YAZARLAR

Tüm Yazıları Mahmut Köksal

AB sürecinde zincir attı

21.09.2016 00:00

Ülkemizin vatandaşlarının büyük çoğunluğu çeşitli nedenler ve beklentilerle Avrupa Birliği’ne (AB) girmeyi arzulamış ve bu hedefe olan inanç zaman içinde oransal olarak inişli ve çıkışlı bir seyir izlemiştir. Bu bağlamda; vizesiz seyahat etme, AB fonlarından faydalanma, ticareti geliştirme ve ticari avantajlardan yararlanma, demokrasi ve hukukun kurumsallaştığı ve etkin bir şekilde yerleştiği AB’deki evrensel değerlerin Ülkemizde de yaygınlaşması, Ülkemizdeki hukuksal ve kurumsal yapıların eksikliklerini gidermesi, uluslararası platformlarda gücümüzü artırma, “Avrupalı olma” markasını hukuken de kazanma vb. saikler öne çıkmıştır.

AB’nin Ülkemizin üyeliği konusundaki olumsuz tutumu hepimizin malumudur. Öngördükleri kriterlerin hepsini sağlasak da bu konuda ilave şartlar ve zorluklar çıkaracakları bilinmektedir. Gerçi bizim de mevcut standartlara ulaşma ve kriterleri sağlamada ne kadar başarılı ve içten olduğumuz tartışmalıdır. AB; Ülkemizin jeopolitik konumu, toplam ve genç nüfusu, ekonomik gücü ve potansiyeli başta olmak üzere çeşitli olumlu özelliklerimizin farkındadır. Dolayısıyla, Ülkemizin AB’ye girmekten vazgeçmesini kesinlikle istemez. Daima AB’den bir beklenti içinde olan ve bekleyen bir ülke konumunda bulunmamızdan son derece memnun olduğuna hiç şüphe yoktur. Ancak, mevcut şartlar; AB ile imzalamış olduğumuz ‘Gümrük Birliği Anlaşmasında’ olduğu gibi Ülkemizin aleyhinedir.

AB’nin, Ülkemizi Birliğe dahil etme konusundaki ağırdan alma ve tereddütlü yaklaşımının çeşitli sebepleri vardır. Özellikle nüfusumuzun büyüklüğü nedeniyle; serbest dolaşımın getireceği nüfus hareketlerinden çekinilmesi, mevcut AB pastasının yeniden paylaşımı ve AB içindeki karar organlarında siyasal ve sayısal ağırlığa kavuşmamız gibi bazı hususların tedirgin ettiği anlaşılmaktadır. Ayrıca, bazı etkili kesimlerin tarihsel ve kültürel şovenist yaklaşımları ile din farklılığı gibi bazı faktörlerin, Birliği duygusal olarak etkilediği de görülmektedir.

AB ile yaşadığımız bu olumsuz ve zorlu sürece rağmen, Avrupa’nın erişmiş olduğu evrensel kabul görmüş demokrasi ve hukuk seviyesini, kurumsal yapılarını, devlet-vatandaş-siyaset ilişkileri ile ilkelerini, sanat ve kültürünü, bilim ve teknoloji seviyesini görmezden gelmek mümkün değildir. Bu açıdan AB yapısı içinde olmanın sayısız yararları vardır. AB’ye entegre olmamız; kendi kültür ve değerlerimizden uzaklaşacağımız anlamına da gelmemektedir. İletişimin çok hızlı yaşandığı dünyamızda doğal olarak ülkeler ve insanlar üzerinde bazı etkileşimler ve değişimler bugün de olmaktadır, yarın da olacaktır. Önemli olan; milli değerlerimizi ve reflekslerimizi unutmadan, çağdaş imkanlardan yararlanmak ve olumlu değişimleri gerçekleştirmektir.

Bugün için AB; Ülkemize karşı çifte standartlar uygulayan, bazı gerçekleri görmezden gelen ve üyeliğimiz konusunda ‘ipe un seren’ yaklaşımına rağmen, Ülkemiz için doğru bir hedeftir. Nitekim, Ülkemizin NATO’ya alınma sürecinde de Batı’nın çok istekli davranmadığı unutulmamalıdır.    

AB sürecini; onurlu, akıllı ve duygusallıktan arınmış olarak götürmeli ve Ülkemizin coğrafi, siyasi ve stratejik konumunu doğru politikalarla avantaja ve kazanımlara dönüştürmeli ve bu sürecin hızlanmasını sağlamalıyız. En güzel strateji; AB’ın Ülkemize karşı izlediği bu politik gerçeği bilerek akılcı politikalar üretmek ve onların da bu süreci hızlandırmasının kendi menfaatlerine uygun olacağı hususunda ikna olmalarını sağlayacak hamleleri yapmaktır. Ayrıca, gelecekteki çeşitli konjonktürel şartların; AB’ın Ülkemize karşı gösterdiği isteksizliği ve ağırdan alma sürecini yeniden sorgulamasını gerektirebileceğini uzak bir ihtimal olarak düşünmemeliyiz.      

Bu süreçte önümüze çıkan çeşitli fırsatları değerlendirme kapasitemiz ve öngörü yeteneğimiz bu sürecin ömrünü belirleyecektir (Örneğin; Avrupa’ya yönelik mülteci ve göçmen akışı vb.). Bu tür kurumsal yapılara girmek kadar, girdikten sonra etkin olabilmek ve sonuç alabilmek de önemli bir husustur. Örneğin, NATO’nun askeri kanadına Yunanistan’ın Rogers Planıyla 1980 yılında dönüşü sırasında ve Danimarka Başbakanı Rasmussen’in 2009 yılında NATO Genel Sekreteri olarak seçildiği süreçte; Türkiye’nin bu konulara çok müdahil olmasına rağmen, lehimize bir avantaj ve sonuç çıkartamadığımızı da unutmamamız gerekmektedir.

Öte yandan, AB sürecinde iktidarın ve muhalefetin ortak görüş oluşturması, olumlu ve olumsuz gelişme ve görüntüleri iç siyasette kullanmamaları ve bu bazda söylemlerden kaçınılması; bu sürecin temelini ve halkın sağlıklı bilgi almasını güçlendirecek ve AB nezdindeki görüntümüzü de olumlu etkileyecektir. Nitekim, bu sürece ilişkin olarak geçmişte başarı olarak gösterilmeye çalışılan bazı aşamaların; aslında Ülkemize bir kazanım sağlamadığı ve sadece süreci oyalayarak uzattığı, bugün daha iyi anlaşılmaktadır.

AB içindeki bazı ülkelerin ciddi ekonomik zorluklar yaşaması, Birlik içindeki bazı ülkelerin kendi aralarında veya Brüksel’le görüş farklarının oluşması ve İngiltere’nin Birlikten çıkış sürecini başlatması vb. görüntüler ileri sürülerek; AB’ın cazibesinin azaldığı iddiaları gündemde yer bulabilmekte ve yeni hedef olarak Asya gösterilmektedir. Bütün bu görüşlerin haklılık payı olmakla birlikte, AB hedefinin sadece bir ekonomik oluşum olmadığı, siyasi boyutu olduğu ve diğer küresel ekonomik hedeflere ulaşmada bilakis kolaylık sağlayacağı unutulmamalıdır.      

Bisiklet sürücülerinin zaman zaman kullandıkları “Zincir attı” ifadesinin; uzunca bir süredir AB ile yaşadığımız durumu iyi yansıttığı düşüncesindeyim. Çünkü, zincir gevşeyip dişliden çıkınca pedali boş ve kolayca çevirmeye başlarsınız, bir başka ifadeyle yorulmazsınız ama yolda da ilerleyemezsiniz. Dolayısıyla, zincirin bir an evvel yerine takılması için biz de sorumluluklarımızı içtenlikle yerine getirmeli, konjonktürel fırsatları iyi değerlendirmeli ve AB’yi; bu sürecin mevcut haliyle devam etmesinin mümkün olmayacağı hususundaki kararlılığımıza inandırmalıyız.

Haberler

Ekonomi

Tokat'ta 5,6 büyüklüğünde deprem

Otomotiv

TOGG, üçüncü modeli T8X'in çalışmalarına başladı

Ekonomi

Türkiye'nin savunma sanayisi ihracatındaki artış sürecek

Gündem

Türk Kızılay Genel Başkanı Yılmaz, "İyilik Gemileri"nin Gazze'ye yolculuğunu anlattı

Spor

Fenerbahçe Avrupa'da yarı final için sahaya çıkıyor

Ekonomi

Havacılık sanayisinde 20 milyar dolarlık buluşma

Otomotiv

İsviçre'nin Blick gazetesinden Togg'a, "Türk Teslası" övgüsü

Gündem

İran, İsrail'e yönelik askeri operasyonun tamamlandığını açıkladı

Gündem

İran'dan İsrail'e hava saldırıları

Gündem

Kuzey Marmara Otoyolu'nda kamyonet otomobile çarptı, 2 ölü, 4 yaralı

Gündem

Otoyollarda bayram tatili dönüşü yoğunluğu sürüyor

Gündem

Bayram tatilinin 5 gününde trafik kazalarında 38 kişi öldü, 5 bin 26 kişi yaralandı