Kavuşulamayan aşkların mekânı ‘Çeşmeler’

Yıllarca sevip de kavuşamayanların değişmeyen adresi çeşmeler, nice aşklara sessiz tanık olmuştur. Bu uğurda yazılan şarkı ve deyişlerin sayısı sayılamayacak kadar çoktur. Anadolu'ya Türklerin gelmesinden sonra özellikle kırsal kesimde yaşanan imkansız aşklar, halk ozanlarının ve şairlerin dilinde çok güzel eserlere dönüşmüştür.

Uzun yıllardır sevilerek okunan duygu yüklü bu eserler yalnız Türkçe değil, her dilde ve her kültürde okunmuştur.

Geçmişten günümüze kavuşulamayan büyük aşklara örnek olarak Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin'in aşkları gösterilebilir. Zamanımızda da buna benzer örnekler görülebilmektedir. Usta sanatçı Ferdi Tayfur'un unutulmayan ve dilden dile dolaşan eseri 'Çeşme' aynı zamanda sinemaya da aktarılmıştı. Duygusal sahneler, bu filmi izleyebilmek için uzun kuyruklar oluşturan seyircilerin hafızasından uzun süre silinmemiştir.

Sevilen sanatçı Ferdi Tayfur ne güzel seslendirmişti:

Susadım çeşmeye, varmaz olaydım

Elinden bir tas su, içmez olaydım

Yolum düştü köyünüzden geçmez olaydım

Gelmez olaydım, güzel yüzüne bakmaz olaydım

Çeşmenin başına, bir güzel inmiş

Eğilmiş zülfünü, suya düşürmüş

Mevlam bu güzeli kime yar etmiş

Gelmez olaydım, güzel yüzüne, bakmaz olaydım

Gönülden gönüle gözler yol bulur

Aşıkların yüreğinde ateş kor olur

Bir garibim bu yerlerde vuran çok olur

Gelmez olaydım, güzel yüzüne bakmaz olaydım

Bir başka değerli sanatçımız İbrahim Tatlıses ise o güzel, yanık sesi ve nağmelerle seslendirdiği Azeri eser 'Perşembe Gününde Çeşme Başında' adlı duygu yüklü türküde kavuşulmayan bir aşk anlatılmıştır:

Perşembe gününde çeşme başında

Gözüm bir ala göz hanıma düştü

Gaşın oynattı gözünen güldü

Gülende gadası canıma düştü

Elesker'em her derdinden hallıyam

Hanım sen dertlisen men yaralıyam

Dedi nişanlıyam özge malıyam

Sındı gol ganadım yanıma düştü

Gibi sayısız hiçbir zaman kavuşulamayacak aşkların yaşandığı eserler görülebilmektedir.

Amacı su ihtiyacının giderilmesi olan çeşmeler, aslında kavuşulamayan büyük aşkların başlangıç mekanları olmuştu. Yaşanmış olan bu saf ve temiz duyguları geçmişten günümüze dek ulaşmasını sağlayan ve yaşatan ozan, besteci ve ses sanatçılarına şükran borçluyuz.