Somada karaelmasın gözyaşları dinmiyor. Somada kararan ekmeğin gözyaşında ölüm var. Alev duvarının ördüğü kara haber yüzlerce candı. Kara elmas emekçilerini ölüm vurdu. Ateş düşen evler, göz yaşı seline dönüştü. Somada başkaca yapacak bir iş yok ki! İşçiliğine mecbur tutsak bir yaşamı derin maden kuyularında, güneş ışığına özlemle geçen günler, aylar, yıllar Emekçinin ekmek kavgası, kime düşer bunun tasası?
Manisa Soma yürek burkan bekleyişlerin feci olayı, hüzün dolu bekleyişlerde, dinmeyen göz yaşları. İş güvenliği kültürünün gelişmediği ülkemizde kararan umutlar. Kazanç ve para hırsı "Gözünü toprak doyursun" diyesi. Somada, babasız evler, sönen ocaklar, tükenen umutlar ve hayeller kimin umurunda. Köle kampı mı, kömür ocağı kampı mı ayırdına varılmalı. Kömür karası bir gece ölüm kusuyordu. Suskun, cansız, kararmış ceset ceset gelen bedenler. Sönen umutlar, yaşanacak olan nice mutsuzluklara gebe.
Duyarsızlık ve ihmalin laneti, ölüm yağmurunda nice canları acımasızca kusuyordu. Suçlu kim, kimler? Suçlu ölenler mi, yoksullukları mı? Taze bedenleri mi? Genç fidanlar 15 20 yaşlarında, dalsız, budaksız, bahtsız baharı mı? Peki kim?.. Tomalarla savaşı, Somada göz yaşı tükenmeyen çileli halk mı?..
Kararan ekmeğin hüznü yürekleri dağlıyor. Acı dolu bekleyişlerde, bir umut, gözler yaşlı, nemli. Kara elmasın karası kızarmış gözlerde saklı. Geride kalan öksüz çocuklar, dul eşler, nişanlılar, çaresizliği çökük omuzlarında taşıyan analar, babalar; Canlara kesilen ölüm faturaları. Çile yoksulluğun, kader bilinçsizliğin yol arkadaşı. Yandaş, yakındaş, arkadaş her dem haklı, kazançlı. Vatandaş yoksul, haksız ve farklı. Adaletin bu mu dünya? Çok kazanma, kâr etme hırsının canlara ödetilen fatura bedeli
Uluslar Arası Çalışma Örgütünün (İLO) Madenlerde Güvenlik ve Sağlık sözleşmesini, 28 ülke imzalamışken, Türkiyenin iş verenler lehine imzalamadığı gerçeğine ne denilir ki! Sendikasız, taşaron işçi uygulaması, örgütsüz işçi uygulaması, örgütsüz köle gibi çalışmayı çağrıştırıyor. Demokrasi ve insan hakları bunun neresinde diye düşünüyorum. İnsan hayatı o kadar ucuz mu diye. Yetersiz iş güvenliği ve iş sağlığı ile çalıştırılan işçiler. Yetersiz beslenme, dinlenme ve insanca yaşama koşulları nerede? Kayıt dışı çalışma söylemleri iyice araştırılmalıdır. Sigortasız genç bedenler var mı?
İşçinin, alın teri beyin terine ve beden terine üç kuruş için karışıyor. Emekçi kardeşlerimizi yaşamlarının baharında uğurluyoruz. Uğurlar ola!.. "Derinden sarsıldı yüreğimiz,/ cansız bedenlere bakamaz gözlerimiz,/ kara elmasın karasında vicdanımız,/ para hırsı uğruna, gitti gider canlarımız", şiirimle duygularımı dile getirmek istedim. Hüzünlü ve yaşlı milyonlarca kalp Soma için atıyor günlerdir. Suskun, soru soran gözlerde umutlu bekleyişler. İnsan odaklı bir yaşamı hazırlamak ve sunmak yönetim erkinin siyasilerin temel işlevidir. Yalanın talanın, çalanın olmadığı güvenli bir yaşamı hazırlama görevi onlarındır.
Kömürün karası, Somanın yarası unutulmayacak. Somada iş kazası değil, ihmal ve duyarsızlık kazasının yol açtığı cinayetler söz konusu. İşçilerin emeği sedyelerle, tabutlarla ödendi. Kader denildi, bu oyuna. Ülkemizde trajediler bitmiyor ki. Önemli olan elde edilecek bir avuç kömürdür. Gerisi teferruattır (önemsizdir ayrıntıdır). "Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir" mi denilecektir. Güç çalışma koşullarını, emekçi işçi kardeşlerimiz canlarıyla ödediler, aşamadılar zorlukları.
21. yüzyıl bilim ve teknoloji çağıdır. Masal anlatılacak, öyküler, söylemlerle geçiştirilecek süreç değildir. Büyük devlet olma söylemle değil, eylemle olayı büyük olmayı gerektirir. İşçinin yüzlercesinin canını koruyamıyorsak, duyarsızsak bu nice büyüklüktür diye sormazlar mı? 21. yüzyılın akıl ve bilim çağı olduğu gerçeğiyle çağdaş ülkeleri örnek alarak, ölüm duvarlarını yıkmanın, yaşamı huzur ve güven dolu sürdürmenin yollarını araştırmak zamanı geldi ve geçiyor. Sen, ben kavgasının gergin yokuşu bıktırdı. Huzur, güven, umut dolu yarınlar dileklerimle tüm insanımıza, ölenlerin yakınlarına baş sağlığı diliyorum.