Nereye gidersek gidelim, ne yaparsak yapalım geçmişimiz de bizimle birlikte gelecektir hep. Dilediğimiz yere kaçsak da geçmişin izleri hep bizi takip eder. Adım adım peşimizdedir.
İstesek de istemesek de bir gölgemiz gibidir.
İç cebimizde sevgilinin iki satır mektubunu taşır gibi taşırız duygularımızın kıvrımlı odalarında.
Acı veren yanlarıyla, kahreden taraflarıyla, yakan yönleriyle bir nefeslik yanı başımızdadır geçmişimizin izleri.
Sevinçlerimizle, gülümsemelerimizle, kahkahalarımızla, neşelenmelerimizle bizim bir uzvumuz, vücudumuzda bir organımız gibidir.
Geçmişin izleri sarar çepeçevre etrafımızı. Her adım sonramızda bir önceki adımımız geçmişimizden bir parça olarak kalır orada.
Hüzün kokar bazen geçmişin izleri. Kederli bir hüzün.
Ekşi bir eriği dişlemekteki burukluğu andırarak peşimize düşüverir.
Hüzünlü bir şarkı sözünün mırıldanılmasındaki kulağımıza geldiği anın burukluğudur geçmişin bizlerde bıraktığı izler.
Geçmişin izleridir bizleri kah kedere, kah hüzne, kah sevince, huzura, mutluluğa yaklaştıran ve onu tattıran.
Biz o izlerin bize acı veren kabuk bağlamış yaralarımızı kanatan yanlarını unutmaya, dağarcığımızdan atmaya, zihnimizden silmeye çalışsak da asla başaramayız. O bizimledir. Parmak izimizdir geçmişimiz. Nereye dokunursak bizden bir işaret, bir parça, bir anı bırakırız.
Göğsümüzdeki bir ben gibi bize kendisini hissettirir her daim.
Yüzümüzde beliren, ellerimizde olan, avuçlarımızın içerisinde kıvrımlanan çizgilerdir geçmişimizin izleri.
Bize ait. Bizle biz olmuştur.
Geçmişin ıstırap veren izlerini silemiyorsak, onun acı verip kabuk bağlamış yaralarını yeniden yeniden kanamasını istemiyorsak o izlerle yüzleşmeliyiz. Bir insanı karşımıza alıp konuşur gibi o izlerle yüzleşmeliyiz.
Acıyla göz göze gelmeli, kanayan yaralarımızı adeta tedavi etmeliyiz.
Geçmişin izlerinden kurtulmak mümkün olmasa da bize verdiği acıyı dindirebilir belki de sıradanlaştırabiliriz.
Geçmiş bizlerde birçok yaralar açmış, birçok yerimizi kanatmıştır. Bunlardan en acı vereni aşk acısı olsa gerek. Sevgilinin gözlerine bakamamak, avuçlarından kayıp düşmek, gözlerinde kalamamak…
Aşkın içimizde açtığı ruhumuzu, benliğimizi, duygularımızı tarumar ettiği acı dolu zaman dilimleri bizler için en unutulmaz, en tamir olunmaz anlardır.
Hayatımızın her safhasında, her adımında, her aşamasında geçmişimizin izlerini taşırız.
Sevgilinin billur bir kase olan dudaklarıyla sunduğu doyumsuzluk iksirini içtiğiniz andır geçmişin izleri.
Ve siz o anı yaşamınız boyunca unutmazsınız.
Sevgilinin mercan bakışlarındaki iliklerinize kadar işleyen sevgi tomurcukları oluşturan haz dolu bir büyülenmedir geçmişin izleri…
Bir zümrüt adasına düşmüş gibi etrafınıza iç gıdıklayıcı, el ve ayaklarınızın karıncalanması hissi uyandıran sevgiliyle ilk ten temasındaki tadı bir iz olarak sizi takip edecektir.
Korkularımız, endişelerimiz, ürpertilerimiz, gözlerimizin iki de bir yuvalarından çıkacak gibi bir hale gelmesi, yüreğimizin telaşla hırpalanması geçmişin izlerinde gizlidir.
Sevinçlerimiz, gülümsemelerimiz, gülüşlerimiz bizleri bir renk cümbüşünün içerisine atmışlar gibi kahkahalarla el çırpmalarımız geçmişimizin izlerinde saklıdır.
Uzun yolculuklarımız, sevdiklerimizle birlikte çıktığımız veya onlardan ayrı düştüğümüz yalnız başımıza çıktığımız, mecbur bırakıldığımız uzun soluklu yolculuklarımız olur.
Sevgiliden uzak, onun kokusundan, gülüşünden, tebessümünden kulaklarımıza sevgi sözcükleri fısıldamasından…
Kolumuzu, elimizi, gözümüzü, kulağımızı, hislerimizi, duygularımızı, nefretimizi, öfkemizi, sevgimizi taşır gibi taşıyoruz geçmişimizin izlerini…
Ellerimiz, ayaklarımız, şehvetimiz, hasretimiz, özlemimiz bizlerden bir parça ve onlardan vazgeçemiyorsak geçmişimizde bizlerden bir parçadır asla ve asla onlardan vazgeçemeyiz.
Biz istesek de istemesek de hayatımızdan kesip atamayız, yaşamımızdan çıkartamayız.
Bize ait olan, kendi kanımızdan, kendi canımızdan olan anne babamızı, kardeşimizi inkar edemiyor, onları reddedemiyorsak geçmişimizin izlerini yok sayamaz, hiç yaşanmamış gibi davranamayız.
Geriye dönmek elinizde olsaydı siler miydiniz geçmişin izlerini?
En çok hangi geçmişin izlerini silmek isterdiniz?
Silmenin ve sildikten sonra yaşayacağınız inanılmaz hafifliği tarif et deseler nasıl bir resim çizersiniz?
En çok hayatınızda bırakılan hangi izleri yok edersiniz?
Hangi izleri yok etmenin, silmenin telaşına düşersiniz?
Kimsenin bilmediği, kimsenin görmediği, kimsenin şahitlik etmediği izleri silmek size nasıl bir rahatlık ve hafiflik hazzı verir?