CHP’nin Ayağına Kadar Fırsat Gelmiştir

Cumhuriyet tarihimizin önünde, Türk siyasi hareketinin yenilenmesi, temizlenmesi için çok önemli bir fırsat çıkmıştır. Bu ‘siyasi temizlenme’ fırsatını bütün partiler kullanmalıdır. Türk siyasi hayatı çok partili hayata geçtiğinden itibaren kirlenmiştir, maya tutmamıştır; temizlenmesi gerekmektedir. CHP mutlaka değerlendirmelidir.

Demokrasi olgunluğunun olmadığı bir ülkede, demokrasi yaşayamaz.

Hukukun olgunlaşmadığı bir ülkede hukuktan söz edilemez.

Çok partili siyasi anlayışın tam olgunlaşmadığı ülkemizde çok partili hayata geçilmiştir. Bu önemli bir adımdı; olması gereken bir adımdı. Ne yazık ki Türk siyaseti ve siyasetçisi bu atılan adımı olgunlukla karşılayamadı. İktidarlar, hem kendi içerisinde hem de muhalefet ile amansız bir sürtüşme içerisine girdi. Zaman içerisinde bütün toplumu etkileyen kaos, kavga, kargaşa yaşandı; kan aktı.

Çok partililik döneminde siyasi liderler, siyasetçiler, seçilen milletvekilleri, bakanlar toplumun egemen sınıfından, kapitalizm yarattığı feodal tekellerden, aşiret ve toprak ağalarının gücünden, siyasete girmemesi gereken tarikat şeyhleri ve dini liderlerden seçildiği için bu sınıflar çıkar kavgalarını öne çıkardılar. Bu çıkar kavgaları önce partilerine sonra da meclise yansıtıldı. Meclisteki bu yansıma keskin çizgiler oluşturdu. Partiler ve siyasetçiler arasında, birbirlerini siyasi hayatta yok etme kavgasına, dönüştürdü. Bu kavgaların sonucunda Türk siyasi hareketi 60 ihtilalini yaşadı. Yaşananlar belgelerle yayınlandı ve herkes bu çirkin tablodan utanarak bahsediyor. Ülke tam bir siyasi kaos ortamını yaşadı.

Oysa iktidarlar ülke yönetiminde halkın mutluluğunu, huzurunu ön plana çıkarmalıydı. Siyaset halkın mutluluğu, huzur için yapılır. İktidarlar da muhalefetler de kavgasız, yalansız, bilimden yana, demokrasiye çelme takmadan dünyaya örnek olabilecek özgün modellerle halkı yönetmelidir. Türk milletinin mutluluğu için, huzuru için, yurttaşlar arasında ayırım yapmadan, eşit koşullarda halkın yönetimini tercih edilmelidir. Türkiye’de bu olmadı. Türkiye Büyük Millet Meclisi de, Türk siyasi hareketi de, Türk siyasetçisi de, Türk halkı da çok partililik olgunluğuna erişemediği için Türkiye’de çok partililik olmadı.

Siyaset, dünyanın en temiz kurumu olması gerekirken; siyasetçiler, dünyanın en temiz, en asil, en onurlu insanları olmaları gerekirken, örnek alınabilecek insanlar olmaları gerekirken, ülkemizde tam tersi oldu. Siyasi partilerin emperyal güçler tarafından kurdurulup, yönetildiği iddia edildi. Siyasetçilerin haklarında akıl almaz şaibeli haberler çıktı. Siyasetçi mafya ortaklıkları iddia edildi. Siyasetçilerin, milletvekillerinin, bakanların önlenemeyen hırsları, ulaşılamayacak zenginliklere ulaştıklarını gördük. Gizli tanıklar çıktı, kasetler, mafya ve uyuşturucu ticareti iddiaları siyasetin içine bulaştı. Siyasi cinayetler yaşadık. Hiçbir bilgi ve becerileri olmamasına rağmen dini cemaatler devletin bütün organlarında söz sahibi yapıldı. Yakınlar kayırıldı. Siyasetçiler ve ülke yöneticileri ahlaki kuralları hiçe sayıp birden fazla kurumdan maaş aldılar, ihalelere fesat karıştırılarak siyasetçiler büyük maddi güç elde ettiler. İhaleler, iktidarların menfaat sağladığı yerler oldu. Diploma sahtekarlıklarını okuduk. Sınav sorularının çalınması siyasetçilere bulaştı. Milletvekillerinin parayla alınıp satılmaları, siyasetin ticari kuruma çevrilmesi rezaleti yaşandı. Oy uğruna, siyasette devam etme uğruna her türlü yalan, riya, iftira, halkı aldatmayı yaşadık. Devletin malını hor kullanması normal hayatın bir parçası oldu. Bütün bunlar siyasetin ne denli kokuşmuş, çürümüş, kangren olduğunu gösterdiği için Türk siyaseti mutlaka ameliyat edilmelidir; bu çürümüşlükten kurtarılmalıdır.

Şu anda Türkiye’ye yirmi üç yıllık iktidar yönetmektedir. Yapılan son seçimlerde iktidar umduğunu bulamadı ve ikinci parti durumuna düştü. Bu çok doğal siyasi gerilemedir. Her parti bu yenilgiyi yaşayabilir. Oysa iktidar bu yenilgiyi asla kabul etmek istemiyor. İktidarı bırakmak istemediği için karşısındaki muhalefeti devletin bütün güçlerini kullanarak sindirmek, korkutmak istiyor. Muhalefetin, seçimlerde kazandığı belediyeleri elinden almak için aslı astarı olmayan hukuksuzluklarla kayyum atıyor. Ana muhalefet olan CHP, Türkiye’nin birinci partisi olmasına rağmen mali, hukuki, adli baskılarla yaşama hakkı elinden alınmaya çalışılıyor. Parti içerisindeki sorunları, çeşitli kılıflar hazırlatarak yargı baskısıyla, partinin gücünü azaltmaya çalışıyor. Bu anlayış dünya demokrasi hayatında görülmemiş bir anlayıştır. Dün olduğu gibi bu gün de bütün siyasi ahlaksızlıklar, haksızlıklar yaşanmaktadır.

Bu karanlık tablo CHP için bir fırsat olabilir.

Bu karanlık tablo aslında diğer bütün partiler için de bir fırsat olabilir; ancak iktidar olmaya en yakın parti CHP olduğu için bu partinin adını kullandım.

Cumhuriyet Halk Partisi bütün dünyaya örnek olabilecek, “Temiz Siyaset Hareketi” başlatabilir. Çünkü bütün dünya siyasetinde kirlilik var.

CHP, bu “Temiz Siyaset Hareketi”ni yapmak zorundadır. Yapmalıdır. Umut olmalıdır. Yeni bir siyasi hareketi başlatmalıdır. Türkiye’nin de dünyanın da buna ihtiyacı vardır.

CHP’de Gürsel Tekin olayı bir milat olabilir. Parti içerisinde Gürsel Tekin gibi partiye zarar veren çok sayıda kişi olabilir. Hiç kimsenin gözünün yaşına bakmadan, bu insanların onur kırıcı davranışları belgeleriyle halkın önüne getirmelidir. Bu kişiler milletvekilleri de olsa, parti başkanları da olsa hukuki yollarla partiden ihraç edilmelidir. Bu ihraç edilenler asla partiye zarar veremez.

CHP, silkelenmelidir. Silkelenip bütün kirlilikleri üzerinden atmalıdır.

CHP, bütün kılcal damarlarını temizlemelidir.

CHP, bünyesindeki tüm siyasetçileri, milletvekillerini, ülkedeki tüm yöneticilerini; il, ilçe, meclis üyelerini tekrar tekrar gözden geçirmelidir. Haklarında en ufak, yargıya verilmemiş de olsa, onur kırıcı davranışları olanlar, kişisel menfaat sağlayanlar, halka yönelik hakaret yapanlar ayıklanmalıdır. Uyarma değil, derhal işten el çektirilmelidir.

CHP, seçmeniyle konuşmalıdır. Yaptıracağı bilimsel anketlerle seçmenine bütün yöneticilerini sormalıdır. CHP’li yöneticilerin hiç birinde şaibe olmamalıdır. Varsa derhal ilişkileri kesilmelidir. CHP kendi içerisinde arınmalıdır.

CHP, yöneticileri halkın karşısında doğal, rahat, Türkçeyi güzel kullanan, bilgili, branşlarında uzman, kültürlü, oturup kalkmasını bilen, sanattan anlayan, giyimine ve konuşmasına dikkat eden insanlar olmalıdır.

CHP, Türk ulusuyla konuşmalıdır.

CHP, asla ve asla Amerika’nın oyununa gelip, DEM partisini Kürtlerin temsilcisi diye muhatap almamalıdır. Asil Kürt toplumuyla direk konuşmalıdır.

CHP, asla ve asla milliyetçilerin temsilcisi diye, MHP ’yi muhatap almamalıdır. Türk milliyetçileriyle direk konuşmalıdır.

CHP, asla ve asla inançlı insanların temsilcisi diye, AKP ’yi muhatap almamalıdır. İnançlı, siyasete bulaşmamış dindar insanlarla direk konuşmalıdır.

CHP, küskünler, sandığa gitmeyenler, siyasetten soğumuş olanlarla mutlaka temas halinde olmalıdır. Anketlerle bu kitlelere ulaşmalıdır.

CHP, Kuvayı Milliye, Milli Mücadele ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk ruhu taşıyan bir partidir. Bu ruh on bin yıllık Türk tarihini CHP’nin omuzlarına yüklemiştir. Bu ruh Cumhuriyetin değerlerini dünyaya taşıyan bir ruhtur. Bu ruh, Anayasanın değişmez maddelerini tartışmaya dahi açamaz.

CHP, yapacağı yeniden temiz siyasetle Türk köylüsüne, gençliğine, işçisine, memuruna, öğretmenine, öğrencisine, askerine, polisine, işverenine, sendikasına, sanayicisine, sanatçısına, gazetecisine umut veren bir parti olacaktır.

CHP, yapacağı yeniden temiz siyaset hareketiyle, Türkiye’deki bütün siyasi parti seçmenlerinden destek alacaktır.

CHP, Türkiye’deki seçmenin ve seksen altı milyon insanın yaşanan, insan onurunu rencide eden her türlü hareketten usandığını bilmelidir.

CHP, aydınlanma kitlelerin eseri olduğunu bilmelidir. Kitleler temiz siyasetçilerle buluşmalıdır. Bu buluşma CHP’nin ayağına kadar gelmiştir.