BİLİNÇALTININ GÜCÜ

Bilinç genel olarak insanda farkında olmanın, duyguların, algıların ve bilginin merkezi olarak kabul edilen alandır. Bilinç bir tanıma göre de zekanın kendisini bilmesi durumudur. Bilinçaltı kavramı ise; bireyin farkında olmadığı düşünce, duygu ve hatıraların depolandığı zihinsel alandır. Bilinçaltı kişinin eylemlerini ve duygularını etkiler. Bilinçaltı farkında olmadan kişinin hayatını yönlendiren duygu ve davranış kalıplarını barındıran zihinsel bir alan olarak tanımlanabilir.

Bilinç ve bilinçaltı kavramları psikolojide oldukça geniş bir alana sahiptir. Ülkemizde ruh bilimi olarak çevrimi yapılsa da aslında davranış bilimi olarak düşünülmesi daha doğru bir yaklaşımdır. Geçmiş dönemlerde insan zihninin yalnızca bilinçden oluştuğu düşünülmekteydi. Daha sonraki dönemlerde ise insanın bilinçdışı olarak tanımlanan davranışları olduğu da görülmüştür. Bilinçaltı genel olarak kontrol dışında gelişen durumları içerir. Bilinçaltı da vücudumuzda sinir sistemi ile birlikte çalıştığından insanlar istedikleri takdirde bilinçaltı davranışlarını ve duygularını da yönlendirebilirler. Kişilerin yaşadığı ve sahip olduğu tüm sevinç, korku, tecrübe, alışkanlık gibi durumlar bilinçaltında kayıtlıdır.

Bilinçaltının nasıl çalıştığı ise bilim insanlarının çözmeye çalıştığı bir konudur ve oldukça karmaşıktır. Zihnimizin farkında olmadan bilinçaltına işlediği pek çok davranış vardır. Örneğin bisiklete binmek gibi. Ayrıca duygusal deneyimlerimiz de bilinçaltına depolanır. Rüyalarımız, sanatsal faaliyetlerimiz bilinçaltımızla ilgilidir. Bilinçaltının inanç sistemimizin oluşumu, tutumlarımız konusunda da büyük etkisi vardır. Beden dili ve ses tonumuz üzerinde de bilinçaltımızın etkisi bulunmaktadır.

Bilinçaltı travmaları bireyin çocukluk döneminde genel olarak farkında olmadan yaşadığı ve depoladığı psikolojik durumlardır. Yaşanan istismar, aile içi şiddet, anne-baba ölümü, hastalık gibi durumlar bu travmalara yol açar.

Bilinçaltında yaşanan sorunlar fizyolojik olarak da bize etki eder. Örneğin yaşanan kronolojik ağrılar, egzama, astım, ülser gibi hastalıkların bilinçaltı ile ilişkisi olduğu düşünülmektedir.

Bilinçaltımızı güçlendirmek için olumsuz inançlarımızdan, tekrar eden düşünce kalıplarımızdan uzaklaşmamız gerekir. Sınırlayıcı ve negatif inançlar geçmiş travmalarımızı tetikler. Pozitif telkinler, günlük olumlama cümleleri zamanla kalıcı pozitif düşünceleri zihnimize yerleştirir.