Dünyanın gözünü kapattığı bir coğrafyada, vicdanı açık tutmak kolay değildir. Gazze, yıllardır kuşatma altında. Elektriğin sınırlı, suyun kirli, umutların bastırıldığı bir yer. Ama tam da bu karanlığın ortasında bir ışık yandı Madleen:
Madleen, sıradan bir gemi değil. Üzerinde ağır silahlar yok, savaş planları yok. Üzerinde 12 yürekli insan var. Dünyanın farklı köşelerinden gelen, inancı farklı, dili farklı, kimliği farklı ama vicdanı aynı atan 12 insan. Onlar, sadece yardım malzemesi değil; insanlığın onurunu taşıyorlar. Madleen’in yola çıkışı bir haber değil, bir çağrı aslında. “Sessiz kalma” diyor bu 12 insan. “Bir çocuğun ağlamasını duymamazlıktan gelme” diyorlar. Sadece Gazze için değil, insanlık için yola çıkıyorlar. Çünkü biliyorlar ki, zulme karşı bir adım atmak, en büyük umudu doğurabilir. Bu yolculuk kolay değil. Açık denizler, siyasi engeller, tehditler… Ama Madleen’in yolcuları biliyor ki, barış yolunda atılan hiçbir adım kolay olmaz. Ve bazen bir gemi, bütün bir dünyadan daha cesur olabilir. Bu 12 kişi belki büyük bir ordu değil. Ama insanlığın sesi bazen en kalabalık ordulardan daha gür çıkar. Çünkü onlar hakikatin tarafında. Çünkü onlar, korkunun değil, umudun kaptanlığını yapıyor. Bugün Madleen Gazze’ye ulaşamadan engellendi. Susturulmak istendi, önü kesildi. Ama onların taşıdığı umut engellenemez. Çünkü umut suda batmaz, denizde kaybolmaz.
Madleen’in hikâyesi, insan kalmakta direnenlerin hikâyesi. Ve bu hikâye henüz bitmedi. Belki yarın, bir başka Madleen yola çıkacak. Belki içinde sen, ben, biz olacağız.