Cumhuriyetçi AK Parti?nin yeni rotası

VESSELAM

25 Ekim - 4 Kasım tarihleri arasında, 3.200 katılımcıyla Türkiye’yi temsilen seçilen 28 ilde Türkiye gündemi başlıklı kamuoyu araştırması gerçekleştirmiş olan Varyans Araştırma, Türkiye- ABD ilişkileri üzerine ilginç sonuçlar elde etti. Araştırmada ABD’nin, Türkiye’nin dostu olduğunu düşünen katılımcıların oranı %4,2, “Türkiye’nin dostu değildir” yanıtını verenlerin oranı ise %90,1 olarak ortaya çıkıyor. Araştırmada “NATO Türkiye’nin dostu değildir” yanıtını verenlerin oranı ise %79,1…Bu durum bize neyi anlatıyor? Giderek ve isteyerek ABD yörüngesinden ve NATO konseptinden uzaklaşan bir Türkiye’yi…Bu aslında bir irade beyanıdır.

Bu beyan fazla değil 2011 seçimlerinden sonra kendini göstermeye başlamış, MİT krizi/bürokratik darbe, Gezi olayları/toplumsal darbe-kalkışma, 17-25 Aralık yargısal ve güvenlik darbe, 15 Temmuz askeri darbe girişimleriyle gün geçtikçe su yüzüne çıkmış kelimenin tam anlamıyla intifadaya dönüşmüştür. Dış politikada Kobani olaylarıyla iyiden iyiye dibe vuran ilişkiler Türkiye’nin artık aldatılma sürecine son verdiğinin işaretiydi. Bu nedenle her fırsatı Türkiye’nin aleyhine  kurnaz bir zeka ile (zira bu zeka türü ahlaksız ve kutsalsız bir zekadır) oluşturmaya çalışan ABD “suçüstü” yakalandığından karşı saldırıya geçti. MİT tırları davasının uluslararası ceza mahkemesinde görüşülmesini sağlamadan önce yılan hikayesine dönen Rıza Zarrap mahkemesi var. Barzani’nin ABD ve İsrail lojistiği ile bağımsız Kürt devleti girişiminin Milli Devlet refleksiyle imhası sonrası ABD önce vize kozunu sonra da Zarrap dosyasını masaya sürdü. Türkiye bu dosyaya hazırlıklı aslında. Feridun Sinirlioğlu’nu bilirsiniz. Eski Müsteşar… Dışişleri eski Bakanı…Şimdi BM nezdinde daimi temsilcisi. Hem de Türkiye’nin diploması teamüllerine alt üst ederek. Böyle bir diplomat ikili büyükelçilik ve büyük metropollere gitmesi gerekir. Londra Washington, Roma, Madrid, Moskova, Bonn, Brüksel, Paris gibi.. Sinirlioğlu gibi diplomatlar asla ve asla 2’inci adam yani daimi temsilci olamazlar. NATO, AB, BM, AGİ daimi temsilciliktir ve bulundukları ülkede ikili büyükelçiliğe bağlıdır. Yani Washington, Brüksel, Zürih ve Viyana gibi…Ancak müsteşarlık, bakanlık yapmış bir diplomat bu görevlere hiç olmayacağı açıktır. Ancak tarihi bir zorunluluk nedeniyle Türkiye, Zarrap dosyasıyla ilgili olarak daha önceden gardını almış, Sinirlioğlu’nun oraya monte etmiş, davayı adım adım izletmiştir. İzlemeye devam edecektir.

Türkiye bundan sonra daha bağımsız hareket etmek ve ABD’den gelecek ekonomik taarruzlar başta olmak NATO ve AB saldırılarına göğüs gerecektir. Ama önce Türkiye’nin aynı hedefe odaklanan bir ok gibi olması gerekir. Devlet Bahçeli’nin 15 Temmuz sonrası şeksiz ve şüphesiz derin millet iradesinin yanında yer alması Ak Parti’nin dolasıyla Recep Tayyip Erdoğan’ın elini güçlendirmiştir. Bu nedenle 18 Ağustos 2017 günü buradan “Cumhuriyetçi Ak Parti” yorumunu yapmıştım. Birçokları bize güler; dalga geçerken Ak Parti’nin dolasıyla onun liderinin Cumhuriyet’i var eden iradeye sahipliğini “Ak Parti Kemalist mi ?”oluyor diye medya tetikçilerinin dedikodularına bıraktılar. Ne diyorduk “CUMHURİYETÇİ AK PARTİ ve EHLİ SÜNNET MÜDAFAASI” yazımızda:

“Başlığa takılmadan okumak, yorumlamak ve tartışmak gereklidir. Eğer devlet yeni baştan kurulacak, tepeden tırnağa dizayn edilecek ve devleti kuran irade yeni tecrübeleriyle yeniden Cumhuriyet diyecekse; bu yazı devletin yeni partisini takdim yazımdır. Cumhuriyetçi Ak Parti… Bu bir anlamda AK Parti’nin devletin yeni CHP’si olduğudur. Ve 2023, 2053 ve 2071 hedefinin  mimarı, yapı taşları olacağıdır. Yenikapı Mitingi de bu duruşun dünyaya ilanıdır. Bu duruş, Türkiye’nin yeniden kodlarına dönüşünün, Orta Asya’dan bir kısrak başı gibi Anadolu’ya girişinin kodudur. Bugün devletin yeni partisinin Cumhuriyetçi Ak Parti’nin demokrasiyi bütün unsurlarıyla topyekun seferberlik anlayışı ile harekete geçirmesinin miladını yaşıyoruz. Bağımsız Türkiye üst başlığı içinde kimler saf tutuyor, yeniden imara taş taşıyor, tuğla koyuyorsa tarih önünde, millet önünde mimnet ve saygı ile anılacaktır. Elbette, devlet içinde, bürokrasi içinde, parti içinde işbirlikçiler, Brütüsler, manda ve himayeciler yeni bir Apakurya Maskaralığı yapmazsa !”

 (http://www.hurses.com.tr/Haber-CUMHURIYETCI_AK_PARTI_ve_EHLI_SUNNET_MUDAFAASI-7722.htm)

Cumhuriyet’i kuran iradeye sahip çıkan Erdoğan kendi partisi içinden “Bütün sorun, kavganın kaynağı Erdoğan’dır.” propagandasına Gümüşhane’den şöyle cevap verdi: “Sorun Tayyip Erdoğan’dır…Değil değil, sorun AK Parti’dir. Çünkü AK Parti bunların oyunlarını bozdu.”

Ancak parti içindeki FETÖ’cüler halen sorunun, içte ve dışta kavganın kaynağını Tayyip Erdoğan olarak görmeye devam ediyor. Her ABD’ye her AB’ye atılan yumruk, ezilen, kesilen terörist başı manda ve himayecilerin, apakurya maskaralarının yüreklerine oturuyor. Açıktan değil, sinsice, alttan derdinden Erdoğan ve onun devletin başı olması nedeniyle otağında birleşen derin millet iradesini yerle bir etmek için fırsat kolluyorlar.

Erdoğan bu nedenle FETÖ yapılanmasına yönelik mücadelenin sonuna kadar devam edeceğini belirtiyor.15 Temmuz darbe girişimi sonucunda özellikle Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme suçları nedeniyle ülke genelinde soruşturma ve kovuşturmalar halen devam ediyor. Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün sürece ilişkin istatistiklere bakıldığında olayın vehametini görmek mümkün…Darbe ve örgüt üyeliğinden 8 bin dava açılırken, 20 bin dosya soruşturma aşamasında. Kovuşturma aşamasında sanık sayısı 52.535 tutuklu sayısı 24 bin 450, soruşturma aşamasında şüpheli sayısı 128.696,  tutuklu sayısı 25 bin 247… Adli kontrol uygulaması kovuşturma aşamasında 14.928 kişiye uygulanırken soruşturma safhasında bu rakam 37.237 kişiye ulaşıyor. Her gün yeni yöntem, yeni delil, yeni inler keşfeden güvenlik güçleri, derin İngiliz zekasından hareketle elma kurdu projesi, acımasız CIA operasyonu olan FETÖ yapılanmasına ulaşarak yeni davalar açılmasına neden oluyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan FETÖ yapılanması için; 'Bunların tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanettir'  sözleri ışığında şunu soralım: Şimdi ihanet içinde olanların tepe noktası soluğu yurt dışında aldığına göre Türkiye’de  kovuşturma ve soruşturmalarda yer alan isimler ticaret ve ibadet ehli olanlar mıdır? Ticareti bilmem ama ibadet niyetiyle orda olanlar ve tabloda yer alanlar varsa “siyah ipliği beyaz iplikten” ayırma işini kim yapacak? Cam filmi tartışmalarına son noktayı koyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyah ipliği beyaz iplikten de ayıracak?