"Gelir vergisinin konusu gerçek kişilerin elde ettiği kazanç ve iratlar olup, verginin mükellefi gerçek kişilerdir. Belli bir faaliyetin vergilendirilmesi gibi bir durum yoktur. Aynı zamanda belli bir ortaklığın vergilendirilmesi de sözkonusu değildir. Ferdi veya ortaklık olarak bir faaliyetin kaynağını teşkil eden kişilerin gelirleri aldıkları paylar oranında vergilendirilir. Diğer bir ifade ile gelir vergisinin mantığında işte bütünlük vardır. Durum böyle olunca işin bitimi veya kazancın tespiti gibi hususların mükellef şahıs esas alınarak ve onun için tespiti gerekir. Gelirin şahsiliği ilkesi bunu gerektirir.
GVKnın 42. maddesinde yer alan, birden fazla yıla sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde kar veya zararın işin bittiği yıl tespit edilip tamamının o işin geliri sayılarak dahil edileceği hükmü, mükellefin faaliyetine normal olarak devam ettiği olağan durumla için getirilmiş kazanç biçimi olup konu bu açıdan değerlendirildiğinde, 42. madde hükmünün ancak mükellef müteahhidin ticari faaliyet ile bağlantısının devam ettiği durumlarda uygulanma şansı olabilir. VUKun 164. maddesinde yer aldığı üzere ölüm, işi bırakma hükmünde olduğundan, takvim yılı başından ölüm tarihine kadar olan kıst dönem, yıl içinde ölen kişi için vergilendirme dönemidir. Verilen beyanname de kıst dönem itibariyle hesap kesilip, ölen şahıs için o tarihe kadar elde edilen kar hesaplanmaktadır. Hesaplanan bu kar daha sonra varisler intikal eden ticari özvarlığın hesaplanması sırasında dikkat alınması gerekecektir.
Adı geçen karara Maliye Bakanlığı da katılmış ve Bakanlık oluru ile konu açıklığa kavuşturularak, tartışmalara son verilmiştir([1]).
Nitekim, Maliye Bakanlığı daha sonra yayımlamış olduğu bir Özelge ile Gelir Vergisi Kanunu açısından yapılacak işlemlerle ilgili olarak, kar ve zararın ölen yükümlü yönünden işin bitimini ifade eden ölüm tarihi itibariyle tespit edilip, varisler tarafından muris adına verilecek gelir vergisi beyannamesi ile Gelir Vergisi Kanununun 92. maddesi uyarınca 4 ay içerisinde beyan edilmesi gerekeceğini belirterek aynı görüşünü devam ettirmiştir([2]).
Vergi İdaresinin bu görüşüne karşılık, Danıştayın ölüm halinde kar-zararın işin bittiği yılda beyan edileceği, ölüm tarihi itibariyle hesap kesme yoluna gidilmeyeceği yönündeki farklı görüşünü yansıtan Kararın özeti([3]) aşağıdaki gibidir.
[1] Maliye Bakanı Oluru, 18.06.1993 Tarih ve B.07.0.GEL.072/7066 Sayılı. Bu konuda geniş bilgi ve ayrıntılı açıklama için Bkz. Nami ÇAĞAN, Vergi Hukukunda Süreler, (Doktora Tezi), Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No: 39, Ankara 1975.
[2] MBnin, 22.12.1995 gün ve B.07.0.GEL.0.40/4020-23-71385 sayılı Özelgesi; Süleyman KALKAN-Osman SARGIN, Birden Fazla Takvim Yılına Sirayet Eden İnşaat ve Onarma İşlerinde İş Devam Ederken Müteahhidin (Ferdi İşletme Sahibinin) Ölümü ve Varislerle İşe Devam Edilmesi Halinde Vergileme, Vergi Dünyası, Sayı: 191, Temmuz 1997, s. 63
[3] Dn. 4. D., 17.12.1986 Tarih ve E. 1985/4085, K. 1986/4052 Sayılı Karar; Ayrıca bkz. Servet ÖZTÜRK-Şuayip SEVGİ, Yıllara Sari İnşaat Onarım İşi Bitirilmeden Mükellefiyetin Sona Ermesi ve Vergilendirme, Vergi Sorunları Dergisi, Yıl: 16, Sayı: 107, Ağustos 1997, s. 100