Ağaçlar içinde bir mekan. Ankara'nın sıcağından kaçılabilecek nadir yerlerden birisi. Kahvaltıyı bitirmek üzereyiz. O sırada bahçenin diğer tarafında bir doğum günü kutlaması başlıyor. Soruyorum, kutlamanın dört yaşındaki bir kız çocuğu için yapıldığını öğreniyorum. Doğum günü partisi bir organizasyon şirketine verilmiş. Anonslarla birlikte çocuklar hareketlenmeye başlıyor. İlgimi çekiyor. İzlemeye başlıyorum.
Küçük yarışmalar yapılıyor. Yarışmanın birincisi sunucunun talimatıyla çocuklar tarafından alkışlanıyor. Ve o çocuğa küçük bir ödül veriliyor. Ve her defasında sunucu bir sonraki yarışmadaki ödülü açıklıyor.
Kaybeden çocukların yüzünde hayal kırıklığı var.
Kaybetme duygusu ile başa çıkmaya çalışan çocuklar muhtemelen eğlenemiyor.
Bu şekilde devam eden doğum günü partisi sunucunun yaptığı bir anonsla kesiliyor: 'Şimdi doğum günü çocuğuna hediye verecek olanları buraya davet edeceğim'
Evet inanmayacaksınız ama insanlar tek tek anons ediliyor. Hediyesini veren alkışlanıyor ve çocukla birlikte fotoğraf çektiriyor.
Maalesef, İyiye doğruya güzele dair söylenecek hiçbir söz kalmıyor.
***
Doğum günü partisi boyunca anne babalar durumdan memnun.
Çocukları gözlerinin önünde; her şey kontrol altında ve tahmin edilebilir vaziyette seyrediyor. .
Görev yerine getiriliyor…..Cep telefonları ile fotoğraflar çekiliyor, video kaydı yapılıyor.
Ve sonrasında çocuğun anne babası belli aralıklarla cep telefonuyla uğraşıyor. Büyük ihtimalle o anlar sosyal ağlarda paylaşılıyor.
Böylece yapılacaklar listesinden bir maddenin daha üstü çiziliyor. Zihinsel arka plan belki de şöyle:
Çocuk için doğum günü partisi yapılacak. Acilen, hatta o anda sosyal medyada paylaşılacak ve çocuğumuz için her şeyi yapmaya hazır olduğumuzu ve yaptığımızı herkes görecek. Evet, bununla bitmeyecek. Sosyal medyadaki reaksiyonlar takip edilecek; kim ne mesaj yazmış; mutluluğumuza kaç insan şahit olmuş; kim hangi fotoğrafı beğenmiş buna bakılacak. Eş dost ne kadar çok insan mesaj yazdıysa o kadar insan tarafından sevildiğimiz anlaşılacak. Yalnız olmadığımız görülecek. 'Bakın ben çocuğumu ne kadar çok seviyorum' diyebilmek ve bunu gösterebilmek için mümkün olan her fırsat kullanılacak ve çocuğun farklı zaman ve mekanlardaki fotoğrafları doyasıya paylaşılacak.
***
Aslında bu şekilde davranarak çocuklarımızın hakkını gasp ediyoruz. Onları bir nevi gösteriş aracı; bir tür teşhir aracı haline getiriyoruz. Sosyal medya çocuklarımızı kullanarak performans sergilediğimiz alanlardan birisi haline dönüşüyor. 'Çevrim dışı yalnızlıklarımız' en acıtıcı haliyle varlığını sürdürürken, 'çevrim içi paylaşımlarımız' sınır tanımıyor....