Belirsizliklerin ve krizlerin yoğunlaştığı, bireyselliğin ve turbo tüketim kültürünün birçok sorunu meydana getirdiği bir çağdayız. Teknoloji ve yapay zekanın bu denli gelişmesi geleceğe dair bireyleri ve toplumları daha da belirsizliklerle karşı karşıya bırakıyor.

Teknolojinin içerisine doğan gençler için bu durum her ne kadar avantajlı gözükse de belirli kültürel ve sosyal beceriler kazanılmadığı takdirde bugün öğrenci olan kişileri, meslek sahibi olan ve mesleğini kaybetme riskini taşıyan insanlardan daha dezavantajlı bir konuma sokuyor. Çünkü belirli bir çalışma deneyimi olan kişilerin mesleki teknik uzmanlık ve deneyimleri dışında bir çok becerileri kazanmış ve deneyimlemiş olma durumlarıyla avantajları var.

Gelişen ve hızlanan teknolojiyle beraber — özellikle yapay zeka karşısında, gelecekte hangi mesleklerin olacağını bilemediğimizi konuştuğumuz; hangi mesleğe ne kadar ve nasıl ihtiyacımız olacağını kestiremediğimiz bir zaman dilimindeyiz. Fakat tüm bu belirsiz koşullar karşısında hangi becerilere ihtiyaç olduğunu ve olacağını ön görebilecek çıkarımları yapabiliyoruz. Farkındalığı ve empati kabiliyeti olan duyarlı kişilere ihtiyaç olacak. İnsanlarla ilişki kurma ve iletişim becerileri yüksek olan bireylere. Kolektif becerileri kullanabilen, dayanıklılığı ve çevikliği olan insanlara ihtiyaç olacak. Eleştirel düşünceye sahip, yaratıcılık ve inovasyon kabiliyeti olan, problem çözebilen, sorumluluk alabilen, öğrenmeye açık kişilere. Bu insanlar fark yaratarak kendilerine yer bulabilecek ve başarılı olacaklar.