YAZARLAR

Tüm Yazıları Prof. Dr. Selahattin Togay

Kapitalizmin işleyişi sorgulanıyor (3)

12.03.2016 00:00

Geçen yazımda vurgulamış olduğum intibak meselesine başka bir açıdan bakabiliriz. Aşağıdaki tabloda Hindistan ve ABD’nin GSYİH ve cari açık verileri farklı alt dönemler itibarıyla ele alınıyor. Tablonun son satırı 1990-2015 döneminin toplamını gösteriyor. Bu son satır itibarıyla bakıldığında Hindistan 1990-2015 döneminde 23 trilyon dolarlık üretim yapmış ve bu üretimi yaparken 430 milyar dolar cari açık vermiş yani 430 milyar dolar dış tasarruf kullanmış. ABD’ye baktığımızda ise söz konusu dönemde ABD 300 Trilyon dolarlık üretim yapmış ve bu üretimi yaparken 9,6 trilyon dolar dış kaynak kullanmış.

Yani söz konusu dönemde ABD Hindistan’a göre 13 kat daha fazla üretim yapmış ama Hindistan’la kıyaslandığında 22 kat daha fazla dış kaynak kullanmış. İşte değişmesi gereken yapı bu. Yeni bir intibak süreci bu nedenle gerekiyor. Bir kez daha söyleyelim: Hindistan dünyada üçüncülüğe oturduğunda bu yapının sürdürülmesi mümkün değildir.

Gelişmekte olan ülkeler ve yeni gelişen piyasa ekonomileri bir yandan dış tasarruflardan yeterince yaralanamıyor; diğer yandan da sermaye akımlarının oynaklığından mustaripler. Bir çok ülke sermaye akımlarının oyun alanı haline gelmiş durumda ve bu oyun alanı rekabetçi koşullar tarafından belirlenmiyor, aksine dünyanın neresinde olursa olsun oligopolistik yapılar egemen durumda. Bugünkü uluslararası finansal sistem söz konusu oligopolistik yapıların davranışını referans alarak çalışıyor. Uluslararası finansal kurumların diline hakim olan söylem bu oligopolistik yapı tarafından şekillendiriliyor. Şimdi görünen o ki, Çin ve Hindistan’ın kalıcı biçimde ilk üçe yerleşmesiyle birlikte başta IMF olmak üzere uluslararası kurumların dili ve davranış biçiminde dramatik değişimler ortaya çıkacak. Herhalde böyle bir dünyada başta IMF olmak üzere dünya ekonomisine yön veren uluslararası kuruluşların başında bir Çinliyi yada bir Hintliyi görmek şaşırtıcı olmayacak. Artık konuşacağımız şey uluslararası finansal sistemin bugünkü halinin terbiye edilmesi değil yeni bir finansal mimarinin yaratılması olacak. Muhtemelen yeni bir uluslararası para sistemi inşasına tanık olacağız. Uluslararası piyasalarda gelişmekte olan ülkelerin temsil edilmesine imkan verecek yeni ödeme araçları, belki de bunu mümkün kılan sentetik bir para birimiyle tanışacağız. Dünyanın bir bütün olarak kapalı bir ekonomi olduğu gerçeği bütün uluslararası kurumların davranışlarını biçimlendiren ana referans haline gelecek. Kısa vadeli sermaye hareketlerinin dünya ölçüsünde vergilendirilmesi; uzun vadeli sermaye akımlarını özendirici yapıların oluşması yeni finansal sistem inşasının ana bloklarını oluşturacak.

Böyle bir eğilim hem ABD hem de Dünyadaki finans merkezleri için farklı intibakları zorunlu hale getirecek.

Meseleye ABD açısından bakarak şu soruyu sorabiliriz: acaba hâlihazırda yaşanan seçim sürecine hakim olan söylemler ABD’nin söz konusu uzun dönem eğilimine nasıl intibak edeceği konusunda ipucu veriyor mu?

Bu açıdan ABD’deki muhalefet partisine cumhuriyetçilere bakmak gerekiyor.

“evsizlere ev sağlayacağız”,” açları doyuracağız “, “çıplakları giydireceğiz” , “hastalarımızı tedavi edeceğiz” , “hapishanelerdeki insanlara el uzatacağız” , “ölülerimizi gömeceğiz” diyerek yola çıkan ve devlet yardımı lafını bir oksimoron olarak gören cumhuriyetçi parti şimdi Trump’ın aday adayı olarak öne çıkmasıyla konuşuluyor. Trump’ın söylemleri maalesef geniş kitlelerin sesi soluğu haline geliyor. Çay partisi hareketi gibi içeriğini kimsenin anlayamadığı oluşumlar Trump’ın en büyük destekçisi haline geliyor. Trump “işlerimizi ellerimizde aldılar” diyerek başta Meksikalılar olmak üzere tüm göçmenleri hedef alan sözler sarfediyor. Dünyada Nüfus hareketleri giderek artarken ve bu konuda gelişmiş ülkelerin daha fazla sorumluluk üstlenmesi gerekirken Trump yeni duvarlar örmekten bahsediyor. Öyle görünüyor ki Eğer Trump liderliğinde cumhuriyetçiler iktidar olursa, ABD giderek dışlayıcı bir ülke, dışlayıcı bir ekonomi haline gelecek.

Tam da bu noktada sormamız gereken soru şu: ABD ekonomisi içe kapanarak dünya ekonomisindeki değişimlere intibak etmeyi başarabilir mi?

Haberler

Ekonomi

İran ile ticaret hacminde 30 milyar dolar hedefi

Ekonomi

Küresel piyasalar karışık seyrediyor

Gündem

Emeklilere bayram ikramiyelerinin ödeme takvimi belirlendi

Ekonomi

KOBİ'ler yeni dönemde KOSGEB destekleriyle büyüyecek

Gündem

Yapay zeka girişimleri 7 yılda 33 kat arttı

Gündem

İstanbul'da köprüler Pakistan Milli Günü için ışıklandırıldı

Gündem

Yaşlanan nüfusun çalışma hayatına olumsuz etkilerine karşı ''kadın istihdamı'' önerisi

Gündem

Türk Devletleri Teşkilatının tarım bakanları Kazakistan'da toplandı

Gündem

Türksat 6A'da sona yaklaşılıyor

Ekonomi

KOSGEB geçen yıl 107 bine yakın işletmeye destek verdi

Gündem

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bayram tatilinin kamu çalışanları için 9 güne çıkarılacağını açıkladı

Gündem

Çanakkale Şehitler Abidesi'ne Türk bayrağı yansıtıldı