EUROSTAT (Avrupa İstatistik Ofisi) verilerine göre, Avrupa Birliği ülkelerinden Türkiye'ye ithal edilen plastik atık sayısı 2004 yılından bu yana 173 kat arttı. Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında en çok çöp ithal eden ülke konumunda. Ülkeye sadece Avrupa'dan 2019 yılında gelen 14 milyon ton atığın 582, 296'sı plastikti. Bu her gün 213 kamyon dolusu plastiğin ülkeye boşaltıldığı anlamına geliyor. Hatta on gün önce, Adana'nın Karahan Mahallesi'nde, bazı firmaların yurt dışından ithal ettiği çöpler yol kenarına döküldükten sonra yakıldı. Mahallede yaşayanlar, yaşananlara anlam veremedi. Peki Türkiye neden çöp ithal ediyor?
Genel kanının aksine plastiğin büyük bir kısmı geri dönüştürülemiyor. 1950'li yıllardan beri geri dönüştürülen plastiğin oranı yalnızca %9. Geri kalan 70 yılda insanların ürettiği plastik günden güne arttı. İklim değişikliği, küresel ısınma ve çevre sorunları kaygıları nedeniyle başta Avrupa ülkeleri, ürettikleri (ve geri dönüştüremedikleri) atıkları hasır altı edecek destinasyonlar aramaya başladı.
Çin, 2018 yılına dek bu atıkların en büyük alıcısıydı. Aynı yıl gelen ithalat yasağı AB ülkelerinin çöpleri için başka alıcılar aramasına neden oldu. Yeni destinasyonun Türkiye olmasıyla ülkenin çöp ithalatı 2016 yılı başında ayda 4.000 ton iken 2018 başında aylık 33.000 tona, 2019'da ise 48.500 tona çıktı.
Çin'de uygulanmaya başlanan yasak sonrası plastik akışı Vietnam, Tayland ve Malezya'ya yöneldi. Nitekim bu ülkeler çok geçmeden plastik atık ithalatına çeşitli sınırlamalar getirdi. Sınırlamaların ardından plastik çöp akışı Hindistan, Endonezya ve Türkiye'ye doğru kaydı.
Vietnam, Tayland ve Malezya aksine Türkiye'de herhangi bir kısıtlama henüz söz konusu değil.
Avrupa'nın çöpü bizimkinden daha mı iyi?
Türkiye AB ülkeleri arasında plastik üretiminin en yoğun olduğu ikinci ülke. Buna rağmen en çok çöp satın alan ülke konumunda. Bunun nedeni, örneğin İngiltere'den satın alınan çöpler geri dönüştürülebilir iken, Türkiye'nin çöpleri doğru atık toplama stratejisi olmadığı için gerçek anlamda çöp.
Gelişmiş ülkelerde var olan katı atık kuralları, bu ülkelerin çöplerini ithal edebilmesi için büyük olanak sağlıyor. Her vatandaşın, her hanenin, her kurumun çöplerini atmadan evvel ayrıştırması, gerekirse yıkaması ve çöpün türüne göre kategorize etmesi gerekiyor. Ancak Türkiye'de gerek plastik, gerek karton, gerek cam aynı çöplüğe döküldüğü için atıklar kirlenerek geri dönüştürülemez bir noktaya ulaşıyor. Bu pislikle uğraşmak istemeyen firmalar için de temiz çöp satın almak maliyetleri oldukça düşürüyor.
Türkiye OECD ülkeleri arasında çöplerini en az geri dönüşüme sokan ikinci ülke. Türkiye yalnızca çöplerinin %1'ini geri dönüştürebiliyor. Kalanıysa atık alanlarına terk ediliyor. Diğer ülkelerden ithal edilen çöpler işlem gördükten sonra yine ülke topraklarına gömülüyor ya da atılıyor.
Bu eksiği kapatmak için evvela belediyelere iş düşüyor. İnsanların çöplerini ayrıştırması için teşvikler verilmesi, türlerine göre ayrı çöp konteynerleri konulması, atıkların birçoğunun aslında çöp olmadığı bilincinin oluşturulması oldukça önemli. Türkiye gibi zengin olmayan, israfın her türlüsüne toplumca savaş açması gereken bir ülke için yapılması gerekenleri yapmak zor değil, gerekli.
Ayrıca, insanların çöplerini atmadan evvel ayrıştırmak durumunda kalması, çöp kutusuna atılan her şeyin aslında çöp olmadığı bilincine varması önem teşkil ediyor. Zira çöp kamyonunun götürdüğü çöpler yok olmuyor.
Bunun yanında, yaşayacak diğer diğer nesiller için toplumun çevre duyarlılığını benimsemesi çok kritik. Zira piknik, mesire alanlarında veya sahillerde ''yere çöp atmayınız'' tabelası asmak pek faydalı olmuyor. Bir çocuğa, herhangi bir şeyi yasakladığınızda, sözlerinizi dinlemesi için o yasağın nedenini açıklamanız gerekir.
Türkiye'de atık konusunda kolektif bilincin oluşması hayati öneme sahip. Hem sokaktaki, hem de Avrupa'daki çöpten mahrum kalmamız için vaziyetin önemi tekrar tekrar açıklanmalıdır.
Ancak elbette kazın ayağı bu kadar basit değil. Çöp ithalatından sıradan bir işçinin ya da memurun hayatı boyunca kazanamayacağı kadar parayı birkaç imzayla kazanan şirket patronlarının bu durumda ne yapacağı bilinmese de tahmin edilebilir. Nitekim şirketlerin çöp ithal etmesindeki nedenin çevre faydası değil de kar hırsı olduğunu söylemeye gerek yok. Eğer daha çok para kazanılacaksa dışarıdan çöp almaya devam etmek isteyeceklerdir. Akdeniz'in en kirli sahillerinin Türkiye'dekiler olması kapital hırsın önemseyeceği bir şey değil.
Tabii bu durumda devlet yetkililerinin canhıraş halde bu şirketleri engelleyeceğine dair en ufak bir şüphem yok. Neden olsun ki? Devletin vasfı, amacı ve gayesi; vatandaşının iyiliği, sağlığı ve selameti değil midir?
Greenpeace Akdeniz Plastik Proje Sorumlusu Nihan Temiz Ataş, 'Türkiye kendi çöpüyle baş edemeyen bir ülke. Plastik çöp ithal ederek sıfır atık ülkesi olamayız. Kontrolsüz plastik atık ithalatı Türkiye'nin kendi geri dönüşüm sisteminde varolan sorunların artmasından başka bir işe yaramayacak. Bunu tonlarca plastik atığın bulunduğu alanın kime ait olduğu, atıkların nereden, ne zaman oraya getirildiği ve neden denetim yapılmadığına İzmir Kemalpaşa vakasında da gördük. Üstelik koronavirüs salgınında bu plastik atıkların virüsü yayma riski de gündeme geldi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın plastik atık ithalatını yasaklamasını, atık geri dönüşümüne ilişkin şeffaflık ve denetim mekanizmalarının arttırılmasını talep ediyoruz. Türkiye plastik çöplüğü olmasın!'