YAZARLAR

Tüm Yazıları Mustafa Çifci

Sevgililer Günü

15.02.2019 09:16

 

Bir insanı görür görmez âşık olabilirsiniz, ama asla dost olamazsınız. MustafaÇifci

 

Zorlaşan yaşam koşulları bizi sevdiklerimizden uzaklaştırıyor. Yaşamın bir gün biteceğini hiç düşünmeden sanki uzun yıllar yaşayacakmışız gibi birçok şeyi erteliyoruz. Oysa yaşam sonsuz değil, her gün adım adım sona doğru yürüyoruz ve yaşamın bir tekrarı da yok. Her şey bir gün masal olacak... Bu gerçeği bildiğimiz halde çoğu zaman unutuyoruz; yaşamın güzelliğini ve mutluluğun küçük ayrıntılar içinde gizli olduğunu. Kimi zamanda, umutların, düşlerin, sevinçlerin ve yalnızlığın verdiği duyguları paylaşmaktan çekiniyoruz. Oysa yaşamda, tek gerçek olan, bir şeyleri sınırsız, karşılıksız paylaşabilmek, sevgiyle yaklaşabilmek.

 

Her şey zamanla değişmiş, kendi benliğinden ödün vermiştir. Bir tek gerçek insan sevgisi, bir tek gerçek aşk, kendi özünden ödün vermemiştir. Ne yokluklar, ne sefalet, ne kıyımlar, ne savaşlar aşkı yok edememiştir. Çünkü aşk, insanın özünü teşkil etmektedir. Çünkü aşk, yaşamın kendisi, paylaşmanın özüdür. Aşk, insanlık var oldukça yaşayacaktır.

 

SEVGİLİLER GÜNÜ'NÜN TARİHÇESİ

 

Sevgililer Günü'nün başlangıç tarihi eski Roma İmparatorluğu zamanına uzanıyor. Eski Roma'da 14 Şubat günü bütün Roma halkı için önemli bir gündü. Çünkü bu günde Roma tanrı ve tanrıçalarının kraliçesi olan Juno'ya duyulan saygıdan ötürü tatil yapılırdı. Juno ayrıca Roma Halkı tarafından kadınlık ve evlilik tanrıçası olarak da biliniyordu. Bu günü takip eden 15 Şubat gününde ise Lupercalia Bayramı başlıyordu.

 

Bu bayram halkın genç nüfusu için büyük önem taşıyordu. Bunun nedeni ise yaşantıları kesin kurallar ile sınırlandırılmış, bunun doğal sonucu olarak bir birliktelik yaşama şansı olmayan bu gençler sadece bu bayram süresince bile olsa birbirlerinin partneri oluyorlardı. Hangi genç bayanın hangi genç erkek ile bir çift oluşturacağı eski bir gelenek olan ve Lupercalia Bayramı'nın arife günü yapılan bir çekiliş ile belli oluyordu. Romalı genç kızlar isimlerini küçük kağıt parçalarının üzerine yazıp bir kavanoza koyuyorlardı. Genç Romalı erkekler ise kavanozdan bu kağıtları çekerek üzerinde hangi kızın ismi yazıyorsa o kızla bayram eğlenceleri boyunca beraber oluyorlardı. Bu birliktelikler birbirine aşık olan çiftler için bayram süresinin dışına taşıp genellikle evlilikle sonlanıyordu.

 

İmparator 2. Claudius, Roma'yı kendi katı kuralları ile zalimce yöneten bir hükümdardı. Onun için en büyük problem ordusunda savaşacak asker bulamamaktı. Ona göre bu durumun tek sebebi Romalı erkeklerin aşklarını ve ailelerini bırakmak istememeleriydi. İşte bu yüzden Roma'daki tüm nişan ve evlilikleri kaldırdı. Aziz Valentine de Claudius'un hükümdarlığı zamanında Roma'da yaşayan bir papazdı. Kendisi gibi papaz olan Aziz Marius ile birlikte Claudius'un yasağına rağmen gizlice çiftleri evlendirmeye devam etti. Ancak imparator bu durumu bir süre sonra öğrendi. Aziz Valentine insanları evlendirmeye devam ettiği için tutuklandı ve yaptıklarının cezası olarak sopa ile dövülerek öldürüldü. Milattan sonra 270 yılının 14 Şubatı Hristiyan şehitliğine gömüldü. Aynı zamanlarda Roma'daki putperestler, şubat ayı içinde kutlanan Lupercalia Bayramı'nı kendi putperest tanrıları için kutluyorlardı. Bayram öncesi yapılan geleneksel çekilişi ise seromoniye bağlı kalarak kendileri için uygulamaya başladılar. Hristiyan Kilisesi'nin ilk kurulduğu yıllarda hizmet veren papazlar bu törenlerin, özellikle de evlenmemiş gençlerin putperestler ile birlikte anılmasından rahatsız oldukları için bir çözüm buldular. Bu gençlerin isimlerinin azizlerle birlikte anılmasını istedikleri için Lupercalia Bayramı'nın başladığı günü Aziz Valentine Günü olarak kutlamaya başladılar. O gün bugündür her yılın 14 Şubat'I Sevgililer Günü olarak kutlanmaya devam ediyor ve yeryüzünde kadın ve erkek beraber olduğu sürece de kutlanmaya devam edecek gibi.

 

SAINT VALENTINE VE SEVGİLİLER GÜNÜ

 

Milattan sonra ilk yüzyıllardan beri her yıl şubat ayının on dördünde kutlanan Sevgililer Günü'nün başlangıcı ile ilgili o günden günümüze kadar gelmiş çeşitli efsane ve hikâyeler var. Bazı kaynaklara göre bu özel günün kutlanma sebebi Hristiyanlığı seçtiği ve bu inancından vazgeçmediği için öldürülen Romalı Aziz Valentine. 14 Şubat 270 yılında ölen Valentine'nin ölüm günü o günden sonra Sevgililer Günü olarak kutlanmaya başlanmış. Efsanenin başka bir yönü ise Aziz Valentine'nin İmparator Claudius hükümdarlığı ile aynı dönemde bir tapınakta papaz olarak hizmet vermesi ile ilgili. Claudius Valentine'i emirlerine uymadığı ve kendisine başkaldırdığı için tutuklatıp öldürdü. Bu olaydan 226 yıl sonra 496'da Papa Gelasius Aziz Valentine'i onurlandırmak için Şubat 14'ü Aziz Valentine Günü olarak belirlemiştir.

 

Yıllar geçtikçe yavaş yavaş Şubat 14 sevgililerin, aşıkların birbirlerine aşk mesajları yolladığı bir gün haline geldi. Bununla pararel olarak Aziz Valentine de bütün sevenlerin koruyucu azizi haline gelip böyle anılmaya başlandı. Sevgililer Günü, 1800 yıllardan sonra Amerika'da Esther Howland'ın ilk Sevgililer Günü kartını yollamasından bu yana günümüzde daha çok sayıda insanın kutladığı toplumsal bir olay haline geldi. Bunun doğal sonucu olarak olayın ticari yönü çok gelişti. Neredeyse herkes her yıl 14 Şubat'ta sevgililerine veya eşlerine bu günün ruhu ile bütünleşen, karşı tarafa sevgilerini anlatan hediyeler veriyor. Bu hediyelerin başında ise sade ama bir o kadar anlamlı çiçekler geliyor. Kısacası bu özel günde yanınızda gerçekten sevdiğiniz birisinin olması ve sevginizin karşılığının olduğunu bilmek herhalde hepsinden çok ama çok daha önemli.

 

SEVGİ İÇİN HERŞEYE DEĞER (*)

 

Tam bir dolar seksen yedi senti vardı. O kadar ne bir eksik, ne bir fazla. Della, paraları üç defa saydı. Bir dolar yedi sent. O kadar hâlbuki ertesi gün yeni yıla adım atacaktı. Della’nın evi, haftada sekiz dolara tutulmuş mobilyalı bir apartmanı tam bir fakirhaneydi. Gözyaşları dindikten sonra Della eline bir ponpon alarak yüzünü pudraladı pencerede durarak apartmanın o kasvetli arka avlusundaki parmaklıklar üzerinde yürüyen bulut renkli kediyi aptal aptal seyretti. Ertesi günü yılbaşıydı ve kocası, sevgilisi Jim’e hediye alabileceği sadece bir dolar seksen yedi senti vardı. Bu parayı da aylardır yavaş yavaş biriktirmişti. Hâlbuki şimdi hiç bir işe yaramadıklarını görebiliyordu. Sevgili Jim’ine güzel bir şey almak hususunda hülyalar kurarak birçok mesut anlar yaşamıştı. Pencereden uzaklaşarak kendini aynanın karşısına attı. Gözleri pırıl pırıl parlıyordu ama yirmi saniye içerisinde rengi uçuvermişti. Saçlarını çözerek omuzlarının üzerine döktü. İftar ettikleri iki şeyleri vardı. Biri Jim’in babasından kalan altın saat, diğeri de Della’nın omuzları üzerine dökülen sarı saçları. Della’nın saçları bir çağlayan gibi parlayarak dalgalanarak dizlerine kadar döküldü ve elbise gibi vücudunu örttü. Bir aralık bir an durdu. Tereddüt eder gibi oldu. Yerdeki kırmızı tüyleri dökük halıya iki damla gözyaşı aktı. Della, gözlerinin yaşı kurumadan kapıdan fırladı.

MM.Sofronie. Her nevi saç levazımı’’ ibaresi taşıyan bir tabelanın önünde durdu.

 

Bir hamlede içeri girdi. ‘’Saçlarımı satın alır mısınız?’’ diye sordu.

Madam, saçları pişkin bir alıcı eliyle yokladıktan sonra, ’’20 dolar’’ dedi.

Della, ‘’Peki, derhal’’ diye cevabını verdi.

 

Ondan sonraki iki saati pembe bir bulut üzerinde uçar gibi sevinçle nasıl geçirdiğini bilmiyordu. Jim için almak istediği hediyeyi bulmak için dükkânların altını üstüne getirdi. Nihayet bulabildi. Altın saat zinciri. Zincir, Jim’in o emsalsiz saatine layık derecede güzeldi. Eve gitti, saçlarına baktı. Jim’in bu hayalini beğenmesi için dua etti.

 

Az sonra Jim kapıyı açıp içeri girdi. Gözlerini sevgilisine dikmiş sadece bakıyordu. Sonra, hediyesini uzattı. Della paketi açtığında, ipek gibi saçları için uzun zamandır beğenip alamadığı bir çift tarak gördü. Gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı.

 

Kendisini toparladı, tatlı bir tebessümle Jim’e hediyesini uzattı. Jim, paketi açtığında saat zinciri gördü. Ama artık saati yoktu. Çünkü Della’nın güzelim saçlarına çok beğendiği tarakları alabilmek için o da saatini satmıştı.

Üzülmediler, çünkü önemli olan tek şey vardı sevgileri.

O da ne satılır nede alınabilirdi...

 

(*) Bu hikâye bana internet aracılığıyla ulaştı. Yazarının ve çevirinin kime ait olduğunu bilmediğim için özür dileyerek yazamıyorum.

 

Haberler

Ekonomi

İran ile ticaret hacminde 30 milyar dolar hedefi

Ekonomi

Küresel piyasalar karışık seyrediyor

Gündem

Emeklilere bayram ikramiyelerinin ödeme takvimi belirlendi

Ekonomi

KOBİ'ler yeni dönemde KOSGEB destekleriyle büyüyecek

Gündem

Yapay zeka girişimleri 7 yılda 33 kat arttı

Gündem

İstanbul'da köprüler Pakistan Milli Günü için ışıklandırıldı

Gündem

Yaşlanan nüfusun çalışma hayatına olumsuz etkilerine karşı ''kadın istihdamı'' önerisi

Gündem

Türk Devletleri Teşkilatının tarım bakanları Kazakistan'da toplandı

Gündem

Türksat 6A'da sona yaklaşılıyor

Ekonomi

KOSGEB geçen yıl 107 bine yakın işletmeye destek verdi

Gündem

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bayram tatilinin kamu çalışanları için 9 güne çıkarılacağını açıkladı

Gündem

Çanakkale Şehitler Abidesi'ne Türk bayrağı yansıtıldı