Erbakan'ın diri diri siyasi mezarlığa gömülmek istenmesi başka bir yara değil mi sinemizde… Evlatları, öğrencileri, arkadaşları… Rejimin dövdüğünü, Siyonizmin ezmeye çalıştığını, Haçlı seferinin üzerinde tepinmeye çalıştığını ne çabukta yapabildik.Bunda belki hayr çıkarmaya çalıştık. Yeniden, yeniden diyerek bu kez yakamızı, paçamızı, imanızı kaptırmadık mı FETÖ denen örgüte?. Bu kez kaldığı yerden yeniden MHP'ye yöneldiler… Vatan nöbetinden geri durdurmaya, işgal etmeye, gaspetmeye çalıştılar…Yeniden ayağa kalktık. Yeniden millet kenetlendi. Can verdik.

Önümüzde yine tarihi bir dönemeç… Sizi size kırdırmak isteyenler var.. Abdullah Gül'ü, Recep Tayyip Erdoğan'a kardeş kılmamak için elinden geleni yapıyorlar. Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül'ün kardeşidir. Milli Türk Talebe Birliği sıralarından beri öyledir. Temel Karamollaoğlu abileridir. Ta MSP'den, İskender Paşa'dan beri öyledir… Dün birdiler. Onları ayakta tutan, bir tutan, diri tutan imamiyede ki Zattı… Şimdi ?

Biz Hz. Aişe'yi, Hz. Ali'ye kardeş yapamadık. Bakın İslam tarihine… Ordu toplayanlar, birbirinin üzerine yürüyenler, birbirini öldürenler… Müslümana, Müslüman kanını döktürenler. Ne için ? Büyük ibretlik öyküsüdür anlayanlara…

İmam Hatipler kapatıldı sesinizi çıkartmadınız, başörtüler açıldı gık yapmadınız, sünnete çattılar ağzınızı bıçak açmadı. FETÖ protestan bir din icat etti görmezlikten geldiniz, ümmet düşmanları cirit attılar bilmezlikten geldiniz. Çıkıp anlatmadınız, çıkanları ehli tasavvufa, alimlere sosyal medya mahallesinin serseriyle bir olup siz de dayak attınız. Allah aşkına siz nesiniz ? Bu kadar İlahiyat Fakültesi, bu kadar akademisyen…Niye var ? Ne işe yarar ?

Gül'ü Erdoğan'a kardeş kılabilecek misiniz ? Kardeşlik hukukunu korumak için bir şey diyecek; yazacak mısınız ? Yoksa Hav'eb'in köpeklerinin havlaması da mı sizi yolunuzdan alıkoyamayacak?