5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 16 ncı maddesi ile 641 sayılı Kalkınma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 31 inci maddesinde; Bakanlar Kurulunun en geç Eylül ayının ilk haftası sonuna kadar toplanarak kalkınma planları, stratejik planlar ve genel ekonomik koşulların gerekleri doğrultusunda gelecek üç yıla ilişkin olarak makro politikaları, ilkeleri, hedef ve gösterge niteliğindeki temel ekonomik büyüklükleri de kapsayacak şekilde Kalkınma Bakanlığı tarafından hazırlanan ve sunulan orta vadeli programı kabul edeceği, aynı süre içinde Resmi Gazetede de yayımlanacağı hükme bağlanmış ve merkezi yönetim bütçesinin hazırlanma sürecinin orta vadeli programın kabul edilmesiyle başlayacağı belirtilmiştir.
Bu kapsamda Orta Vadeli Program (OVP), Ülkemizde ilk defa 2006-2008 dönemi için hazırlanmış ve uygulamaya geçilmiştir. Bu yıl on birincisi hazırlanan OVP(2016-2018) 11 Ekim 2015 tarihli ve 29499 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Bu yılki OVP incelendiğinde geçmiş yıllardaki gibi metin kısmının ağırlıklı olduğu, dünyadaki ve Ülkemizdeki ekonomik gelişmelerin özetlendiği, temel amacın belirtildiği, makroekonomik hedeflerin ve politikaların alt başlıklarla sunulduğu, temel ekonomik büyüklükler ile kamu kesimi ve devlete ilişkin mali dengelerin ve merkezi yönetim bütçesinin rakamsal bazda gösterge, tahmin ve hedef (Program) şeklinde gösterildiği görülmektedir.
OVP'lerin hazırlanmasında bürokratik mekanizma içinde teknokratların ve uzmanların yoğun ve fedakarca çalışmalarını; bu tür çalışmaları yaşamış ve bilen biri olarak takdir etmekle birlikte, anılan OVP'lerin kapsamında değişiklikler yapılmasının faydalı ve gerekli olduğuna inanıyorum. Özellikle rakamsal verilerin artırılması, ana tablolarda akıllara gelebilecek sorulara yanıt bulunabilecek alt tablolarla desteklenmesi ve ekonomik risklerin rakamsallaştırılması; OVP'ye zenginlik katacaktır. Ayrıca, bazı spot ifadelerin Programın değişik bölümlerinde çok sık tekrar edilmesinin önlenmesi ve siyasi partilerin programlarını ve seçim bildirgelerini anımsatan bir dizayn ve üsluptan kaçınılması yararlı olacaktır. Ayrıca bu yılki OVP'de; cari fiyatlarla dolar cinsinden GSYH'ya ve dolar cinsinden kişi başına GSYH'ya yer verilmemiş ve bunların yerine; Satın Alma Gücü Paritesine (SAGP) göre dolar cinsinden hesaplanmış GSYH ve kişi başına gelir yayımlanmıştır. Dolayısıyla, 'GSYH'nın dolar bazında düşüşünün gösterilmek istenmediği' şeklindeki eleştirilerle karşılaşılmıştır. Resmi dokümanların veri sürekliliği ve şeffaflığı adına yanlış ve gereksiz bir girişim olması nedeniyle, böyle bir istatistiksel manevranın haklı olarak spekülasyonlara yol açtığı, Türk lirasının değer kazanması ve ekonomimizin ivme kazanması halinde bu durumun geçici olabileceği düşüncesindeyim.
Şimdi de dar bir zamana sıkışmış bütçe sürecini hatırlayalım ve seçimin doğal sonuçlarını değerlendirelim. Bilindiği üzere; 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı hazırlanmış ve Anayasanın 162. maddesine uygun olarak 15 Ekim 2015 tarihinde TBMM'ye sunulmuştur. Ancak, 1 Kasım'da yapılacak seçimi izleyen süreçte TBMM'de anılan tasarının 2016 yılından önce kanunlaşması hem takvim sıkışıklığı hem de yeni hükümetin kendi bütçe tasarını oluşturmak düşüncesi dikkate alındığında mümkün görülmemektedir. Dolayısıyla; yeni oluşacak TBMM'de öncelikle 2015 yılının bitiminden önce 2016 yılı için tahminen 3 aylık(6 ayı geçmemek üzere) bir geçici bütçe kanunu çıkarılacak, ardından ise 2016 yılında hem 2016 hem de 2017 yılları bütçe kanunu tasarıları görüşülerek kanunlaştırılacaktır.
Nitekim, bu fiili durumun ve sürecin etkilerini ve yansımalarını OVP'de yer alan aşağıdaki cümlelerden de görmek mümkündür.
'1 Kasım 2015 genel seçimleri sonrası kurulacak yeni hükümetin 2016 yılı merkezi yönetim bütçe tasarısını TBMM'ne göndermesinden önce 2016-2018 dönemini kapsayan bu OVP'de bazı güncellemeler gerekebilecektir.
Programın makroekonomik çerçevesi oluşturulurken; dönem içerisinde, iç siyasi belirsizliğin azalacağı, küresel büyümenin tedrici olarak artacağı, ticaret ortaklarımızın ılımlı büyüyeceği, finansal piyasalardaki dalgalanmaların ve jeopolitik risklerin azalacağı, Fed'in beklenen faiz artırım kararının ekonomimiz üzerindeki etkisinin sınırlı kalacağı, büyümenin finansmanında yurt içi tasarruflarla birlikte yabancı sermaye girişinin belirli bir katkıyı sağlayacağı, dış ticaret hadlerimizde göreli bir iyileşme olacağı varsayılmıştır.'
Dolayısıyla, gerek OVP'nin dayandığı varsayımlardaki gelişmeler gerekse siyasi iktidarın değişme olasılığı dikkate alındığında; seçim sonrasında OVP'de ve 2016 yılı bütçe tasarısında değişiklikler yapılması veya yeniden hazırlanması ihtimali yüksek olduğundan, anılan OVP'deki makroekonomik hedeflere ve verilere dayanarak ekonominin dinamiklerinin pozisyon almakta acele etmeyeceğini ve seçim sonrasında oluşacak yeni hükümetin 'hükümet programındaki' ekonomik hedefleri, mesajları ve bu kapsamda oluşacak nihai OVP değerlerini ve bütçe tasarısını beklemek konusunda sabır göstereceğini söylemenin yanıltıcı bir yorum olmayacağı düşüncesindeyim.