Politika

Politika Haberleri

Baykal: ?Anayasa değişikliğinde her türlü tuzak var?

11.04.2017 00:00
Baykal: ?Anayasa değişikliğinde her türlü tuzak var?

Mütia AVUKA
Hürses (Mardin) - 16 Nisan’da yapılacak referandum çalışmaları için Mardin’e gelen CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, siyaset adamı olarak hiçbir şeyin peşinde olmadığını belirterek, “Devletimin, milletimin bekası peşindeyim. Anayasa değişikliğiyle; meclisin ve vatandaşın yetkileri elinden gidecek. Her türlü tuzak var. Millete tuzak olduğu gibi, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kendisine de tuzak var bu Anayasa değişikliğinde” dedi.

CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, beraberinde eski milletvekili ve TBMM Başkan Vekili Yılmaz Ateş’le birlikte geldiği Mardin Havaalanında büyük bir kalabalık tarafından karşılandı. Baykal’ı Mardin eski Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ahmet  Türk, CHP İl Başkanı Mahmut Duyan, kadın kolları ve gençlik kolları tarafından karşılandı. Ahmet Türk, Baykal’ın bütün programlarına katılarak kendisine eşlik etti.

Baykal, Büyük Mardin otelinde kapalı alandaki konuşmasından önce, Ahmet Türk ile birlikte Mezopotamya ovasını göstererek, “Allah bu güzelim ovayı vermiş ne mutlu Mardin halkına” dedi.

Kapalı alanda yaptığı Konuşmasına anayasa değişikliğiyle 600 yıllık imparatorluk geleneği olan Türkiye'nin yüz yıla yakın süredir tarihsel birikimine yakışmadığını dikkati çekerek, anayasa maddelerine tepki göstererek, şunları söyledi:

"Şimdi koca Türkiye'ye biri çıkacak o hükmedecek olmaz arkadaşlar. olmamalı. Yakışmaz ayıptır. Dünyada böyle bir şey hiçbir ülkede yok. İki yüz ülkede böyle bir anayasa görmedim. Bu anayasa Türkiye'yi medeniyete dünyaya, çağın ilerisine taşımaz. Bu anayasa bizi şahsi keyfi otoriterlerin egemen olduğu bu güneyimizdeki coğrafyada tanığı olduğumuz devlet yönetimlerinin içine çeker. Bu çok büyük bir tehlikedir. Ciddi sonuçları olur, ekonomik sonuçları da olur. Siyasi sonuçları da olur. Memleketin hayrına ne düşündün de uygulayamadın? Sonra bir ülkeyi güçlü ülke yapmak için anayasayı değiştirmeye mi ihtiyaç var? 



Cumhurbaşkanı Erdoğan'a balans ayarı cevabı 
Anadolu'yu işgalden, istiladan kurtardığımız gün ne kadar sevindiysek ben Hayır çıkarsa o kadar sevineceğim demiştim. Sayın Cumhurbaşkanı, ‘Deniz Baykal, takımları biraz eskimiş. Ondan böyle konuşmaya başladı’ diyor. Şimdi bugün basından gördüm ki, dün Sayın Cumhurbaşkanı demiş ki Biz Yavuz Sultan Selim köprüsünü açtık. Biz o köprüden bu geçebilir, şu geçemez diyor muyuz? Bu nedene biz tarafsızız. En büyük tarafsız biziz. Çünkü köprüden kimin geçeceğine kimin geçmeyeceğine karışmıyoruz. Bu lafı duyunca aklıma şöyle geçti. Sayın cumhurbaşkanı da bugün bence balans ayarını kontrol etsin. Tehlikeli yollardan geçiyoruz, bir tarafımız uçurum, engebeli inişli çıkışlı bir yol. Yani balans ayarı önemlidir. Bir kontrol ettirsin. Çünkü yol çekiyor arabayı, güç tutuyor. Bıraksa gidecek. Aman ha. Sayın Cumhurbaşkanına ben de bu takılmayı bana söylediği sözlerin gereği olarak söylüyorum. 



"Herkesin kimliği onun şerefidir" 
Bakınız önemli olan anayasa değil de bizim temel mutabakatımız önemli. Birbirimize anlamak değer vermek, birbirimize dost olmak önemli. Yaşadığımız acı olaylar hepimize bir şeyler öğretti, öğretiyor, milletimize de öğretiyor. Hiç bir şey eskisi gibi değil. 10 yıl öncesi gibi değil, 20 yıl öncesi gibi değil. Biz. 1989'da bir rapor yazdık. Biliyorsunuz kıyamet koptu. O rapordan dolayı bizler Milli Güvenlik Kuruluna MGK'ya verilmek istendik. Bütün liderler, Türkeş, Demirel, aleyhimizde demeçler verdi. 30 yıla yakın bir süre geçti o raporun hazırlanmasından. O raporun konusu neydi biliyor musunuz? Biz diyorduk ki herkesin kimliği onun şerefidir. Herkes kendi kimliği ile haklı olarak iftihar eder. Kimse kimsenin kimliğine söz söyleme hakkına sahip değildir.

“İsterse memurun kadrosunu düşürebilecek” 
Millet bir kere seçecek, sonra 5 yıl unutacak. Seçtiği adam istediğini yapacak. Ne yapacak? 700 katrilyonluk bütçeyi istediği gibi harcayacak. Nereye harcayacağına kendi karar verecek. İsterse memurları kadrodan çıkarıp sözleşmeli yapabilecek. Bu anayasa çıktığı zaman bu yetkiyi vereceksin. İsterse nüfusa alacak, isterse bunlara ev, konut, gösterişli binalar yapacak. Meclis; göstermelik, müsamere meclisine dönüşüyor. Meclisteki en büyük partinin genel başkanı cumhurbaşkanı olursa, cumhurbaşkanı o meclisi oluşturacak milletvekillerin yarısını belirliyorsa, o meclisin hiçbir anlamı, değeri kalmıyor. Bu anayasada dengeyi bozan ana unsurlarından biri budur.

Şimdi de bir gürültülü patırtılı bir kampanya yürütüldüğünü anlatan Deniz Baykal, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanı bir taraftan, başbakan bir taraftan devletin bütün imkanlarını seferber ediyorlar. Uçaklar, helikopterler, memurlar, öğretmenler, öğrenciler herkes seferber mitinge. Hangi parayla kendi ceplerinden mi harcıyorlar bunu? Bak biz buraya kendi cebimizden geliyoruz. Hiç kimsenin bir desteği olmadan, şahsi olarak arkadaşların imece usulü, herkes kendi masrafını yapıyor. Anadolu'yu öyle gezip dolaşıyoruz. Milletin parasıyla miting yapıyorlar, bütün devlet teşkilat ortada her yerde panolar, afişler, kıyamet devletin bütün imkanları seferber. Sabah biri konuşuyor, öğlen biri konuşuyor, 24 kanalda canlı yayın. Sabah akşam dinliyoruz, bıktık artık ya. Söylenen bir lafta yok, boş laf. Milletin parasıyla yapıyorlar, milletin yarısına da hakaret ediyorlar, 'terörist bunlar' diye. Bu anayasa teklifine hayır diyorum. Bana terörist diyenin de, size terörist diyenin de anlını karışlarım."

"Her türlü tuzak var" 
Kendisinin bir yere seçilmek için değil görev duygusu ile Mardin'de olduğunu belirten Baykal, şunları söyledi:
"Ben 40 yıldır Türkiye siyasetinin içindeyim. İktidarı görmüşüm, muhalefeti görmüşüm, sürgünü görmüşüm, Zincir Bozan’ı görmüşüm, askeri darbeyi görmüşüm. Bugün artık benim konumumda bir siyasi bekleyiş ve bir heyecanla bir şeyi anlatmamı gerektiren bir durum yok. Hiçbir şeyin peşinde değilim. Devletimin, milletimin bekası peşindeyim. Meclisin, vatandaşın yetkileri elinden gidecek. Her türlü tuzak var. Millete tuzak var. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kendisine de tuzak var bu Anayasa değişikliğinde. Başkanı Cumhurbaşkanı olacak. Böyle siyasi parti olur mu? Siyasi parti halka, topluma dayanan bir kuruluştur. Devleti yönlendiren yanlışa izin vermeyen kuruluştur. Cumhurbaşkanı partinin genel başkanı olursa o artık resmi beyanlarla getirecek, halkı unutacak devletin sözcülüğünü yapan bir kuruluş hale gelecektir. Bu devleti parti devleti haline getirmek değil mi? Yanlış değil mi bu?"

"Aman bu anayasaya 'Evet' demeyin" 
Deniz Baykal, şöyle devam etti:
"Karşı çıkmakta haklı olduğumuz bugün ortada. Ergenekon'a karşı çıktık, haklı olduğumuz ortada. Şimdi en çok haklı çıkacağıma inandığım bir konuyu söylüyorum. Aman bu anayasaya 'evet' demeyin. Aman evet demeyin hayır deyin. Adalet ve Kalkınma Partili kardeşlerimize de diyorum ki yapmayın, arkadaşlar. Partinize ve size yazıktır. O yetkileri vermek istediğiniz genel başkanınıza da yazıktır. İyi olmaz, Türkiye içinde iyi olmaz yapmayın bunu. O iş ayrı sen git gene partine oyunu ver. Ama bu başka devletini verme, devleti sokakta bulmadık. Şimdi devleti, milleti, Türkiye'yi savunma zamanı. Bu bayrağı savunma günü bugün. Evet çıkarsa büyük üzüntü var. Evet verenler dahil büyük üzüntü olacak. Çünkü 7200 tane mevzuat değişikliği var. Kanunlar, kararnameler, yönetmelikler değişecek. Devlet düzeni değişecek. Her bir değişiklik bir çok vatandaşımızı üzecek. Rahatsız edecek, güvendiği dağlara kar yağacak. Yapma kardeşim, evet çıkarsa büyük bir belirsizlik, tereddüt ve sıkıntı var. Oradan buradan bir yumruk, tokat, tekme yiyebilirsin. Mukayyet olacaksın kendine, cüzdanına, cebine, varlığına. Artık tek adam yönetimi var, keyfi yönetim var. Mahkeme yok, güvence, kazanılmış hak, hukuk yok. Böyle bir şeye girmeyin. Ben bir şey kazanacağımdan demiyorum, devletimizin geleceği aydınlık olsun diye söylüyorum."

'Hayır' çıkması halinde hiç kimsenin bir zarar görmeyeceğini söyleyen Deniz Baykal, şunları söyledi:
"Kimse kimsenin cebinden bir şey almayacak. Hukuktan şikayetçiyiz, memnun değiliz elbette ama millet söz sahibi olursa biz onu düzeltiriz. Biliyorum, hepsini sabırla bekliyoruz. Bakın Türkiye 12 Eylül askeri darbesini yaşadı. Bizlere 7 ve 10 yıl yasak koydular. Siyaset yasağı verdiler kılım bile kıpırdamadı. Çünkü biliyordum ki Mustafa Kemal'in İngiliz işgal kuvvetleri için söylediği gibi 'geldikleri gibi gidecekler'. 10 yılsa 10 sabretmeyen namerttir. Bu duyguyla o dönemi aştık. Askeri darbe dönemini, biliyorduk gelip gideceğini. Şimdi arkadaş bunu yapmayın, bu Anayasa, bu hukuk, millet, sen yetkini verirsen ben kime dayanacağım. Atatürk, milleti dayanak noktasına getirdi. Şimdi sen kendi iradenle siyasi dayanağı olmaktan kendini çıkarırsan, ne yapacağız biz. Sen sahip ol. Adalet ve Kalkınma partili olsan da, MHP'li de olsan, CHP'li olsan da, Saadet Partili olsan da sahip ol. Vatandaş olduğun için sen sahip ol. Başımla beraber yeter ki sende olsun. Hayır çıkarsa sende olacak. Kimse kimseye zarar vermeyecek. Kazanılmış haklar, hukuk, konum, statü, Adalet, yanlışı düzelteceğiz. Hukuk, demokrasi işlemiyor, düzelteceğiz. Gazetecileri hapiste çıkaracağız. Düşünce özgürlüğü kısıtlılığını çözeceğiz. Televizyonlar, basın özgür değil, bizi veremiyor, konuşmalarımızı yansıtamıyor. Biliyorum ona rağmen tenzih ediyorum bu milletin hakim olduğu bu düzeni. Bunların çaresini buluruz, hallederiz. Onlarda bunların çaresini bulacağımızı bildiği için tümünü değiştirmek istiyorlar, milleti devre dışı çıkarmak istiyorlar."

"23 Nisan öyle bir kutlanacak ki" 
Baykal, referandumda 'Hayır' çıkmasının ardından 23 Nisan'ın coşkulu kutlanacağını belirterek, "16 Nisan'da inşallah alacaksınız kararı, bir kayıp yok. Kimse kimseyi üzmüş olmayacak. Kimse kimsenin kazanılmış hakkına zarar vermeyecek. Bir hafta sonraki 23 Nisan aman Allah'ım, öyle bir kutlanacak ki, Türkiye’de öyle bir 23 Nisan kutlaması olacak ki, sanki sene 2017 değil de sene 1920. Sanki ilk kez Mustafa Kemal hayatta, yaşıyor. Bizde Mardin’de değiliz de Ankara'dayız Ulus meydanındayız. Taş mektebinin önündeyiz, Mustafa Kemal dualarla, kurbanlarla tekbirle meclisi açıyor. Bizde oradaymışız gibi, ilk kez meclisimiz oluyormuş gibi sevineceğiz. Meclisi ilk kez açmış gibi sevineceğiz. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyeti ilk kez o gün ilan etmiş gibi sevineceğiz. Anadolu'yu istiladan o gün kurtarmış gibi sevineceğiz. Devletimize kavuşmuş gibi, cumhuriyetimize kavuşmuş gibi, milletimizin egemenliğini korumuş gibi sevineceğiz. Kim sevinecek 'hayır' oyu verenler mi? Hayır, hepimiz, evet vermiş vatandaşlarımıza da diyeceğiz ki 'gelin kardeşim, bu meclis, bu devlet hepimizin, hep beraber bu sevinci hak ediyoruz' diyeceğiz. Kol kola el, ele birlikte bu kutlamayı yapacağız" dedi.

 

 

 

1.sayfa

1.sayfa