Atatürk ve Gençlik

Sivas Kongresi'nde manda düşüncesi tartışılırken İstanbul Tıp Fakültesi öğrenci temsilcisi olan Tıbbiyeli Hikmet diye anılan bir genç, 'manda taraftarı Mustafa Kemal Paşa bile olsa karşı çıkarız.' diye itiraz etmişti. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa, şöyle demiştir:

'Arkadaşlar! Gençliğe bakın, Türk millî bünyesindeki asil kanın ifadesine dikkat edin. Gençlikle iftihar ediyorum ve gençliğe güveniyorum. Gençler, vatanın bütün ümit ve istikbali size, genç nesillerin anlayış ve enerjisine bağlanmıştır (M. Müfit Kansu, Erzurum'dan Ölümüne Kadar Atatürk'le Beraber I, s. 248).'

Mustafa Kemal Atatürk, gençliğe o kadar güveniyordu ki kurduğu Cumhuriyeti, gençlere emanet etmiştir. Bunu, 1927'de verdiği Büyük Söylevini şu sözlerle tamamlamıştır:

'Bu nutkumla, millî varlığı sona ermiş sayılan büyük bir milletin, istiklalini nasıl kazandığını, ilim ve tekniğin en son esaslarına dayanan millî ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım. Bugün ulaştığımız sonuç, asırlardan beri çekilen millî felaketlerin yarattığı uyanıklığın eseri ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir. Bu sonucu Türk gençliğine emanet ediyorum.'

'Ey Türk gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklalini ve Türk Cumhuriyeti'ni ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Varlığının ve geleceğinin yegane temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir (Nutuk, s.607).'

Atatürk'ün bu sözleri, Türk gençliğine, Türkiye Cumhuriyeti'nin, Türk ulusunun bağımsızlığının, özgürlüğünün korunması, geliştirilmesi gibi çok önem ve kutsal bir görev ve sorumluluk vermektedir.

Atatürk'ün görevlendirdiği, sorumluluk yüklediği genç ve gençlik nedir, kimdir? 'Genç, yaşı ilerlememiş olan kişidir. Gençlik ise genç olma durumu ya da insan yaşamının ergenlikle orta yaş arasındaki dönemidir; gençlik, genç insanların bütünüdür (Türkçe Sözlük, TDK, 2005 ).' Hemen şunu belirtelim ki yaşı ilerlemiş fakat düşüncesi ve anlayışı sağlıklı, yeniliklere açık olan kişileri de genç ve gençlik içinde saymalıyız. Nitekim Atatürk'ün gençlik anlayışı da yaşça genç olanlarla sınırlı değildir. O diyor ki: 'Benim anladığım gençlik, bu devrimin düşüncelerini, ideolojisini benimseyip gelecek kuşaklara götürecek kimselerdir. Benim gözümde yirmi yaşındaki bir yobaz yaşlıdır, yetmiş yaşındaki bir idealist de güçlü bir gençtir (Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk'ün Fikir ve Düşünceleri, s. 299).'

Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlik; bir zorluk, bir darlık ile karşılaşınca soluğu başka ülkelere gitmek için can atan gençlik değildir. Zorlukları aşmak, başarıya ulaşmak için elini taşın altına koymaktan çekinmeyen gençliktir Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlik.

Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlik; sağlam olduğu halde çürük raporu alarak askerlikten yırtmaya çalışan gençlik değildir. Ataları gibi yurdun bütünlüğü, ulusun bağımsızlığı ve özgürlüğü için canını feda etmeyi göze alabilen gençliktir Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlik.

Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlik; hurafeler peşinden koşan, köhnemiş, eski düşünceleri taşıyan gençlik değildir. Akıl, bilim ve fenni temel alarak çalışan, üreten, ulusunun yükselmesi, gelişmesi için emek harcayan gençliktir Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlik.

Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlik; topraklarını yabancılara satarak, topraksız, vatansız kalmanın yolunu açacak düşünceler peşinde koşan gençlik değildir. Yurdunun bütünlüğünü, bağımsızlığını koruyan, üretimini artırmak için buluşlar, icatlar peşinde koşan gençliktir Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlik.

Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlik; tarihte yaşanmış yıkımlardan ders alarak benzerlerinin bir daha yaşanmaması için her türlü ulusal önlemleri alabilen, dışa bağımlı olmaktan uzak duran gençliktir.

Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlik; yurdun ve ulusun bütünlüğünü, birlik ve beraberliği, içte ve dışta barışı savunan; çağdaş, hoşgörülü, tahammüllü, Cumhuriyetin kazanımlarına, Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkan gençliktir.

Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlik; eğitim ve kendini geliştirip yetiştirmek için dış ülkelere bir kıvılcım gibi giden, donanımlı olarak bir yıldırım, bir şimşek gibi yurda dönerek hizmet edecek olan gençlerdir.

Atatürk'ün gençliğe verdiği önem, onun 'yaşamı, gençliği değerlendirişi göz önüne alındığında daha iyi anlaşılır: Mustafa Kemal (Atatürk), II. Abdülhamit Döneminin baskıcı, susturucu yönetimine karşı çıkmaya daha ilk gençlik yıllarında başlamıştı. Okul sıralarında birkaç arkadaşı ile birlikte gizli gazeteler çıkarmış, bu yüzden cezalandırılmış; kurmay subay olarak orduya katıldığında, Suriye'ye sürülmüştü. Hiçbir sultacı yönetimin, örgütlenen gençliğe karşı tutunamayacağını, onun içinde bulunduğu genç kuşak, 1908'de İkinci Meşrutiyet'i ilanı ile kanıtlamıştı. Kurtuluş Savaşı'na giden yolda, Anadolu'da çoban ateşi denilen yerel örgütlenmeyi sağlayanların, yurt savunmasına koşanların çoğu da genç kuşaktandı.'

'Gençliğin atılganlığını yaşamış ve gençleri izlemiş olan Mustafa Kemal (Atatürk), Anafartalar Kahramanı olarak, Ruşen Eşref Unaydın'a verdiği fotoğrafın arkasına şunları yazmıştı (24.V.1918): 'Her şeye karşın, kesinlikle bir ışığa doğru koşmaktayız. Bende bu inancı yaşatan güç, yalnız sevgim, ülke ve ulusuma beslediğim sonsuz sevginin değil; bugünün karanlıkları, şarlatanlıkları içinde yurt ve gerçek sevgisi ile ışık serpmeye ve aramaya çalışan bir gençlik gördüğümdendir (Prof. Dr. Şerafettin Turan Türk Devrim Tarihi III-1, s. 284).'

Atatürk, Temsil Heyeti ile Ankara'ya gelip çalışmalarına başladığında ve henüz Türkiye Büyük Millet Meclisi açılmadan, Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyeti'ni koruma ve savunma görevini gençlere bırakacağının ipucunu vermiştir:

'Başımıza neler örülmek istendiği, nasıl dayandığımız ve karşı koyduğumuz, daha doğrusu ulusun isteğine ve emellerine uyarak, onun yardımı ile nasıl çalıştığımız görülmelidir; zaten her şey unutulur; fakat biz her şeyi gençliğe bırakacağız. O gençlik ki hiçbir şeyi unutmayacaktır. Geleceğin ışık saçan çiçekleri onlardır ( M.M. Kansu, Erzurum'dan Ölümüne Kadar Atatürk'le Beraber II, s. 471).'

Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlik; sürekli ileriye, yeniliğe koşacak; bilgisiyle, bilimiyle ulusu ve dahası insanlığı aydınlatacak, ışık saçacak olan gençliktir.

18 Mart 1923'te Atatürk, gençliğin ulus için, yurt için nasıl davranması gerektiğini şöyle belirtiyor:

'Gençler! Biz, size geçmişten, geçmişin yanlış ve batıl inançlarından, geçmişin var olanlarından arınmış bir varlık çıkardık. Olaylardan, olayların zorunluluğundan çıkan bu varlık, sizin pek değerli katılımınızla, parlak yardımınızla çıktı. Bu varlığı, büyütüp yükseltmek bizlerden sizlere düşer. Bu görevde başarılı olacağınıza gördüğüm deliller nedeni ile çok güçlü inanç duyanlardanım.'

'Sayın gençler! Yaşam, savaşımdan oluşur. Bundan dolayı yaşamda yalnız iki şey vardır: Üstün gelmek, yenilmek… Size, Türk gençliğine bıraktığımız vicdani emanet, yalnız ve sürekli üstün gelmek, yenmek olmalıdır ( ASD II, s. 137).'

Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlik; zorluklardan yılmayan, araştıran, çok çalışan ve üreten gençliktir.

Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlik; yaşam savaşında üstün gelmek, yenmek, başarılı olmak, yurdun ve ulusun bağımsızlığını, bütünlüğünü, laik Atatürk Cumhuriyeti'ni ve onun değerlerini koruyup savunmak ve sonsuza kadar yaşatmak için çalışkan, bilgili, üretken gençliktir.

Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlik; yüreğinde yurt ve ulus sevgisi taşıyan, kendine güvenen; sağlıklı ve gürbüz olarak yetişen gençliktir.

İzmir Erkek Öğretmen Okulu öğrencilerinden beklentilerini şöyle belirtiyor: 'Ulus, ülke, Cumhuriyet, sizden yüksek görev beklemektedir ( ASD II, s. 243).' Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlik; yüksek görevlere yani ulusu çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkarmaya kendini hazırlayan, hazırlayacak olan gençliktir. Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlik; fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür yetişen gençliktir.

Atatürk diyor ki: 'Uygarlık yolunda başarı, yeniliğe bağlıdır. Toplumsal yaşamda, ekonomik yaşamda, bilim ve teknik alanında başarılı olmak için tek gelişme ve ilerleme yolu budur. Uygarlığın yenilikleri, tekniğin harikaları dünyayı değişmeden değişmeye uğrattığı bir devirde, asırlık köhne düşünüş biçimleri ve anlayışlarla, geçmişe körü körüne bağlılıkla varlığımızı korumak olası değildir. Uygarlığın temeli, ilerlemenin ve kuvvetin temeli aile yaşamındadır. Bu yaşama kötülük, toplumsal, ekonomik, siyasal güçsüzlüğe ve beceriksizliğe neden olur. Aileyi oluşturan kadın ve erkeğin doğal haklarına sahipolmaları, aile görevlerini çekip çevirmeye güçleriyetmelidir (ASD II, s. 187-188).'

Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlik; yenilik peşinde koşan, kendini ona göre yetiştirmeye çabalayan gençliktir.

'Gençler! Cesaretimizi güçlendiren, destekleyen ve sürdüren sizsiniz. Siz almakta olduğunuz eğitim ve kültür ile insanlık niteliklerinin, yurt sevgisinin, düşünce özgürlüğünün en değerli örneği olacaksınız. Ey, yükselen yeni kuşak! Gelecek sizsiniz. Cumhuriyet'i biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz (ASD II, s. 188).'

Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlik; Cumhuriyetimizi geliştirip yükseltecek ve gelişmişliğini artırarak sürdürecek olan gençliktir.

Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlik; Türk Devrimi'nin ve Cumhuriyeti'nin, demokrasinin sahibi ve bekçisi olan gençliktir. Türk devrimini ve rejimini yani Cumhuriyeti ve kazanımlarını korumak için hemen harekete geçecek olan gençliktir.

Türk gençliğinin yetiştirilmesi konusunda ilgililere şöyle der: 'Dine bağlı, din ve devlet işlerini bir arada yürütmeye çalışanlara teokratik idareler denir, bu çeşit idareler, eninde sonunda çökmeye mahkûmdur. Bugün, dünyada bu şekilde idare edilen devletler, dünyanın en geri kalmış ülkeleridir. Bunun için laiklik ilkesini Anayasa'mızın en büyük ilkelerinden biri olarak kabul etmek ve buna dört elle sarılmak gerekir. Türk gençliğini, bu ilkenin dışında yetiştirmeye yeltenecek olanlar, bu devlete, bu ulusa en büyük kötülüğü yapmış olanlardır ( ASD II, s. 242).'

Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlik; bilimin aydınlattığı yoldan yürüyen, laik eğitim alan ve sürekli çalışan gençliktir.

Atatürk diyor ki: 'Türkiye Cumhuriyeti'nin özellikle bugünkü gençliğine ve yetişmekte olan çocuklarına sesleniyorum. Batı, senden, Türk'ten çok gerideydi. Anlamda, düşüncede, tarihte bu böyleydi. Eğer bugün Batı, son teknikte bir yükselme gösteriyorsa, ey Türk çocuğu! Bu kabahat da senin değil, senden öncekilerin affolunmaz ihmalinin bir sonucudur. Şunu da söyleyeyim ki çok zekisin, belli; fakat zekanı unut. Sürekli çalışkan ol ( Prof. Dr. Ş Turan, age. s. 286).'

Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençler; durmadan, yorulmadan ileriyekoşanlardır. Atatürk diyor ki: 'Sizler, yeni Türkiye'nin genç evlatları, yorulsanız da beni takip edeceksiniz. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk gençliği amaca, bizim yüksek ülkümüze durmadan yorulmadan yürüyecektir (ASD II, s. 327-328).'

Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlik; Atatürk gibi düşünen, ilhamını Atatürk'ten alan gençliktir. 'Cumhuriyet'i, yükselterek sürdürmek, her Türk gencinin kutsal ve ulusal görevidir. Bu görev, kaynağını ve ilhamını Atatürk'ten alır. Bunun için Türk gençleri gönül birliği, inanç ve amaç birliği ile bu görevi yapmak zorundadırlar. Çünkü bu onların insanlıklarının, yurtseverliklerinin, yurttaşlık haklarının, Türklük geleneklerinin bir gereğidir ( O. Güngör Feyzoğlu, Atatürk İlkeleri ve İnkılabımız, s. 59).'

Atatürk, TBMM'nin ilk toplandığı 1920 Yılının 23 Nisan gününü, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak çocuklara armağan ettiği gibi, egemenlik ve bağımsızlık ateşini yakmak için Samsun'a çıktığı 1919 Yılının 19 Mayıs gününü de Gençlik ve Spor Bayramı olarak gençlere armağan etmiştir. Bu bayram, sonraki yıllarda Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı adını almış, böylece Atatürk ile gençlik özdeşleşmiştir.

Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlik; 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramını coşkuyla kutlayan, kutlayacak olan gençliktir. Türk gençleri, bu bayramda çeşitli gösteriler yaparak bağımsızlığımızı, Cumhuriyetimizi ve onun çağdaş kurumlarını, devrimlerini sonsuza kadar koruyacaklarını gösterirler. Türk'ün caydırıcı gücünü, çağdaş uygarlık yolunda ulaştığımız aşamaları tanıtırlar. Gençlerimizin bu etkinliği, ulusun güvenini artırır. Ulus da geleceğe daha umutla ve güvenle bakar.

ATATÜRK'ÜN CUMHURİYETİ EMANET ETTİĞİ GENÇLİK; ÇAĞDAŞ, LAİK VE ATATÜRKÇÜ GENÇLİKTİR; ULUSUN GELECEĞİ, ÖGÜRLÜĞÜN, BARIŞIN, BAĞIMSIZLIN VE GELİŞMENİN GÜVENCESİ OLAN GENÇLİKTİR.

Güzel yurdumun güzel insanları!

Geçmiş yıllarda olduğu gibi yine ulusal bayramlarımızın coşkuyla kutlandığı günlerin gelmesi dileğiyle 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun. Devletimizi ve ulusumuzu yok olmaktan kurtaran başta Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizi saygıyla anıyoruz. Ruhları şad, mekanları Cennet olsun.