Yakında Ölecekmişsin!

Hani insan hastaneye girerken bile kendini kötü hisseder ve enerjisi düşer; acaba bu ilacı alabilecek miyim, bu tahlil nasıl çıkacak gibi endişe yaşar ya, bu endişeleri yansıtmayan hekimler çok özel insanlar gerçekten.

Bu tür destekleri insanlara verebilen korku ve endişeyi yaşatmayan hekimler ne kadar önemli insanlar, değil mi?

Bu arada doktora, kadına - kıza, daha doğrusu canlıya şiddet gösterenleri gerçekten uzun yıllar mahpushaneye atılması zorunlu bana göre.

İşin en vahim tarafı ise, yıllarca bilginin ve kitapların içinde olan birisine, hiç okumayan, araştırmayan, neyin neden nasıl olduğunun farkında bile olmayan insanların bilginin içindeki insanlara “kötü” davranması gerçekten kabul edilemez bir sorun..

Çünkü şiddet tedavi gerektiren bir çeşit ruhsal hastalıktır ve tedavi gerektirir.

Adam karısı ile birlikte doktora gider. Muayene bittikten sonra doktor odasından çıkıp kadının yanına gelir ve;
- Kocanızın ölmemesini istiyorsanız şu kağıda yazdıklarımı harfiyen uygulayın, der.
1. Sabahları güler yüzle bir kahvaltı hazırlayın ve işe mutlu gitmesini sağlayın.
2. Öğlenleri eve geldiğinde güler yüzle karşılayın ve güzel bir öğle yemeği ile takdir edildiğini hissettirin. Böylece günün geri kalanını iyi geçirmesini sağlayın.
3. Akşamları eve geldiğinde özellikle yemek güzel olmalı. Yemekten sonra iyi dinlenmesini sağlayın, hatta ayaklarına masaj yapın.
4. Haftada en az üç kere akşamları beraber dışarı çıkıp gezin. Eğer bu dediklerimi yaparsanız kocanızın sağlık yönünden hiçbir sorunu olmayacak...

5. kocanızın bir dediğini iki etmeyin, canı ne istiyorsa hemen yerine getirin, hiçbir isteğine itiraz etmeyin… Ancak böyle davranırsanız uzun yaşar, sağlıklı olur aksi halde kaybedersiniz!

Tamam, der adamın karısı. Siz hiç merak etmeyin ben ona çok iyi bakarım…
Eve geldiklerinde adam karısına sorar;
- Doktor sana ne dedi?
Karısı cevap verir;
- Ölecekmişsin.

Teşhis, tedavi ve sonuç bu olsa gerek!

[(*1) Önemli not: Bu hikâyenin ana teması internet ortamında dolaşan bir yazı. Ben öyküleştirip yazdım. Ana temanın yazarının ve çevirinin kime ait olduğunu bilmediğim için özür dileyerek yazamıyorum.]