13.yy'da Yunus Emre'nin sevgi temi; Mevlana'nın höşgörü ve anlayış felsefesi ile 14.yy'da Hacı Bektaş Veli'nin "Bir olalım, pir olalım, iri olalım, diri olalım" seslenişi Anadolu toprağının bereketi olmuştur. Sevgi, hoşgörü ve birlik Anadolu topraklarında neden ayrışımcılığa dönüştü? Dünlere kadar vatanın özgürlüğü için Yemen'de, Kafkasya'da, Çanakkale'de, İstiklal savaşında ve Kıbrıs'ta canını veren bu yurdun her yöresinin çocukları değil miydi?
Sen, ben kavgası siyasi erkin yetkinsizliğinden doğmaktadır. Dünya devletlerinin tarihine ve coğrafyasına bakalım. Hangi ülkede yüzde yüz aynı etnik köken var? Demokrasinin beşiği sayılan İngiltere'de de ayrılıkçı etnik köken var. Fransa'da, Almanya'da, İtalya'da, İspanya'da da ayrılıkçı hareketler yer yer, zaman zaman kendisini göstermektedir. İspanya'da Katalanlar demokratik haklarını halk oylamasıyla açığa vurdular. Bu gelişmiş ülkeler Komünal Demokrasi çizgisinde hak arayışında bulundular. Yani kapalı toplum veya ortak yaşamı öncelikli saydılar. Özgür yaşamın ortakça devlet tarafından garanti altına alınmasını ilke olarak benimsediler. Ülkemizde ise demokrasi yerine totaliter yöntemin uygulanırlığı sorunların kaynağıdır. Totaliterliğin demokratik hak ve özgürlüklerin baskı altında tutulması; ya da bütün yetkilerin bir kişi veya küçük bir grupça elde tutulması olarak tanımlanır. Kürt ayrışımcı düşüncenin odak noktası, liberal düşünce felsefesidir. Yani bireysel halkların ve sivil özgürlüğün devlet tarafından garanti altına alınmasının gözle görülür geçerliliğidir.
Bir asra yakındır Cumhuriyetle, demokrasiyle ve laiklikle yönetilen ülkemizde; ifade, düşünce, basın ve siyasi özgürlüklerde sorunların yaşanması, etki-tepki unsurunu tetiklemektedir. Dost geçinen ve fakat dostlukları tartışılan ABD ve AB ülkelerinin de yangına körükle gidişleri ülkemizi ateş çemberine çevirdi. Ölümlerin, yitirilen canların, güvensizliğin hüzünle örtüştüğü Anadolu gözyaşlarının odağı oldu. Çözüm süreci kavramı, silahsızlanma, ölüme yol açmama, siyaset bilinci, güven ve huzurla örtüşmelidir. Ötesi aldatma olur.
Vatanın bağrı kardeş kanıyla sulandıkça, anaların gözyaşı sel olup aktıkça bu ne biçim yönetmektir denmez mi? Siyaset yönetmek sanatıdır. Siyasette baskı, korku, kuşku ve keşkenin yerine hoşgörü, anlayış ve sevgi ile yaklaşım çözümün odağı olmalıdır. Ülke şaşkın, korku dolu bekleyişin içindeyse devlet işlerini yürütme ve yönetmede sorun var demektir. Siyasi erk, siyasi partilerde çatışma halinde olan çıkarları bir yana bırakıp, ülkenin huzurunu, güvenini ve birliğini sağlamalıdır. Ülkenin üniter yapısını, birliğini barışçı bir dil ve anlayışla sağlamak için her yol denenmelidir. Kürt ayrışımı körükleyici unsurlar önleyerek, demokratik ve barışçı yöntemlerle çözüm bulunmalıdır.
Ülkedeki ateş çemberi fazlaca gelişmeden, lavlar her yanı sarmadan söndürülmelidir. Kışkırtıcı konuşma, eylem ve uygulamalar yerine kucaklayıcı, sevgi ve saygı ile çözüm arayışı yöntemlere yer verilmelidir. Çözümün anahtarı demokrasiye inanmak, insan haklarına saygı, eşitlik ve hoşgörü olmalıdır. Totaliter yöntemler yerine demokratik, paylaşımcı, birleştirici unsurlarla tüm siyasi partilerle uzlaşı içinde akan kan durdurulmalıdır. Kürt kardeşlerimiz de; Kürt Toplulukları Birliğinde ayrışımcı düşünceler yerine birlik içinde yaşamanın erdemini yeğlemelidirler. Unutulmasın ki asırlardır Anadolu hepimizin ortak yurdudur. 78 milyon vatandaş bu geminin yolcusuyuz. Gemimizi kayalara vurdurmadan, batırmadan yol aldırmak yediden yetmişe görevimizdir.
Eğitim yılının başlayacağı bu süreçte okulların, öğrencilerin ve öğretmenlerin güvenle eğitimi sürdürebilmesi ateşin dinlenmesiyle olacaktır. Birlik, dirlik, huzur, güven ve barış dolu kardeşçe yaşanacak yarınlara! Eğitim Şart!..