Kişisel çıkar tehdidi, finansal veya diğer bir tür çıkarın, denetçinin yargısını veya davranışını uygunsuz şekilde etkilemesi tehdididir. Bu tehditlerin bağımsızlığa etkisi göz ardı edilemeyecek kadar fazladır.

Denetçiler uygulamada çeşitli şekillerde kişisel çıkar tehdidi oluşturabilecek durum ve ilişkiler ile karşılaşmaktadırlar. Bu sebepten bağımsızlık olgusu eleştirilerin odağında yer almaya başlamıştır.

Özellikle artan iş baskıları denetimin fonksiyonlarını yeniden tanımlamış ve denetim firması ile müşteri işletme arasındaki ilişkileri de etkilemiştir. Artık ilişkiler klasik denetim anlayışının gerektirdiği ile sınırlı kalmamakta, denetim firmasının müşteriye risk yönetimi, iç denetim, stratejik yönetim danışmanlığı, insan kaynakları danışmanlığı, yatırım danışmanlığı gibi geniş çaplı hizmetler sağlamasıyla daha da karmaşıklaşmaktadır. Bu noktada denetim firması ile müşteri işletme arasındaki ilişkilerin düzeyi karşılıklı çıkar elde etme olgusu temelinde bağımsızlık açısından yeniden sorgulanmaktadır.

Artan rekabet ve diğer güvence dışı hizmetlerin sunumu gibi gereklilikler doğrultusunda kişisel çıkar tehdidi oluşturabilecek durumlardan ücret konusu yazımızda kısaca açıklanmaya çalışılacaktır.

Denetim faaliyetleri açısından uygulamada ücret iki şekilde oluşmaktadır. Birincisi normal ücretlerdir. Bu ücretler denetim firması tarafından sunulan faaliyetlerdeki denetçinin çabaları, risk önleme ve normal seviyede hedeflenen karı da içerisine alan fiyatlardan meydana gelmektedir. Normal ücretler denetlenen işletme büyüklüğü, işletmenin karmaşıklığı ve işletme riski gibi faktörlere bağlı olarak hesaplanmaktadır. İkinci şekilde ortaya çıkan anormal ücretler ise, tamamıyla denetçi – müşteri ilişkisine bağlı olarak ortaya çıkan ve denetlenen işletme açısından farklılık gösteren ücretleri kapsamaktadır.

Yürütülen denetim faaliyetinde anormal ücret söz konusu olduğunda denetim kalitesi ile ilgili olumsuz bir sorgulama da başlamaktadır. Bir denetim firmasının özellikle mevcut sözleşme maliyetinin altında bir denetim ücreti belirlemesi, denetçinin bağımsızlığını tehlikeye düşüren bir durum olarak açıklanmaktadır. Denetçi bağımsızlığı ve ücrete bağımlılık arasındaki ilişki sıklıkla ampirik olarak incelenmiştir. Denetlenen işletme için belirlenen ücrete bağlı olarak denetçi bağımsızlığının etkilendiği ve dolayısıyla da denetçi görüşünün mesleki yeterlilik açısından istenilen kalitede olmadığı saptanmıştır. Akademik çalışmalar ile benzer bir şekilde etik kurallar içerisinde de denetim ücretleri detaylı bir şekilde açıklanmaktadır. Etik kurallara göre denetçilerin kişisel çıkar tehdidi yaratabilecek ücretler konusunu üç ayrı bölümde değerlendirmeleri gerekmektedir. Bunlardan ilki denetim şirketinin müşteri işletmeden almış olduğu denetim ücretidir. Bir denetim müşterisinden alınan toplam ücretin, denetim görüşü bildiren denetim şirketinin tek bir kilit yönetici/ortağın müşterilerinden elde edilen gelirlerin ya da denetim şirketinin aldığı toplam ücretlerin önemli bir bölümünü oluşturması durumunda, bu müşteriye olan bağımlılık ve müşteriyi kaybetme endişesi uygulamada kişisel çıkar tehdidi oluşturmaktadır. Ortaya çıkan tehdidin önemi denetim şirketinin faaliyet yapısı, köklü bir şirket mi yoksa yeni bir şirket mi olduğu ve müşterinin denetim şirketi için nitel ve/veya nicel önemi, müşterinin, ilgili kilit yönetici veya ortak ya da ofis açısından nitel ve/veya nicel önemi ve kilit yönetici veya ortaklara ya da ofisteki kilit yöneticilere veya ortaklara ait ücretlerin, müşteriden elde edilen ücretlere bağlı olma derecesi gibi faktörlere bağlı olarak değişmektedir. Sayılan faktörler açısından yapılan değerlendirme sonucunda tehdidin önemli olduğu sonucuna ulaşılırsa müşteriye bağımlılığın azaltılması, dış kalite kontrol gözden geçirmeleri veya kilit denetim yargıları/muhakemeleri için üçüncü bir tarafa danışılması gibi önlemler alınarak tehdidin kabul edilebilir bir seviyeye indirgenmesi gerekmektedir.