YAZARLAR

Tüm Yazıları Mustafa Çiftçi

Savrulur Gider Gülümseyişin

08.12.2017 00:00

Yıldızlar yanıp sönerken gökyüzünde, bir tek sevgi duyguları doldursun yüreğinizi. İyi niyetleriniz çoğalsın. Unutmayın, olumlu ve mutlu düşünebilmek insana huzur verir. Huzurlu olabilmek ise, yaşamı hissetmektir.

 

Yıldızları seyrederken dilek tutar mısınız hiç? Ansızın kayıverince bir yıldız, kaç dilekle harman olur yüreğiniz? Bir an düşlerinizin içinde yitip giderken, mazinin içinde kaybolan özlemlerinize ağladığınız olur mu, bazen? Zamansız kaybettiklerinize üzülüp, artık bir şeylerin imkânsız olduğunu düşününce, gözleriniz dolar mı geceleri?

 

Ağlar mısınız bazen? Yok, hayır, ağlamak zayıflık değildir dostum. Ağlamak zayıflık olsa, çocuklar öyle hemen ağlar mıydı? Ağlamak, zayıflık olsa, en çok kadınlar mı ağlardı? Bazen sen de ağla! Çocuklar gibi ağla, hıçkırıklara boğul. Kadınlar gibi ağla, gözyaşın buğday buğday sıralansın yanaklarında. Bir gece, bir şiir yaz, güneşi örten karanlığa. Kaybolan geçmişe hiç bir şey yapamıyorsan eğer, ağla! Yarınlara gülümse. Unutma, yarınlar daha güzel olacaktır. Belki böylece, yaşama daha sıkı sarılıp, hiç bir şeyi ertelemeden yapma bilincine ulaşırsın.

 

Elleriniz üşürken, sevgiye hasretiniz büyüyor mu?

 

Bilirim, insan soğuk ve yalnız gecelerde en çok sevdiklerini anımsar. Mutlu anılarıyla ısınır. Bilirsiniz, üşümüş, titreyen parmak uçlarını en güzel sevgili avuçları ısıtır. Gözleriniz yıldızlara takılıp kalır uzun süre eylül gecelerinde. Saatlerce pencereden bakar ya da balkonda oturursunuz. Yitirilmiş sevdalarınızı alıp götürmüştür kayan yıldız. Sevdiğinizi ne çok sevseniz de doymaz, karşılığında ne kadar sevgi alsanız da, aldığınız sevgi yine de az gelir. Hep daha fazla sevilmek ister, “benim onu sevdiği kadar, o beni sevse” dersiniz. Sevilmeye doymazsınız.

 

Sevgi ve güven, dal verir her gün yaşamınızda. Yarım kalmış, karşılıksız sevdalarda kendi fotoğraflarınıza ağlarsınız. Hep duru sevgiyi ararsınız. Çıkarsız ve karşılıksız aşkın adına, umudun ve sevincin sonsuzluğuna savrulup gider gülümseyişiniz. Siz bir yerlere gidersiniz düşüncelerinizde. Yüreğiniz genişler. Kocaman olur, büyür göz bebekleriniz. Yalnızlık dünyanız küçülür. Yaşamaya doyamazsınız. Küçük kıvrımlar oluşur ağzınızın iki yanında gülümserken, yanağınızda gamzeler. İnci dişleriniz bembeyaz görünür. Elleriniz sımsıcak olur, yalnızlığa inat, aşka davet. Sevişmek ise, kendiliğinden olmalı size göre. Her sevda da, insan yanınız dile gelir. Sevdiğiniz gözlerde kaybolmak, onunla başka dünyalara gitmek, denizlerde yüzmek, yağmurlarda ıslanmak, güneşte kurulanmak istersiniz. Elleriniz hep el ele olmalı. Gemilere binmek gelir içinizden bazen. Martılara simit atmak istersiniz. Bazen de uzun ve sessiz bir yolda yürümek istersiniz. Gecenin ay ışığında, boynuna sarılıp, sevgiye doymayan halinizle, “beni ne kadar çok seviyorsun, o güzel yüreğinin ne kadarı benim”, diye sormak ister, soramazsınız. Okyanus ötesi gözlerinde henüz görmediğin dünyasını merak edersiniz. Her şeyi söylemiş olsanız da, dile gelmeyen duygularınız beslenir içinizde. Sevdiğinizi, yüreğinizin en dip köşesinde, en gizli, en güzel yerinde yaşatırsınız. Ya sizin yeriniz? Hep aklınızdadır gülümseyişi. Unutamazsınız. Uzakta kaldığınızda sıcaklığını hissedersiniz. Onunla her buluşmanız yeni bir öykü gibidir. En güzel anlarınız, onunla birlikte geçirmiş olduğunuz zamanlardır. Öpüşleriniz, geriye güzel anıların anıtı gibi kalır. Ayrılık anlarınızda hüzne düşüp, hiç bir yere gidemeyen, olduğu yerde kalan, zavallı birisi gibi hissetseniz de kendinizi, bir gelecek buluşmayı düşündüğünüzde, yerinden fırlayacakmış gibi çarpar kalbiniz. Kılcal damarlarınızda ateşli kanın aktığını duyarsınız. Üşüyüp titrese de bedenin, şans öpücüğünün sıcaklığını hissedince yanıp kavrulur dudaklarınız. Aleve kesilir bütün bedeniniz. Ateşten gömlek gibi aşk yakar sizi. Aşkın ateşiyle yanarsınız.

Çünkü o, yıllardır gecikmiş duygularınızı tamamlayan, kırk yılda bulunan birisidir.

Çünkü o, sevgilinizdir, sevdiğinizdir.

O sizin sırdaşınız, dostunuz, arkadaşınızdır.

Onun bir adı sevgi ve güvendir.

Onun bir adı da, Gizem’dir.

Şimdi sorun sevdiğinize, yüreğinin ne kadarı sizinmiş?

Kendinize sorun, kendi yüreğinizde sevdiklerinizin yeri ne kadar?

Siz, ne kadar büyüksünüz? (2010)

Mustafa Çifci

 

Haberler

Ekonomi

Küresel piyasalar karışık seyrediyor

Gündem

Emeklilere bayram ikramiyelerinin ödeme takvimi belirlendi

Ekonomi

KOBİ'ler yeni dönemde KOSGEB destekleriyle büyüyecek

Gündem

Yapay zeka girişimleri 7 yılda 33 kat arttı

Gündem

İstanbul'da köprüler Pakistan Milli Günü için ışıklandırıldı

Gündem

Yaşlanan nüfusun çalışma hayatına olumsuz etkilerine karşı ''kadın istihdamı'' önerisi

Gündem

Türk Devletleri Teşkilatının tarım bakanları Kazakistan'da toplandı

Gündem

Türksat 6A'da sona yaklaşılıyor

Ekonomi

KOSGEB geçen yıl 107 bine yakın işletmeye destek verdi

Gündem

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bayram tatilinin kamu çalışanları için 9 güne çıkarılacağını açıkladı

Gündem

Çanakkale Şehitler Abidesi'ne Türk bayrağı yansıtıldı

Gündem

Çanakkale Deniz Zaferi'nin üzerinden 109 yıl geçti