YAZARLAR

Tüm Yazıları Av. Nazlı Gaye Alpaslan

Rehinden önce veya sonra haciz konulması halinde durum nedir?

09.03.2017 00:00

IV-Rehinden önce veya sonra haciz konulması halinde durum nedir?

Menkul veya gayrimenkullerde, bu taşınmazın aynından kaynaklanan vergi alacağı haricindeki kamu alacakları için de rehinden önce veya sonra haczin konulmuş olup olmaması önemlidir.

1) Rehinden Önce Haciz Konulmuş Olması Durumu:

Buna göre İcra-İflas Yasasının 4949 sayılı yasa ile değişmeden önceki haline göre, 268. madde hükmü, aynı yasanın 261. maddesine göre ihtiyaten haczedilen mallar haciz yolu ile takip hükümlerine göre icrayı hacze çevirmeden önce bir diğer alacaklı tarafından haciz edilirse, ihtiyati haciz sahibi bu hacze kendiliğinden ve muvakkaten iştirak eder şeklinde iken, 4949 sayılı yasa ile madde hükmünde bir dizi değişiklikler yapılmıştır. Maddenin yeni yasa şeklinde, 201. maddeye göre ihtiyaten haczedilen mallar, ihtiyati haciz kesin hacze dönüşmeden önce diğer bir alacaklı tarafından yasaya veya diğer yasalara göre haczedilirse, ihtiyati haciz sahibi alacaklının bu hacze 100. maddedeki koşullar dahilinde kendiliğinden ve muvakkaten iştirak edeceği hükme bağlanırken rehinden önce ihtiyati ve icrai haciz bulunması durumunda kamu alacakları dahil hiçbir alacağın rehinden önceki hacizli alacaklar ve arkasından da rehinli alacaklar korunmuştur. Ancak bu değişiklik kamu alacaklarının korunmasını kaldırır nitelikte olduğundan kamu alacaklarının tahsilinde sıkıntı yaratmıştır.

Değişiklik öncesinde adi alacak için haczedilen mal üzerinde daha sonra rehin tesis edilir, bundan sonra da kamu alacağı için haciz uygulanırsa, rehinli alacak hacze iştirak edemezken, kamu alacağı 21. madde uyarınca hacze iştirak edebilirdir. Yargıtay 19. D. 18/2/1995 tarih ve E:718-K:1733 sayılı kararı da aynı yönde idi.

268. maddedeki değişiklikle ayrım yapılmaksızın rehinden önceki hacze rehinden sonraki hacizlerin iştirak edemeyeceği hükmü bu olanağı kaldırmıştır.

Bu korumanın amacı da madde gerekçesinde maddeyle, rehin tesisinden sonra haciz konulması halinde, konulan haczin rehini aşarak rehinin önündeki hacze veya ihtiyati hacze iştirak edemeyeceği esası getirilerek, tapu siciline güven ve aleniyet ilkesine uyum sağlanmasının amaçlandığı şeklinde belirtilmiştir.

Maddenin yeni şeklindeki birinci fıkranın son tümcesine göre rehinden önce ihtiyati veya icrai haciz bulunması durumunda kamu alacağı dahil hiçbir haciz rehinden önceki hacze iştirak edemeyecektir. Dolayısıyla öncelikle, rehinden önceki hacizli alacaklar ödenecek, sonra rehinli alacaklar ödenecek daha sonra da rehinden sonraki hacizler ödenecektir.

Kamu alacaklarının güçsüz kalması karşısında 5479 sayılı yasa ile 6183 sayılı yasanın 21. maddesi değiştirilmiş ve kamu alacakları rehinden önceki hacze iştirak bakımından ikiye ayrılmıştır(1).

Genel bütçeye dahil olan vergiler ve bunlara bağlı cezalar ve fer’ileri hakkındaki borçlar için, 6183 sayılı yasanın 21. maddesine 5479 sayılı yasa ile eklenen hüküm ile söz konusu genel bütçeye dahil vergi alacakları için tatbik edilecek hacizlerde 2004 sayılı İİK 268/1 fıkrasının son cümlesi hükmü uygulanamayacağı hükmü getirilerek, 2004 sayılı yasanın rehinden önceki hacizli alacakları koruyan hükmüne sınırlı bir istisna getirilmiştir.

“Rehinden önce ihtiyati veya icrai haciz bulunması halinde amme alacağı dahil hiçbir haciz rehinden önceki hacze iştirak edemez.” Hükmüne göre adi alacak için mal üzerinde ihtiyati veya icrai haciz tatbik edildikten sonra, mal bir başka alacaklıya   rehin edilmiş ve rehinden sonra da genel bütçeye dahil olan bir vergi alacağı için mala haciz konulması durumunda maliye bu alacak için önceden yapılmış olan hacze iştirak edebilecektir.

Bu şekilde rehinden önceki hacizlerin önceliği genel bütçeye dahil vergi alacakları için kaldırılmıştır. Bu düzenleme bilhassa, çoğu zaman kamu ile aynı kişiden alacaklı bulunan ve takip yapan banka avukatları tarafından, kendilerinin maliyenin takip memuru gibi işlem yapmalarına neden olduğu, bütün takiplerin açılıp, borçlunun malını bulup paraya dönüştürme safhasında paranın maliye alacaklarına gideceği biçiminde yorumlanmaktadır. Bu görüşü savunan banka avukatlarının haklı oldukları söylenebilir.

Teşvikten sonra genel bütçeye dahil edilecek vergi alacaklarının garameten katılacakları tutar rehinden önceki haciz tutarı ile sınırlandırılmıştır. Kanımızca bu görüş “hacze katılmak” terimini önceden konulmuş olan haciz tutarına katılmak olarak anlamaktan kaynaklanmaktadır. Oysa hacze katılmak, haciz yoluyla yapılan satışın bedelinden pay almak anlamına gelir. Payın nasıl hesaplanacağı yada pay almada sıralamanın nasıl olacağı ise yine yasada belirlenmiştir ve “garameten”dır.

Borçlunun iflası , mirasın reddi ve terekenin resmi tasfiyeye tabi tutulması hallerinde, kamu alacakları imtiyazlı alacak olarak 2004 sayılı İİK’nun 206. maddesinin 3. sırasında, bu sıranın önceliğini alan alacaklarda dahil olmak üzere tüm imtiyazlı alacaklar ile birlikte işleme tabi tutulur(2).

2) Rehinden Önce Haciz Konulmamış Durumu:

Rehin tesisinden önce haciz konulmamış olması halinde ise, öncelik hakkı “rehinli alacaklarda” dır. Bu sebeple öncelikle rehinli alacaklar ödenecek, daha sonra satış bedelinden rehinli alacaklar ödendikten sonra bakiye kalırsa, bu bakiye para varsa diğer hacizli alacaklarla amme alacağına ödenir.

Rehinli malların satışından sağlanan paranın dağıtım sıralaması özetle şöyle olacaktır:

1) Satış giderleri,

2) Eşyanın aynından gelen kamu alacakları,

3) Rehinden evvel ki hacizli alacaklar ve rehinden sonraki hacizli genel bütçeye dahil olacak vergiler, cezalar ve bunların fer’ileri, (garameten taksim olunur)

4) Rehinli alacak,

5) Rehinden sonra uygulanan hacizli alacaklar,

V-SONUÇ YERİNE

6183 sayılı yasanın 21. maddesinde kamu alacağının diğer alacaklıların haczine iştiraki, 69. maddesinde ise kamu alacağının diğer kamu idarelerinin haczine iştiraki düzenlenmiştir. Buna karşın diğer alacaklıların kamu alacakları dolayısıyla uygulanan hacze iştiraki düzenlenmemiştir. Bu nedenle de kamu alacakları için konulan hacze diğer kamu idareleri dışındaki alacaklıların iştirakinin mümkün olmadığı kabul edilmektedir. Yargı içtihadı da bu yönde devam etmektedir. Yargıtay 21. D. 16/10/2000 t, E:6376, K:6585 sayılı kararında İİK’nun 206. maddesinde birinci sırada imtiyazlı alacak olarak düzenlenen işçi alacaklarının hacze iştirak durumunda daha önce uygulanmış olan kamu alacağına iştirak edemeyeceğine karar verilmiş bulunmaktadır.

Özetle amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanunun 21. maddesinin 2. fıkrasında rehinli alacakların hakları saklı tutulmuştur. Bu alacaklarla ilgili olarak, İcra İflas Kanunun 206. maddesinde yer alan sıra cetveline de bakılması gerekmektedir. Söz konusu sıra cetvelinde, rehinli alacaklar, tüm diğer alacaklardan önce gelebilmektedir. Sıra cetvelinde, vergi alacakları, imtiyazlı alacak olarak, 5. sırada yer almasına karşın, rehinli alacaklar, ondan, hatta tüm imtiyazlı alacaklardan önce gelmektedir(3).

Özetle, kamu alacaklarının rehinli alacaklar karşısında, herhangi bir önceliği söz konusu değildir. Rehinle korunan alacaklının alacağı, satış bedelinden öncelikle ödenir, kalan miktar diğer alacaklılara sıralamadaki yerleri dikkate alınarak tevzii edilir. Bu kuralın tek istisnasında gümrük vergisi, emlak vergileri gibi hacze konu eşya yada gayrimenkulun aynından kaynaklanan kamu alacakları ileri gelmektedir. Bu alacaklar, hacizli malın satış bedelinden, rehinli alacaklardan önce ödenecektir. Daha sonra bu alacaklar ödedikten bakiye bir miktar kalırsa rehinli alacaklara ödeme yapılır. Amme borçlusunun iflasına karar verilmesi durumunda, bu alacaklar, iflas masasına rüçhanlı alacaklar olarak, rehinli alacaklardan evvel not edilecektir(4).


 

(1) Yılmaz Kazım, “Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun Yorum Ve Açıklamaları”, Ce-Ka Yayınları, Ankara, Aralık 2006. s.254

(2) 5479 sayılı kanunun 4. maddesi ile değiştirilen ve 8/4/2006 tarihinden itibaren yürürlüğe giren fıkra hükmü gereği.

(3) Dnş. VDDGK, 6/4/2001 gün ve E:2000/406-K:2001/154, “şirketin ihtiyati haciz kararı alınmasına neden olan kurumlar vergisi ve gelir vergisi borcunun eşya ve gayrimenkulün aynından doğmuş olmaması sebebiyle, vergi dairesince ihtiyati haciz uygulamasından önce şirkete ait fabrika üzerinde, lehinde ipotek tesis edilmiş bulunana davacının, haczedilen malların paraya çevrilmesi sırasında alacağını öncelikle tahsil edecek olması karşısında; ihtiyati haciz işlemine karşı idari dava açmakta menfaatinin bulunmadığı hk.

(4) Adnan Deynekli- Sedat Kısa, “Hacizde Ve İflasta Sıra Cetveli”, Alfa Basım Yay-Dağıtım, İstanbul, 1996, S.453

 

 

 

Haberler

Gündem

Ramazan Bayramı tatilinde tren kapasiteleri artırılacak, emeklilere indirim uygulanacak

Ekonomi

İran ile ticaret hacminde 30 milyar dolar hedefi

Ekonomi

Küresel piyasalar karışık seyrediyor

Gündem

Emeklilere bayram ikramiyelerinin ödeme takvimi belirlendi

Ekonomi

KOBİ'ler yeni dönemde KOSGEB destekleriyle büyüyecek

Gündem

Yapay zeka girişimleri 7 yılda 33 kat arttı

Gündem

İstanbul'da köprüler Pakistan Milli Günü için ışıklandırıldı

Gündem

Yaşlanan nüfusun çalışma hayatına olumsuz etkilerine karşı ''kadın istihdamı'' önerisi

Gündem

Türk Devletleri Teşkilatının tarım bakanları Kazakistan'da toplandı

Gündem

Türksat 6A'da sona yaklaşılıyor

Ekonomi

KOSGEB geçen yıl 107 bine yakın işletmeye destek verdi

Gündem

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bayram tatilinin kamu çalışanları için 9 güne çıkarılacağını açıkladı