Tapu Sicili (II)

0

Taşınmaza ilişkin tüm işlemler, bu tapu kütüğü sayfası üzerinde yapılmaktadır. Taşınmaz üzerindeki ayni haklar ve şerhedilmiş alacak hakları açıkça, tapu kütüğünden görülebilmektedir.

2- Tescil İlkesi

Tapuya kayıtlı bir taşınmaz üzerinde ayni hak kurulması, devredilmesi ve sona erdirilmesi için tapu sicilinde yapılacak geçerli bir tescil işlemi gerekmektedir.

Nitekim MK’nın 1022. maddesinde de bu konuya temas edilmiştir. Adı geçen maddeye göre;

“Ayni haklar, kütüğe tescil ile doğar, sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.

Tescilin etkisi, kanunen öngörülen belgeler isteme, eklenmiş veya geçici tescil halinde belgelerin uygun zamanda tamamlanmış olması koşuluyla, yevmiye defterine yapılan kayıt tarihinden başlar.

Bir hakkın içeriği, tescilin sınırları içinde, dayandığı belgelere göre veya diğer herhangi bir yolla belirlenir.”

Madde metninden de anlaşılacağı gibi tapu sicili sisteminde, tescil işlemi yapılmaksızın tapulu taşınmazlar üzerinde, ayni hak kurulması, devri ve ortadan kaldırılması mümkün değildir.

Ancak tescil ilkesinin bazı istisnaları da bulunmaktadır. Örneğin; işgal, cebri icra, miras, kamulaştırma gibi tescil dışı, mülkiyet kazanılmış da olabilir. Bu gibi durumlarda, mülkiyet kazanılmış, başka bir anlatımla geçmiş olduğundan, sonradan yapılacak tescil açıklayıcı nitelik taşımaktadır.

3- Sebebe Bağlılık İlkesi

Tescil, bir taşınmaz üzerinde, ayni hakkın varlığını doğrudan etkilediği için hukuki anlamda esas itibariyle bir tasarruf işlemidir. Tescilin geçerli olabilmesi için kendisine esas teşkil eden geçerli bir hukuki sebebin olması gerekmektedir. Bu durum, “sebebe bağlılık ilkesi”nin bir sonucudur.

MK’nın 1024. maddesinde de ifade edildiği gibi bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanmaz. Bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan veya hukuki sebepten yoksun bulunan tescil, yolsuz tescildir. Böyle bir tescil yüzünden, ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyi niyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.

Tescile esas teşkil edecek hukuki bir sebep yok ise veya var olan hukuki sebep geçersiz ise tescil usulüne uygun olarak yapılsa da geçersiz olmaktadır. Nitekim Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin bu konuda verilmiş bir Kararı mevcuttur.