Kararsız seçmenler ve güncel seçmen yaklaşımları


Ülkemizin gündeminin daimi konukları olan siyaset ve ekonomi; alt başlıklarıyla her gün tartışılmakta, bu alanlarla ilgili sıra dışı spesifik olay ve haberlerle gündem dalgalanmaları oluşmakta, dış gündem ve etkilerle nihai şeklini almakta ve yapılan değerlendirmeler, söylemler ve tepkilerle bu süreç klasik yolculuğunu gerçekleştirmektedir. Yıllardır izlediğimiz bu tabloda bazı farklılıklar olsa da benzer görüntüler çoğunluğu oluşturmaktadır. Bütün bu gelişmeleri aynı zamanda bir seçmen olan vatandaşlar da izleme, algılama ve öngörü kapasiteleri ölçüsünde ve beklenti boyutları kapsamında bir analiz yaparak kararlarını oluşturmakta ve görüşlerini seçim sandığına yansıtmaktadır. Geçmişten günümüze kadar gerçekleşen bütün seçim süreçlerinin çeşitli aşamalarında yapılan seçim anketlerinde; tercihlerini henüz netleştiremeyen kararsız seçmenler veya açıklamaktan çeşitli nedenlerle kaçınanlar ile oy kullanmayı düşünmeyenler her zaman olmakta ve seçim sonuçlarını etkileyecek bir oranı oluşturmaktadır. Seçim tarihinin kesinleşmesinden sonra ise; seçime katılmaya hak kazanan siyasi partilerin adları, seçim kampanyaları, seçim vaatleri, söylem başarı ve hataları gibi bazı kriterler öne çıkmakta ve izleyen süreçte kararsızların oranı doğal olarak düşme eğilimine girmektedir. Seçim öncesi dönemlerdeki kararsız seçmen oluşumunu sağlayan nedenler genel olarak ortak özellikler taşısa bile, seçimin yapıldığı döneme ilişkin bazı farklı, spesifik ve konjonktürel etkiler de kararsız seçmen nezdinde önemli bir faktör olabilmektedir.

Günümüze gelindiğinde ise Ülkemizin mevcut gündemini ağırlıklı olarak COVID-19 salgınının, ekonominin, dış politikanın ve bölgesel sorunların oluşturduğu görülmektedir. Küresel ekonomik dalgalanmaların yaşandığı bir ortamda, ilave olarak COVID-19 salgının da ortaya çıkması sonucunda dünya ekonomisindeki ivme kaybı, belirsizlik ve yeni arayışlar doğal olarak her ülkeyi farklı olarak etkilemekte ve ülkeleri yöneten siyasi iktidarları çeşitli tedbirler ve kararlar almaya yöneltmektedir. Her ülkenin kendi ekonomisinin gücü oranında (hibe veya kredi) söz konusu salgının oluşturduğu iktisadi kayıpları telafi etmeye çalıştığı bu zorlu süreçlerin sonu seçimlerle kesişmektedir. Çünkü, COVID-19 salgını döneminde ülkelerini yönetenlerin başta sağlık ve ekonomi olmak üzere her alanda gösterdiği/göstereceği performans doğal olarak o ülkelerdeki siyasi iktidarların ömrünü olumlu veya olumsuz etkileyecektir.

Yukarıda belirtilen hususlar çerçevesinde bakıldığında Ülkemizdeki durum ise şöyledir. 2023 yılında yapılması gereken seçimlerin tüm bu gelişmeler kapsamında erkene alınıp alınmayacağı yoğun bir şekilde tartışılmakta, Cumhur İttifakı seçimin zamanında yapılacağını, Millet İttifakı ise oluşan siyasi ve ekonomik şartların seçimleri erkene çekebileceğini ısrarla vurgulamaktadır. Geçmiş siyasi arşivlere bakıldığında ise; çeşitli dönemlerdeki siyasi iktidarların 'erken seçim yok' söylemlerinden kısa bir süre sonra erken seçim kararı aldıkları bilinmektedir. Dolayısıyla, Ülkemizdeki genel kanı da seçimlerin 2021 yılında veya en geç 2022 yılında yapılacağıdır. Ancak, COVID-19 salgını sürecinde yapılacak bir seçimde seçmenlerin sandığa gitme oranının düşük olma olasılığı da gözden uzak tutulmaması gereken önemli bir husustur.

Ülkemizde yapılan son seçim anketlerinde kararsızların önemli bir orana ulaştığı görülmektedir. Bu sonucu oluşturan çeşitli nedenler vardır. Seçmenlerin siyaset ve ekonomi alanındaki gelişmeleri yakından takip etmesi, siyasi partilerin gündemlerini ve çelişkilerini irdelemesi, çeşitli konulardaki sorunları izlemesi, toplum kesimlerinin gündeme getirdiği konulara karşı siyasi partilerin gösterdiği duyarlılığı gözlemesi, siyasi iktidarın uygulamalarını değerlendirmesi, siyasi iktidarın ve muhalefetin çözüm önerilerini görmek istemesi ve beklentilerinin karşılanma durumunu ölçmesi gibi bazı genel nedenler ile güncel nedenler bir kısım seçmenin karar vermesi için ilave bir zamana ihtiyaç duymalarını sağlamaktadır. Bu klasik ve güncel nedenler ile seçmen refleksine ilişkin bazı saptamaları detaylarıyla sıralayalım:

. Tercihini açıklamak istemediğinden kararsız olduğunu ifade edenlerin veya cevap vermeyenlerin bir kısmı siyasi iktidarın değişmeyeceğini bir kısmı ise değişeceğini düşünerek böyle bir karara varmış olabilir.

. COVID-19 salgını kararsızların sayısını daha da artırmış ve bu salgına yönelik olarak siyasi iktidarın sağlık alanındaki performansını izlemeye almıştır.

. Dış politika performansı ve çeşitli bölgesel girişim (askeri alan dahil) sonuçları, seçmenlerin oy tercihinde önemli bir kriter olarak etkisini göstermektedir.

. Bu salgın sürecinde iş yerini kapatan, işsiz kalan, geliri azalan ve ekonomik sıkıntıya giren kişi ve kurumsal yapıların mali kayıplarının, piyasa mekanizmasıyla ve Devlet desteğiyle telafisi için makul bir süre geçmesi gerektiğine inanan kararsız bir seçmen kitlesi bulunmaktadır.

. Salgın nedeniyle eğitim ve öğretimde görünen aksamaların Ülkenin eğitim sistemini yeniden sorgulattığı bu dönemde yaşanan sorunlar ile veliler ve meslek edinme aşamasındakiler bakımından yarattığı sonuçlar; siyasi partilerin (siyasi iktidar dahil) uyguladıkları/önerdikleri veya önerecekleri eğitim politikalarını seçmenlerin irdelemeleri ve bunun sonucunda oy tercihlerini yeniden gözden geçirmeleri sonucunu doğurmuştur.

. COVID-19 salgınının toplum üzerinde oluşturduğu psikolojik ve sosyal sorunlar da kararsız seçmen sayısının artmasına katkı sağlamıştır.

. Ülkemizin bazı bölgelerinde zaman zaman yaşanan deprem, sel baskını, kötü hava şartları gibi doğa olayları ve çevresel tahribat nedeniyle veya kentsel dönüşüm sebebiyle mağduriyet yaşamış olanların bu mağduriyetlerinin telafi edilme süreci ve sonuçları da seçmenlerin oy tercihlerini sorgulamasına neden olmaktadır.

. Seçmenlerin bir kısmının siyasi iktidarın son seçim sürecinde verdiği çeşitli vaatlerin gerçekleşme oranını değerlendirdiği, bir kısmının ise diğer siyasi partilerin seçim tarihi açıklandıktan sonra yapacakları seçim vaatlerini görmeyi tercih ettikleri anlaşılmaktadır.

. Vatandaşların yerel sorunlarını bakanlara, milletvekillerine ve yerel siyasetçilere iletip çözebilme sistematiğinin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde gereği kadar işlememesi kararsızları artırmıştır.

. Ağırlıklı olarak mevcut siyasi iktidara ve onu destekleyen siyasi partilere son seçimlerde oy vermiş olmakla birlikte; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemindeki bazı aksamalara karşı bu sistemin işlemesini bir süre daha izlemek gerektiğini düşünenlerin de henüz nihai kararlarını veremediklerine ilişkin yaygın bir kanı dikkat çekmektedir.

. Seçmenlerin bir kısmının; oy verdiği siyasi partiye, kuruluş felsefesine veya liderine duyduğu sempatiye rağmen parti içindeki sorunlar, çekişmeler, kişisel beklentiler ve oy verdiği siyasi partinin günümüzdeki çeşitli yaklaşımları nedeniyle kararsız olduğu görülmektedir.

. Geçmişte diğer siyasi partilere oy veren bazı seçmenlerin son seçimden sonra kurulan yeni siyasi partilere oy vermeyi düşündükleri veya izlemeye alarak bu süreçte kararsız seçmen konumunda kalmayı tercih ettikleri yönünde bir görüntü oluşmuştur.

. İlk yapılacak seçimde oy vermeyi düşündüğü siyasi partiyi belirlemiş olmakla birlikte; genel ve özel nedenlerle tercihini değiştirmesi halinde oy vereceği diğer siyasi partiyi önceden belirlemiş seçmenlerin sayısı az değildir.

. Küresel teknolojinin, dijital iletişimin ve bilginin hızla geliştiği ve ülkeler arası yaşam kalitesinin kıyaslandığı bir ortamda, seçim sonuçlarını etkileyecek bir orana ulaşan genç nüfusun; hayata bakışını, duyarlılıklarını, önceliklerini ve beklentilerini doğru analiz eden siyasi partilerin seçimlerde başarılı sonuç alma olasılığı yüksektir.

. Siyasi iktidarın ve ona destek veren siyasi partilerin, muhalefet görevi yapan siyasi partilerin ve yeni kurulan siyasi partilerin ve liderlerinin geçmişteki ve günümüzdeki; performanslarını, söylemlerini, çeşitli sorunlara karşı gösterdikleri yaklaşımlarını, toplumsal hassasiyetlerini, çelişkilerini, görüş değişikliklerini ve özeleştiri kültürünü değerlendiren belirli bir seçmen kitlesi bu süreçte kendisini kararsız konumda tanımlamaktadır.

. Vatandaşların bir kısmı; mevcut siyasi ittifaklar içinde yer alacak siyasi partilerin netleşmesini, yeni ittifaklar oluşup oluşmayacağını ve seçimlere münferit katılmayı tercih edecek siyasi partilerin bu iradelerini açıklamasını beklemektedir.

. Klasik kararsız seçmen olarak nitelendirilen ve tercihini seçime çok az bir zaman kala netleştirmeyi benimseyen bir kitlenin de olduğu bilinmektedir.

. Sandığa gitmemeyi alışkanlık haline getiren veya çeşitli nedenlerle tepki amacıyla sandığa gitmemeyi tercih edenler de aslında bir nevi kararsız seçmen olarak nitelendirilebilir.

. Seçim sisteminde yapılacak olası bazı değişiklikler; seçmenlerin oy tercihlerini, kararsız seçmen konumunu ve seçimlere katılma oranını etkileyebilmektedir.