YAZARLAR

Tüm Yazıları Zeki Kentel

Çağdaş uygarlık seviyesi ve Türkiye'de İHL'ler

14.08.2019 10:19

 

Atatürkçülük; 1. Tam Bağımsızlık, 2. Hakimiyet bila kayd-ı şart milletindir, 3. Çağdaş Uygarlık Seviyesi ülküsü.
 

Yakın geçmişte “Türk asrı olacak” denilen 21. yüzyılda Türklüğün, Türkiyelinin durumu, Türk Dünyasının birliği yolunda; Türk Milletine, İslamlığa ve insanlığa sunacağımız medeniyet önerisi konularında kendimizi sorgulamamız gerekir.

 

Türkiye, bugün artık yalnızca bir ülkenin ve bir coğrafyanın adı değildir. Türkiye, bugün geçmişte inşasında etkin katkıda bulunduğu İslam medeniyeti ile İslam dünyasında ve gönül coğrafyasında bir umudun, bir hamlenin ve insanlık davasının adıdır. Türkiye, bugün sadece vatanımız değil, dünyada sesi olmayanların sesidir.

 

Anadolu insanının inancından beslenen dinamiği ile Kurtuluş Savaşı'nda zafere eriştikten sonra yeni devletin kuruluşunda kurucu irade, dünyayı soyup soğana çevirmiş vahşi batı'yı "Medeni Alem" tanımı ile kendine örnek almıştır. Yeni kimlik inşasına dönük bütün seküler çabalara rağmen Anadolu insanının inancını sahiplenişi kısıtlanamamıştır.

 

Medeni Alem dediğimiz vahşi Batı, "Medeniyetler Çatışması'nda İslamı ezeli ve ebedi düşman olarak tanımlamaktadır. Türk Milleti ve Türklük Batı'nın dışladığı İslam Medeniyeti içinde yer almaktadır. Şimdi yeni bir aşamaya geçiyoruz ki bu kaçınılmaz olarak böyle olacaktır. Dünya çapında akademisyen, sporcu, bilge, sanatçı, alim, kâşif, siyasetçi, bürokrat vb önderlik yapacak kişileri yetiştirmemiz gerekiyor. Bunun da koşulları artık farklı. Tekniği farklı, usulü farklı, dili farklı. “Zamanın ruhunu yakalamak” dediğimiz bu husus, tam da bu dönemin en önemli farkını anlatıyor.

 

50-60 yıl önce bir imam, bir vaiz, bir ilahiyatçı yetiştirmek çok önemliydi ve hatta hayatiydi. Çünkü çok acil ihtiyaçtı, temel ihtiyaca dönüşmüştü. 1949’da CHP’li bir milletvekilinin söylediği gibi cenazeyi kaldıracak insan kalmamıştı. İmam Hatip serüveni de böyle başlıyor, bir sonraki aşamada inanç sahibi, doktor, mühendis de olsun fikriyle devam ediyor.

 

İmam-Hatipler

Türkiye’de başka hiçbir okul türü için Anadolu insanının bu okulları sahiplenişindeki iradesi ve gücü kadar etkin olmamıştır. Bu okullar için Anadolu insanını, halkı seferber eden sebepler neler olmuştur? Halk bu okullarda ne bulmuş, neden adeta bir “dava” algısı ve inancı içinde tam bir özveri örneği sergileyerek bu okullar için mücadelede en etkin şekilde yer almıştır?

 

CHP’nin 2 Aralık 1947 tarihindeki 7. Kurultayında laiklik uzunca tartışılmış ve bu kongreden sonra CHP’nin laiklik uygulamalarında yumuşamalar görülmüştür. Sonuç olarak 30 Aralık 1948’de “imam hatip kursu” adıyla kurs düzeyinde de olsa imam hatipler açılmıştır. Ancak imam hatip liselerinin Türk eğitim sistemi içerisinde kalıcı ve güçlü olarak yer almaya başlayacağı tarih 13 Ekim 1951’dir. DP, Tevhid-i Tedrisat Kanunu’na dayanarak imam hatip okullarını açmış; bu tarihten itibaren imam hatip okulları hem sayı hem de öğrenci açısından sürekli bir artış göstermiştir.

 

İmam hatip okullarının asıl yükselişi, 1973 yılında yükseköğretime geçiş hakkının tanınması ve 1976 yılında kız öğrencilerin kabul edilmeye başlaması ile olmuştur. Bu kısa tarihçe, imam hatip liselerinin bir cumhuriyet projesi olduğunun göstergesi kabul edilebilir. Ancak sadece kısa tarihçesi değil, bu okulların programları da geleneksel İslami eğitimden farklı olarak kurgulanmıştır. Bir tarafında müspet bilimlerin, diğer tarafında dini bilimlerin yer aldığı yeni programı ve farklı eğitim-öğretim kadrosuyla da imam hatip liseleri bir cumhuriyet projesi olmuştur.

 

Bugün hem bölgesel hem de küresel anlamda gücümüzün farkındayız ve bu gücü diplomatik zeminde ortaya koymak bakımından ilkemiz, ulusal çıkarlarımızın korunması, demokrasi ve barış temelinde insanlığın ortak iyiliği olacaktır. Türkiye, bugün artık yalnızca bir ülkenin ve bir coğrafyanın adı değildir. Türkiye bugün bir umudun, bir hamlenin ve insanlık davasının adıdır ve Türkiye bugün, yalnızca vatanımız değil aynı zamanda vazifemizdir. İşte bu sebeple umudu diri tutmak, insanlığın ortak iyiliğini amaçlayan bir hamleyi neticeye ulaştırmak ve vatanı vazife bilen bilinci güçlendirmek için Türkiye'yi yücelteceğiz, büyüteceğiz ve geleceğini parlak kılacağız.

 

Öncü kuşak geliyor, gelecek, gelmek zorunda. Bu kaçınılmaz. Sosyolojik olarak da inanç olarak da gelecek bizimle şekillenecektir. Türklük ezelden ebede kurduğu medeniyetler ile İslam Medeniyetinde, Selçuklu-Osmanlı diye etkinliğini son olarak, üçüncü bir İslam medeniyetinde de gösterecektir. Bu çaba bizi önemli bir yere getirecektir. Onun için önder, öncü nesillerin ortaya çıkması gerekiyor. Bu yönüyle ideali olan, derdi olan herkes aslında potansiyel önderdir.

Haberler

Ekonomi

İran ile ticaret hacminde 30 milyar dolar hedefi

Ekonomi

Küresel piyasalar karışık seyrediyor

Gündem

Emeklilere bayram ikramiyelerinin ödeme takvimi belirlendi

Ekonomi

KOBİ'ler yeni dönemde KOSGEB destekleriyle büyüyecek

Gündem

Yapay zeka girişimleri 7 yılda 33 kat arttı

Gündem

İstanbul'da köprüler Pakistan Milli Günü için ışıklandırıldı

Gündem

Yaşlanan nüfusun çalışma hayatına olumsuz etkilerine karşı ''kadın istihdamı'' önerisi

Gündem

Türk Devletleri Teşkilatının tarım bakanları Kazakistan'da toplandı

Gündem

Türksat 6A'da sona yaklaşılıyor

Ekonomi

KOSGEB geçen yıl 107 bine yakın işletmeye destek verdi

Gündem

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bayram tatilinin kamu çalışanları için 9 güne çıkarılacağını açıkladı

Gündem

Çanakkale Şehitler Abidesi'ne Türk bayrağı yansıtıldı